İşxan Miroyev

İşxan Miroyev

Suudi Arabistan ve İran arasındaki ayrılık buyuyor

Amerika’nın baskıcı ve savaş yanlısı politikalarından dolayı görüyoruz ki terör grupları ve onları destekleyen diktatörler tekrar güçlenmeye başladılar.

ABD Başkanı Donald Trump sayesinde Tahran ve Washington arasındaki gerilim bir kez daha da arttı. İran’a karşı dünya ülkelerinin ambargosu daha da sertleşti.
 

Trump’ın ilk dış ziyaretini Suudi Krallığına yapması direkt olarak İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı verilen bir mesajdır. Çünkü Suudi Krallığı, İran’ın bölgedeki en büyük rakibidir.
 

ABD Başkanı, Suudilerle 380 milyar dolarlık çeşitli anlaşmalar imzaladı. Bu şimdiye kadar yapılan anlaşmaların içerisinde en büyük miktardır. Bunun 110 milyar doları ise sadece silah alımı içindir, Alınan bu silahlar da elbetteki  bölgedeki çatışmalarda kullanılacaktır. Hali hazırda Suriye’de, Yemen’de ve Irak’ta Suudiler ve İran zaten çatışma içindeler.
 

Trump,  Suudi  Arabistan ziyaretinde  direkt olarak İran’ı Ortadoğu’daki çatışmaların kaynağı olarak gösterdi. Üstelik bu açıklama İran’da 41milyon seçmenin sandığa gidip Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi seçtikleri gün yapıldı. İşin ironik tarafı ise Ruhani’nin dünya ülkeleriyle iyi ve barışcıl ilişkiler kurmak isteyen bir politikacı olmasıdır.
 

Şu an ABD ve İran arasındaki gerilim 1979 yılındaki İslam devriminden bu yana olan en gergin noktadadır. Zaten bu devrim Washington’un desteklediği Şah devrilerek yapılmıştı. Trump yönetimi İran’la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmasının sonucunda düzelen ABD-İran ilişkilerini yeniden gerilimli ilişkiye geri döndürmek niyetinde. Oysa  2015 yılında imzalanan  bu anlaşma sayesinde İran’a uygulanan bir çok yaptırım kaldırılmıştı.
 

Trump,  Riyad’da  yaptığı açıklamalarda "İran; Lübnan’da, Irakta ve Yemende teröristleri, isyancıları ve farklı bölücü grupları finanse ediyor, silahlandırıyor ve eğitiyor ki bunlar tüm bölgede tahribat ve kaos yayıyorlar" dedi. Trump yaptığı çağırıda ; Tüm ülkelerini İran yönetimi dünya ülkeleri ile açıkça işbirliğini kabul edene İran’a karşı ambargo yapmalarını istedi.
 

Uzmanlar İran ve Suudi gerginliğin kontrolden çıkmaya başladığını belirtiyorlar. Şimdiden savaş pozisyonu almaları başlamış ve bunun çok tehlikeli sonuçları olabilir.

Tüm bu yaşananların özelikle Ruhani’nin seçimi kazanmasından bir gün sonra olması çok dikkat çekmekte. Çünkü İran’da Ruhani’nin kazanması İran toplumunu demokratikleşme ve barıştan yana tavır koyduğunun en önemli göstergesidir.
 

Peki bu yaşanalar, Trump’ın demeçleri gerçekten de  ABD’nin ciddi dış politikası mıdır yoksa sadece Suudi Monarşisinden "para sökme" politikası mıdır?


Tahran kendini Suriye ve Irakta IŞİD’e karşı savaşan gerçek bir güç olarak görüyor ve ABD’nin bu savaş yanlısı politikasını anlamakta zorlanıyor. İran sürekli Sudilerin Vahabi inançlı olduğunu ve bunu sert sünni cihadı biçiminde Müslüman dünyasına yaymaya çalıştığına dikkat çekiyor.
 

Amerika’nın baskıcı ve savaş yanlısı politikalarından dolayı görüyoruz ki terör grupları ve onları destekleyen diktatörler tekrar güçlenmeye başladılar.
 

ABD ve Körfez’deki ortakları; İran ve Rusya’nın Suriye Devlet Başkanı Başar Esad’ı desteklemelerinden dolayı kaosun yayıldığını düşünüyorlar.


 Ayrıca İran’ın Hizbullah ve Yemen’deki Husi milisleri desteklemesinin de gerginliğin artırdığı düşüncesindeler. Riyad’ın bu kadar aciz olması Suudilerin Ortadoğu’daki çatışmalarda yenilenler olduklarını gösteriyor. Riyad rejimi bu kadar harcama ve çabaya rağmen amaçlarına ulaşamamış görünüyor.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
İşxan Miroyev Arşivi