Ahmet Nesin
Soylu mafyaya karşı savunma yaptı
Faşizm içinde her türlü oyun vardır ama benim en komiğime giden, faşizm içinde demokratlığa soyunmak yada oynamaktır. Bu tuzağa düşmek çok kolaydır, çünkü siz bu oyuna inandığınız demokrasi adına girersiniz. O yüzden önceki gece içişleri bakanı Süleyman Soylu ile açık oturuma çıkan gazetecileri suçlamıyorum, ne programa çıkmayı kabul ettikleri için, ne de gerekli soruları (Tabi ki bana göre) sormadıkları için.
Ancak başka bişey oldu ve ona şaşırdığımı yazmam gerek. Soylu babasının eski Adalet Partili olduğunu söylerken dönemin çok tehlikeli bir dönem olduğunu söyledi ve "O zamanlar 11 yaşındaydım, evin altında sabah ve akşamları bomba arardık kardeşimle" dedi. Sanırım orada olsaydım, içimden "Atma Recep din kardeşiyiz" derdim ama babasının o yaşta böyle bişeye nasıl izin verdiğini sorar, izin vermediyse de anlattığının inandırıcı olmadığını, bunu söyleyerek o yaşlarda bir kahraman profili çizmeye çalıştığını söylerdim. Arkasından da o dönemlerde Adalet Partisi’nin bir ilçe yöneticisinin evine kimsenin bişey yapmayacağını izleyiciye anlatırdım.
İkinci olay da kendi bakanlığı döneminde hiç faili meçhul olmadığını söylemesinin ardından sessiz kalmalarıydı. Bu tümceye faşistler bile 1-2 isim sayabilirdi ama hem İsmail, hem de Merdan sessiz kaldılar. Bu tür programlarda yada anlarda tek çıkış yapabileceğiniz zamandır oysa.
Peki, o zaman bu program neden yapıldı, Soylu kendisine göre muhalif gazetecileri neden kabul etti? Soylu’nun tek amacı vardı, ilk kez AKP tarafından yalnızlaştırılmıştı ve bunu kendisine göre demokratik bir salvoyla geçiştirecekti, hem AKP’ye, hem Erdoğan’a, hem de bir mafyaya karşı savunmasını yapacaktı. O yüzden onun için sorulan soruların bir önemi yoktu, o bildiğini okuyacaktı ve öyle de oldu.
Soylu gazetecilerin sorularını bir köşeye koydu ve kendisinden önceki hükümeti ve bilhassa içişleri bakanlarını eleştirdi. Soylu savunmasını yaparken çok net bir şekilde şunu söyledi: "Sayın Erdoğan ve sayın AKP’liler, eğer bir mafyaya karşı beni harcarsanız, elimdeki bilgilerle ben de en kısa süre içinde ikinci bir programcı olurum ve son dönemi olduğu gibi açıklarım"
Dikkat edin, hem eski içişleri bakanı Efkan Ala’yı eleştirdi, hem de evinde paralar bulunan Muammer Güler’i eleştirdi. Ne yalan söyleyeyim, 2 bakanın da geçmişinin parlak olduğunu kimse söyleyemez ve onlar hakkında konuşan onlardan sonraki içişleri bakanı olursa, büyük olasılıkla Sedat Peker’den daha inandırıcı olur.
Ayrıca Soylu’nun bunu yapması için kaçak gibi dolaşması da gerekmiyor, istifasını basar, ilk uçakla Almanya, oradan da Hannover, bir bilgisayar, kamera ve üçayak, yeter de artar bile. Ondan sonrasını da Erdoğan düşünsün, bana ne.
Soylu önceki akşam rolünü çok iyi oynadı, bu sorulara kaçamak cevap vermedi, cevaplarını Erdoğan’ın ve AKP’nin alacağı tavra göre vereceğini açıkladı. AKP’den pek ses çıkmazken MHP ve Devlet Bahçeli’nin savunmaya geçmesi sanırım bişeyler ifade etmiştir size de. Cumhur İttifakı çatırdıyor ama ilk tuğlayı kim çekecek, göreceğiz.