Eser Karakaş
Son bir haftanın Türkiye konuları: Çok korkutucu bir durum
Eskiden gazeteleri okur, önemli gördüğümüz haberleri, yorumları keser, saklardık.
Şimdi iş daha kolay, internetten izliyorsunuz sayısız gazete ve dergiyi, indirip bir internet dosyasında derliyorsunuz.
Epeydir yaptığım bu işte son günlerde ilgimi çeken haberlerin hem sayısı hem de maalesef vahameti belirli bir artış gösteriyor.
Aşağıda size çok eski değil son bir haftada görüp indirdiğim ilginç (!) haberlerden bir küçük derleme sunacağım, bu derleme Temmuz 2018’de Türkiye’nin bir resmidir, temennim bu resmin anlam çerçevesinin çok kısa vadede değişeceğidir.
1- Çiftlik Bank’ın Uruguay’daki para aklayıcısı iade dosyası eksik olduğu ya da dosya gidemediği için serbest kalmış. Bu iade işi ilk kez Sabancı cinayetinde ilgimi çekmiş idi, Sabancı ailesinin avukatı Belçika’ya giden dosyaların adeta kasıtlı bir biçimde yanlış ve eksik gönderildiğini ve nedenini de anlayamadığını(!) ifade etmiş idi. Son günlerde de malum konuda benzer tartışmalar yaşanıyor. Hadi diyelim son konu siyasi içerikli ama lütfen birileri neden Uruguay’a iade dosyasının da eksik gönderildiğini bize açıklasın, konu kanımca siyasi olmaktan öte adli bürokrasinin zafiyeti ve bu durum çok üzücü.
2- 20 Temmuz Cuma tarihli Hürriyet gazetesinde Bursa Mudanya’da bir antik kentin tam üzerine bir AVM inşa edildiğini, belediyenin tüm çabasına rağmen bu durumun düzeltilemediğini öğreniyoruz.
Düşünebiliyor musunuz, birileri, sıfat kullanmak istemiyorum, en azından iki bin senelik bir liman ve kent kalıntısı üzerine devletin gözü önünde AVM dikmeye cüret edebilmiş, vatandaş ses çıkarmamış, inşaat sırasında gece nöbetleri falan tutulmamış.
Durumun korkunçluğunu ifade edebilecek kelime bulmakta gerçekten zorlanıyorum.
3- AKP muhafazakar bir iktidar, keza Üsküdar belediyesi de öyle ama tarihi çeşmeler kaldırım inşaatlarının azizliğine uğrayabiliyorlar ve muhafazakar kesimlerin bu durum umurunda bile değil, hiçbir yandaş gazetede bu konuda bir eleştiri bile göremiyoruz.
4- Dünyanın tüm medeni ülkelerinde tüketicilere büyük hizmet veren UBER sistemi bizde yasadışı ilan edildi, gerekçe ise vergi meselesi, neden bu konuyu çözüp tüketicilere hizmetin sürmesi sağlanmadı belli değil ama esas mesele İstanbul’un göbeğinde bizim sözde kabadayı taksiciler, beş altısı bir araya gelip, bu nedenden sözde kabadayı diyorum, UBER şoförlerini pataklıyorlar ve bilebildiğim kadarıyla bu barbarlardan henüz gözaltına alınan, tutuklanan pek yok. Manzara Teksas.
5- Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Faruk Çelik TBMM’de yaptığı bir konuşmayla Adnan Oktar’ı korumuş ama bu arada Soma faciası döneminin sosyal güvenlik Bakanının 301 kişinin öldüğü facia sonrası işini yapmayan Bakanlık bürokratlarını da koruduğu atlanıyor, Adnan Oktar’ı korumuş, çok mu?
6- Bazı hakimler kararlarında "yasayı bilmemeyi" bir gerekçe göstererek 13 yaşında kız çocuğunu hamile bırakanı affediyorlar.
7- Fransa’da 1 Mayıs gösterilerinde bir Elize görevlisi (Alexandre Benalla) polis kılığına giriyor (resmi otoritelerin izniyle) ve bir göstericiyi fena halde dövüyor ama şimdi tüm Fransa bu rezaleti tartışıyor, İçişleri Bakanı, Paris Valisi, Elize Genel Sekreteri parlamenterler tarafından sorgulanıyorlar. Bu mesele ister istemez bana Soma faciasını izleyen günlerde yerde yatan bir maden işçisine tekme atan bir Başbakanlık görevlisini (!) hatırlattı. O kişi, ismini bile yazmak istemiyorum, şimdi ne yapıyor, hapis cezası aldı mı, (bizde bir bildiriye imza atanlar, bir tweet atanlar hapis cezası alıyor da) eşi bir bakana danışman olarak atandı mı?
8- Sevim Tanürek meselesi bir trafik meselesi en nihai analizde ama bu konunun sonrası çok ilginç idi, detaylarına girmiyorum ama bugün için daha ilginç olan bir hakimin bu konuya yayın yasağı getirebilmesi, anlamak gerçekten mümkün değil böyle bir yargıyı, hemen aşağıdaki 9. Madde ile tam uyumlu.
9- Konu yargıdan açılmış iken, bir Danıştay görevlisinin bir Cumhurbaşkanı adayına yönelik ifadeleri Danıştay’ın yüksek bir organı tarafından bir yüksek yargıç için sorun olarak görülmedi. Sözün bittiği yer diye bir tabir var ya, işte oradayız galiba ama aklıma gelen bir ata sözü var: "balık baştan kokar".
10- Ahmet Şık TBMM kürsüsünden konuşuyor, konuşması sert ama buna yanıt vermek mümkün iken Alpay (eski futbolcü, yeni AKP milletvekili) bir koşu tutturuyor, kürsüye geliyor ve Şık’a parmak sallıyor, "gözüm üzerinde" falan diyor. Bu olay aklıma 1996 Avrupa Futbol Kupasını getirdi, keşke Alpay bu koşuyu o yediğimiz ve elenmemize neden olan golde Hırvat futbolcüye doğru yapabilse idi, bu iş hep böyle galiba, esas koşusunu yapamayanlar yanlış koşular içine giriyorlar sonra.
11- Bu kadar sevimsiz haberden sonra bir de, nereden baktığınıza bağlı olarak, iyi bir haber de aktarayım. TRT nihayet doğrudan Saray’a bağlanmış ve böylece senelerdir söylenegelen "özerk TRT" riyakarlık şarkısı da bitmiş oluyor, umarım bundan sonra kimse TRT’yi tarafsızlıktan saptı diye eleştirmez, bu kurumun özerk ve tarafsız olması, yani kamu yayıncılığı denen uydurma tabir artık tarihe karışır ve daha gerçekçi öneriler, mesela TRT’nin kapatılması ya da özelleştirilmesi tartışılır. Bu çağda ve daha önemlisi bizim kültürel altyapımızda özerk ve tarafsız TRT, tarafsız kamu yayıncılığı çok komik şeyler.
NOT: Biraz önce Merkez Bankası faiz kararını açıkladı, dolar şimdilik 4.90’ı gördü. Ekranlar da uzmanları(!) çıkarıp yorum alıyorlar ama bu ülkede senelerce hocalık yapmış biri olarak bu uzmanların (!) yaklaşık hepsini çok iyi tanıyorum. Şu anda ismini vermeyeceğim, nevzuhur yandaşlardan bir kanalda muhtemelen lisans sonrası bir tek makroiktisat kitabı okumamış, eline bile almamış, kariyerinde çok vahim intihal vakaları olan bir arkadaş faiz yorumu yapıyor. AKP’nin de muhtemelen en büyük handikabı elindeki sözde kadroların bu durumu.