Sur’daki hendekler, sonucu muydu, nedeni miydi Sur’daki yıkımın?
Bu tartışmanın yanıtı ideolojik göreliliğe göre değişir. Lakin kaç kuşak öğüten bir savaşın yüzleşme mekanıdır Sur.
Yerinden göç ettirilmenin adıdır.
Yoksulluğun en dibi Sur’a sıkışmıştır
Dar sokaklarının kimliği, savaşın bütün veçhelerini taşır.
90’larda köyleri yakılan, ya da zorla göç ettirilenlerin ortak çamaşırhanesi, ortak tandır evi de orada kurulmuştur.
Savaşla gündelik hayat içerisinde baş etmenin de mekanıdır
Dayanışmanın da adıdır
Sur’da yeniden gedik açılıyor. Yine hayatların tam orta yerine
Devletin aylarca tanklarla bombaladığı Sur’un yoksul mahallelerinde ölenlerin ruhu hala dolaşırken, Dicle kenarına dökülen enkazlar hala felaketin hafızasını canlı tutarken yıkım yine gündemde.
Felaket kapitalizminin devlet eliyle işletildiği Sur’da, yoksullar yine kapı dışı edilmek isteniyor.
Yasın tutulmasına izin verilmeyen bir acelecilikle savaştan rant kaçıranlar "Acele kamulaştırma" kararı ile yoksulları şehrin kalbinden atmak için türlü türlü oyun oynuyor.
Yıkma kararına direnenlerin suyunu, elektriğini kesiyor
Yine gözdağı verircesine 5-10 evi yıkıyor, üstelik mahkeme kararı beklenmeden
Bir hane ya da 100 hane ya da binlerce hane, ne fark eder ki, göç etmek istemeyenin itirazı yine duyulmuyor
Mülkiyetin adeleti, yoksuldan yana çalışmıyor
Dönemin ihraç başbakanı Davutoğlu’nun "Sur’u Toledo yapacağız" mirasından geriye, yoksulları bir safra gören zengin kibri ve yıkıcılığı kalıyor
Mekanın, insanın hafızasını buldozerlerle Dicle kenarına dökenler, ihale kuyruğunda beklerken, Sur’daki yok edilişi keyifle izliyor.
"Düşünmezsen Kürt sorunu yoktur" diyenlerin etrafındaki artık toplayıcıları, insanlarını kovduğu Sur’u, insansız seviyor
Söylentiler, iddialar çeşitli; yıkılan hayatlardan para devşirecek olanların kimler olduğu ile ilgili
Gerçek er geç ortaya çıkar
90’ların tekrarını yaşayanlar da biliyor
Kamulaştırma bedelinin verilecek olması, "zorla göç ettirme" gerçeğini ortadan kaldırmaz
Uzun zamandır sessizliğin dili ile konuşan Diyarbakır’da Sur’un açtığı toplumsal gedik, son yıkımlarla yeniden büyüyecek
Sur’un Yıkımına Hayır Platformu bu gediği kapatabilecek mi?
Uzun zamandır tutmayan ses çıkarma ve ışık söndürme eylemi yıkımı durdurabilecek mi?
Sonuç ne olursa olsun biliyoruz ki,
Diyarbakır’ın yaz aylarında, havada güzel güzel salınan davul zurna seslerinin geldiği mahalleler artık yok
Ev içi yaşamın benzerinin üretildiği kamusal çatılar da kalmadı
Geriye kalan birkaç mahalle ise direniyor.