İnci Hekimoğlu
Şule Çet cinayeti çürümenin de örneği
Şule Çet cinayeti yalnız kadın cinayeti değil, aynı zamanda ekonomik, siyasal ve toplumsal çürümenin de tipik bir örneği.
Başından beri görünmez ellerce himaye gören sanıklar, soruşturma savcısının görevini eksik yapması, mahkemece atanan ilk bilirkişi heyetinin tecavüz ve cinayet bulgularını görmezden geldiği bir rapora imza atabilmesi, davanın önemli tanığının HTS kayıtlarına rağmen yalan ve eksik bilgi vermesi…
Bu kadar tesadüf bir araya gelirse tesadüf olmaz elbette, olsa olsa dava üzerindeki gölgelerin varlığını ispatlar.
Olaya ilişkin ilk bilirkişi raporunu veren ve sanıkları aklayarak "intihar" diyen Adli Tıp, olay yerinde sperm, kan vb. biyolojik leke tespiti için değişik dalga boylarında ışık kaynağı ile inceleme yapmadan, çöplerin içerisinde yer alan atıklar üzerinde biyolojik ve kimyasal inceleme yapmadan, masalar, sehpalar, lavabolar ve zemindeki halılar üzerinde birçok taze ve kurumuş leke mevcut olmasına rağmen biyolojik ve kimyasal inceleme yapmadan basmıştı imzayı.
Çet ailesinin talebiyle Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Erciyes Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporları ise hem Adli Tıp'ı hem de sanıkları yalanladı. Şule Çet’in otopsi ve laboratuvar bulguları bilimsel literatür eşliğinde yorumlanarak, cinsel temasın olduğu net olarak ortaya kondu.
Ettikleri yemine ihanet eden Adli Tıp uzmanları, ‘bilirkişi’ sıfatıyla yazdıkları rapora "Bir kadın bir erkekle tenha bir yerde alkol içmeyi kabul etmiş ve hele erkeğin yalnız yaşadığı evine, odasına giderek birlikte içmiş olursa cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır" kaydını düşerek de kurumsal çürümenin boyutunu gösterdi.
Bir yıl önce yarı zamanlı çalıştığı plazanın 20. katından ‘düşerek’ öldüğü söylenen Şule Çet davasında olay yeri keşfi bile daha yeni yapılacak. Sanıklar Akand ve Aksu, 17 Haziran’da ilk kez mahkeme salonu dışında, suç mahallinde bilirkişi uzmanları ve hâkimlerin önünde ifade verecek.
Avukat Yıldırım olay yeri keşfinin önemini "sanıkların anlattıklarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve anlattıklarının kurgu olduğu daha kolay görülecek" sözleriyle vurguluyor.
Olay yeri keşfi bile bu tür davalarda soruşturmanın çok önemli kısmını oluşturmasına rağmen, mahkemenin değil Çet ailesinin avukatı Yıldırım’ın talebiyle mümkün olabiliyor.
İlk soruşturmada gözaltına alınmayan, soruşturma savcısının ‘intihar" deyip salıverdiği, ancak iki ay sonra haklarında "cinsel saldırı" ve "cinayet"ten iddianame hazırlanan Berk Akand ve Çağatay Aksu’yu adeta dört koldan korumaya çalışan gölge güçler, iddialara göre halen ellerinden geleni yapıyorlar.
Bilindiği gibi Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın ifadelerinde adı geçen önemli bir tanık var. Son duruşmaya kadar ifadesi alınmayan, bilgisine başvurulmayan Pınar Turgut, mahkemede de bazı bilgileri söylememiş, saklamıştı.
Sanık Berk Akand ile cinayet gecesi yazdıkları mesajları silmiş, ancak HTS kayıtları mahkemeye sunulmuştu.
Savunma sanayinin en önemli şirketlerinden Pegasus Savunma Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin sahibi Turgut ailesinin kızı olarak bilinen Pınar Turgut meğerse annesiyle birlikte yönetimi paylaşıyormuş.
Şirketi kuran baba İsmail Turgut niye ortada yok derseniz, çünkü kendisi ihale yasaklı. Wikileaks’te de adı geçen İsmail Turgut ve Pegasus’la ilgili iddialar o kadar çok ki, iddialar sermayenin aslında kendilerine ait olmadığına kadar uzanıyor.
İsmail Turgut, 12 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararla Savunma Bakanlığı tarafından yasaklanınca şirketi eşine ve kızına devretmiş.
Anlaşılan çok doğru da bir karar vermiş ki, Pegasus TOBB ve TEPAV işbirliği ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasına girmeyi hak etmiş.
Tam da 19 Mayıs 2019’da Samsun'da Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun katılımıyla düzenlenen törende, Çet davasının en önemli tanığı Pınar Turgut’a ödülü Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından verilmiş.
Halen Şule Çet’in avukatı Umur Yıldırım’ın suç duyurusu nedeniyle "yalancı tanıklık", "adaleti yanıltma", "suçu ve suçluyu gizleme" gerekçeleriyle hakkında soruşturma süren Pınar Turgut’un iktidarın üst kademelerinden ödül alırken gerçeği söylemeye zorlanması mümkün mü, göreceğiz.
Ancak davanın üstünde dolaşan gölgeler bununla sınırlı değil.
Davanın diğer sanığı Çağatay Aksu’nun annesi İYİ Parti'li Gülümser Aksu’nun da bazı partililer aracılığı ile dava sonucunu etkilemeye çalıştığı iddialar arasında.
Şule Çet davası görüldüğü gibi sadece bir kadın cinayeti değil.
Aynı zamanda hukuk, yasa, yargı, siyaset ve hekimlik alanındaki kokuşmuşluğun en çıplak örneği.
Ama başından beri Çet ailesinin yanında olan kadın hareketi ve aile avukatlarının olağanüstü çabasıyla adalet er geç yerine gelecektir.