Koray Düzgören

Koray Düzgören

Terörist dediğiniz Kürtler Elize Sarayı'nda

Türkiye, Kürtleri yok sayma ve sindirme politikası uygulayıp askeri güçle bastırmaya çalışırken, bazı ülkeler, 'Kürtler olmadan Suriye'de bir çözüm düşünülemeyeceğini' söylüyor.

Türkiye'ye hakim güçler (Yönetenler demek zor) iki gündür öfke içinde.

Bir yandan Fransa Devlet Başkanı Macron, öte yandan Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un Suriye Kürtlerine ilişkin açıklamaları karşısında tepkili.

Yalnız tepkilerin sadece Macron'a yönelik olduğunu burada hemen belirtelim.

Bilindiği gibi ABD'ye, Almanya'ya ve diğer birçok Batı ülkesine atış serbest. İktidar sözcüleri, onların broşürleri ve propaganda ekranları hoşlarına gitmeyen bir şey olunca bu ülkelere karşı ağız dolusu küfür etme özgürlüklerini kullanıyorlar. Dışişleri Bakanlığı, iktidarın kendisine düşman olarak gördüğü ülkelere meydan okuma, tepki koyma ve nota gönderme masası haline geldi.

Bunun bir istisnası var.

Rusya'ya karşı gıkları çıkamıyor. Putin'e ve Rus yönetimine yönelik en ufak bir eleştiri ya da karşı çıkış duymak mümkün değil.

Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, iktidar Rusya'yı çok seviyor. Sevgileri iktidarın Putin'e biat etmesinden kaynaklanıyor.

Lavrov, "Kürt halkı olmadan Suriye'de hiçbir ihtilaf çözülemez" dedi. Bu yaklaşımını daha önce de çeşitli defalar dile getirmişti. Üstelik de Rusya sadece PYD ve YPG'yi değil PKK'yi de terörist örgüt olarak kabul etmiyor. PKK'nin de YPG'nin de Moskova'da büroları ve daha başka temsilcilikleri var. 

Türkiye'nin bu durumu eleştirdiğini, protesto ettiğini, dışişlerinin 'nota' verdiğini hiç duydunuz mu?

Duyamazsınız, çünkü iktidar Rusya'ya karşı mahkum bir politika izliyor.

Uygulanan yanlış politikalar ve düşürülen Rus savaş uçağı nedeniyle Suriye sahnesinden tasfiye edilen Türkiye'yi elinden tutup, yeniden oyuna dahil eden malum, Putin oldu.

Türkiye'nin önce Suriye'nin kuzeyinde Azez-Cerabulus-Bab Bölgesi'ne girmesi, sonra da Afrin'i işgal etmesi Rusya'nın izni ile gerçekleşti. Tabii Rusya bunları Erdoğan'ın hatırına yapmadı.  

MACRON DA SURİYE KÜRTLERİNİ DESTEKLİYOR 

Bunlar hep bilinen gerçekler.

İktidar sözcülerinin, başta Erdoğan olmak üzere Macron'a öfkeyle saldırmalarının nedenine gelirsek... 

Sorun yine Suriye Kürtleriyle ilgili.

Fransa Devlet Başkanı Macron'un, Türkiye'nin teröristlikle suçladığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) temsilcilerini Elize Sarayı'nda kabul ederek SDG'yi desteklediklerini söylemesi iktidarın tepesini attırmış.

Heyette YPG ve PYD'nin yanı sıra Hıristiyan ve Arap yetkililerin de bulundukları bilindiği halde...

Görüşmenin ardından Elize Sarayı'ndan yapılan açıklamada, Macron'un heyete, IŞİD sonrası dönemde Suriye'nin kuzeyine istikrarlaştırma desteği vaat ettiği belirtildi. Macron'un SDG temsilcilerine, "Suriye'nin kuzey doğusundaki güvenlik bölgesinin istikrarı için kapsayıcı ve dengeli bir hükümet çerçevesinde, IŞİD'in yeniden ortaya çıkmasını engellemek amacıyla, destek teminatı verdiği" ifade edildi.

Haberde, Macron'un, SDG'nin PKK ile arasına mesafe koyduğunu düşündüğü ve SDG ile Ankara arasında arabuluculuk önerdiği de yer alıyor. Elize Sarayı'nın açıklamasında, "SDG'nin bu terör örgütüyle hiçbir operasyonel bağlantısı olmadığı taahhüdünü teslim eden Macron, SDG ile Türkiye arasında Fransa ve uluslararası toplumun yardımıyla diyalog kurulabileceğini umuyor" ifadelerini kullandı.

Bu açıklamadan Macron'un da Rus Dışişleri Bakanı Lavrov gibi, Kürtlerin ve içinde yer aldıkları SDG'nin Suriye'nin geleceğinde temel bir unsur olduğu gerçeğini dile getirdiği ortaya çıkıyor. 

Yani neredeyse, Suriyeli Kürtlere ve onlarla birlikten hareket eden diğer Suriye halklarına, gruplarına toptan terörist diyen, Türkiye'den başka ülke yok.

Nasıl olabilir? YPG ve PYD gibi örgütleri, SDG gibi çatı örgütünü bir yana bırakalım, sıradan, sivil Kürt insanını bile yok edilmesi gereken teröristler olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız.

Nitekim Afrin'de bombardımanlarda ölen çocuk, kadın, yaşlı 300'e yakın sivilin terörist sayılması da bu yaklaşıma dayanıyor.

Zaten bu nedenle Türkiye'nin Afrin'e yönelik işgal harekatına uluslararası alanda hep kuşkuyla bakıldı ve Türkiye 'işgalci' olarak nitelendirildi. Suriye Kürtleri'nin Suriye'nin asli unsurları olduğu gerçeği vurgulandı.

'ELİZE'DE KABUL KÜRTLERİN TANINMASIDIR'

Bu açıklamadan hemen sonra başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcülerinin Macron'a yönelik sert eleştirileri birbiri peşi sıra geldi.

Arkasından Elize Sarayı'ndan Reuters'a konuşan bir kaynak, Fransa'nın Türkiye'ye karşı bölgeye asker göndereceği iddiasını reddetti.

Fransız kaynak, ülkesinin bölgeye yeni asker gönderip göndermeyeceğine ilişkin tartışma hakkında, "uluslararası koalisyonun IŞİD'e karşı mevcut operasyonları dışında bir operasyon planlanmadığını" söyledi.

Fransa'nın Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'in yeniden ortaya çıkma riski gördüğünü belirten kaynak, Türkiye'nin Menbic'e askeri operasyon düzenlemesi konusunda Amerikan görüşünü paylaştıklarını, bunu 'kabul edilemez' saydıklarını ekledi.

Aslında dikkatli bakılırsa ilk açıklama ile yayınlanan düzeltme arasında pek bir fark bulunmuyor.

"Peki, Fransa son zamanlarda Suriye meselesiyle niye olağanın ötesinde ilgileniyor?" diye sorulabilir.

Bu noktada ABD Başkanı Trump'ın son açıklaması dikkat çekici.  

ABD Başkanı Trump dün bir konuşmasında, "IŞİD'i dağıtıyoruz. Suriye'den pek yakında çıkacağız. Bırakın başkaları ilgilensin... Ait olduğumuz yere, olmak istediğimiz yere, kendi ülkemize döneceğiz" demişti.

Bu sözler özellikle Türkiye ve Suriye'de dikkatle izlenirken, ABD Dışişleri Sözcüsü günlük basın toplantısında "Böyle bir çekilme planından haberim yok" demekle yetindi. Bir Pentagon yetkilisi ise başkanın bu sözlerle neyi kast ettiğinin açık olmadığını söyledi. Yetkili, Amerikan ordusunun şu an için çekilme kanaatinde olmadığını ekledi. 

Buna rağmen Trump'ın Suriye'de Macron'a yeni bir rol mü biçtiği sorusu akla gelmiyor değil.    

Bütün bu konular önümüzdeki günlerde mutlaka derinlemesine tartışılacak.

Türkiye'nin Kürtlerle olan ilişkisine dönersek...

Uygulanan savaş ve sindirme politikasının açmazı ortada. Türkiye ülke içindeki ve dışındaki Kürtleri yok sayma ve onları sindirme politikası güderken başta Rusya, ABD ve şimdi de Fransa olmak üzere süper güçler Kürtlerin Suriye'de kilit rol oynaması gerektiğini savunuyor.  

Konu, Türkiye'nin bu saplantılı Kürt düşmanlığı politikası nedeniyle bölgenin sınırlarını aşıp uluslararası bir mesele haline geldi.

Türkiye, Suriye Kürtlerini Ankara'ya davet edip ağırlamak ve biraraya gelerek sorunları çözmek yerine onlara 'terörist' diyor, askeri güç uyguluyor. Sindirmeye çalışıyor, Kuzey Suriye'de etnik temizlik yapmayı planlıyor. 

Buna karşılık Fransa onları Elize Sarayı'na davet ediyor. Ruslar da yakında Kremlin Sarayı'na davet ederlerse şaşırmamak gerekir.

Türkiye, Kürtlerle ilişkilerini barış ve demokrasi ilkeleri çerçevesinde yeniden kurmaya yönelmezse sorunun daha da uluslararası bir hal alacağını bilmelidir.

"Macron Kürtleri Elize Sarayı'nda niçin ağırladı?" diye bağırıp çağırmanın hiç bir yararı yok.

Önce siz ağırlayasaydınız o zaman... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi