Ahmet Nesin
Türkiye bir darbe daha kaldırmaz Erdoğan!..
Ergenekon ve Balyoz davaları beraat ettiğinden beri Türkiye'nin siyasi anlamda Recep Tayyip Erdoğan tarafından yürütülmediğini yazıp durdum. Bu dediğime her kesimden ciddi itirazlar geldi ama ben hep aynı mantığı yazmaya devam ettim. MHP genel başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim kararıyla bu daha da netleşti esasında ve cumhur ittifakı denilen bir ittifak kuruldu. Cumhur ittifakı dışarıdan bakıldığında MHP'yi bitirecek bir ittifak gibi görülse de esasında tam tersi Erdoğan'ı ve AKP'yi bitirecek bir ittifaktı.
Neden MHP'yi bitirecek bir ittifak gibi gözüküyordu bu ittifak, çünkü bunca yılın partisi MHP cumhurbaşkanı adayı göstermeyecekti ve bu tabanına rahatsızlık veriyordu. Oysa gerçek tam da öyle değildi, çünkü kendisini dünya lideri zanneden Erdoğan MHP oyları olmadan seçilemeyecekti. Ve aynen de öyle oldu, Erdoğan AKP'yi sürükleyen kişi olarak bilinirken, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP ve BBP'nin oylarını çıkardığınızda Erdoğan ilk kez AKP'nin gerisinde kalıyordu. Bu onun için ciddi bir uyarıydı ve yapıldıysa seçim hilesi MHP için yapılmıştı. Çaktırmasa da cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ilk darbesini almıştı.
Esasında bu hengame Kürtlerle barış masası devrildiğinde başladı. 15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan darbe çok konuşuldu, karşı cevabı veren Erdoğan mıydı, yoksa Ergenekon muydu, bu hep Erdoğan olarak yorumlandı. Oysa durum o kadar basit değil, çünkü elinde silah olmayan Erdoğan ne kadar güçlü lider olursa olsun tek başına darbeye karşı koyamaz, dünyada bir örneği yok. Erdoğan'ın darbeden çok önceden haberi olduğunu ben belgesiyle yayınladım ve yazdım ama bu darbeyi önlemeye yetmiyor. O gece darbenin nasıl önlendiğinden çok, önlendikten sonra kimlerin Fethullah Gülen ismi altında ordudan atıldığına ve emekli edildiğine bakmak gerekiyor.
NATO'cu subaylar Erdoğan'ın düşmanı mıydı yoksa Ergenekoncuların mı, Kürt sorununun masada çözülmesi gerektiğini söyleyen subaylar Ergenekoncuların mı düşmanıydı yoksa Erdoğan'ın mı? Bu soruları çoğaltabiliriz esasında, Suriye'ye karşı açılan savaşı kim daha çok istedi, orada Kürtlere saldırmak kimin işine geliyordu? Tam da barış imzası atılırken, Dolmabahçe mutabakatı bitmiş görünürken Erdoğan'ın bütün bu yaşadıklarımızı yapması için ya başına saksı düşmesi gerekiyordu yada karşı tarafın elinde Erdoğan'a karşı çok ciddi kozlar olması gerekiyordu.
Bu yazı uzayacak ama bu yazdıklarımı sonraki yazıya kadar iyi analiz edin. Darbe gecesi darbeyle ilgili Erdoğan'a telefon açmayan MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın mı elinde Erdoğan'la ilgili belge var, yoksa Erdoğan'a bağlı (En azından kağıt üstünde öyle) çalışan Fidan hakkında Erdoğan'da mı? Bu soruyu çoğaltabiliriz, MİT tırlarıyla ilgili askeri bilgi ve belgeler mutlaka vardır, 17-25 Aralık yolsuzluğunun hemen hemen bütün kayıtları elde ve hem Türkiye'de hem de dünyada yargılanma olasılığı olan bir Erdoğan var karşınızda.
Geldik MHP'nin direttiği af meselesine, Erdoğan neden inatla devlete karşı işlenen suçların affedebileceğini söylüyor. Nedir bu devlete karşı işlenen suçlar, neden hiçbir gazeteci tek kelime bile sormuyor yada yazmıyor? Oysa benim kafama fena halde takılmış durumda, NATO çok ciddi bir baskı kurmuş durumda ve yanıtını bekliyor. Erdoğan bu sıkışmışlığın içerisinden nasıl çıkacağını hesaplamaya çalışıyor ama kolay da değil, hem de tam ant'ın okullara geri döndüğü bir dönemde.
Bu yazıyı günlerdir yazmayı bekliyordum ve tam da bugün MHP yerel ittifakı bitirdiğini açıklıyor. Erdoğan da yanıt olarak "Herkes yoluna sepeti koluna" diyor.
İşte ben de tam burada Erdoğan'a diyorum ki, devlete karşı işlenen suçlarda kimleri af kapsamına alacaksın, bunu açıklamalısın, yoksa Türkiye bir darbeyi daha kaldırmaz, sen de altında kalırsın, Türkiye de. Anladığım kadarıyla Ergenekon ve milliyetçi kanat Erdoğan'ın dinci milliyetçiliğiyle yapılan ittifaktan memnun değil. Bir daha yazmakta yarar var, Erdoğan mı herkesi bir şekilde kendine bağlamış durumda, yoksa Erdoğan mı herkese bir şekilde bağlı, bunu iyi araştırmak gerekiyor.