Pelin Cengiz
Türkiye için zeytinle vedalaşma vakti
Çevre, kent ve yaşam alanları mücadeleleri uzun yıllardır doğanın haklarını savunurken aynı zamanda demokratik, özgürlükçü, dayanışmacı, eşitlikçi ve adil bir toplum oluşmasının da savaşını veriyor. Ancak, tüm bu mücadele devam ederken, AKP iktidarları döneminde giderek arsızlaşan, doğanın ve yaşam alanlarının yağmalanarak talan edilmesi hali tüyler ürpertici bir hızda ilerliyor. Özellikle kent ve çevre yönetimine hakim olan özelleştirme, metalaştırma, piyasalaştırma, denetimsizleştirme ve bunların sonucunda ortaya çıkan mülksüzleştirme/yerinden edilme süreçleri yaşam alanlarının ve koşullarının giderek daha fazla bozulmasına yol açıyor. Çevre mücadelesi verenler her fırsatta, her platformda bunu dile getirse de Türkiye havanın, suyun, toprağın, denizin, dağın, derenin yok olduğu dibi görülmeyen bir yıkıma doğru savrulup duruyor.
Sırada, AKP'nin bir türlü vazgeçmediği zeytinlikleri imara açma inadı var. Malum, enerji sektörünün özelleştirilmesini takip eden son 15 yılda Türkiye'nin neredeyse her köşesi enerji santrali şantiyelerine dönüştü. Enerji yatırımları plansız, öngörüsüz, toplumsal denetim ve şeffaflık olmadan, acele kamulaştırmalarla yangından mal kaçırır gibi gerçekleştirilirken, son sürat devam eden doğa talanına da yol açtı. Enerji arz güvenliği adına kırsaldaki küçük üreticiler üretim kaynaklarından, topraklarından, sularından edildi, köylüler ve çiftçiler yaşam alanlarından koparıldı, zeytinlikler yağmalandı. Yırca Köyü'nde Kolin Enerji'nin termik santral yapmak için bir gecede 6600'den fazla zeytin ağacını kestiği görüntüler hala zihinlerde taze...
Türkiye'de, Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde zeytin yetiştirilmekle birlikte üretimin önemli bir bölümü Ege Bölgesi'nde yapılıyor. Özellikle İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Balıkesir, Antakya, Mersin, Çanakkale, Bursa zeytin üretiminde önde gelen kentler olarak sayılıyor. Bursa'da üretilen zeytinin tamamı sofralık. Mersin ve Manisa'da da yine sofralık zeytin üretimi ağırlıkta. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve Antakya'da gerçekleştirilen zeytin üretiminin yüzde 75'inden fazlası yağ için yapılıyor.
Zeytincilik, Türkiye'de yaklaşık 750 bin ailenin geçim kaynağı. Aynı zamanda işlenen tarım alanlarının yüzde 3.5'unu oluşturan önemli bir sektör.
Türkiye'nin, zeytin ve zeytinyağında kendine dünya ikinciliği hedefi koymuş olması da, ülkedeki yönetenlerin ciddiyetsizliğini göstermesi açısından ibretlik...
TBMM'de daha önce tüm partilerin oylarıyla altı kez reddedilen, zeytinciliğin idam fermanı olarak kabul edilen Zeytincilik Yasası'nın değiştirilmesi 7. kez gündemde. Yeni düzenleme Meclis'ten geçerse başımıza neler gelecek? Ne olacağını söyleyelim.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın, üretim ve yatırımın önündeki engelleri kaldırmayı hedefleyen, "Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı"nda yer alan düzenleme ile 3573 sayılı Zeytincilik Yasası'nın 20. maddesi değiştirilerek "zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz" hükmü kaldırılmak isteniyor. Yasa değişikliği tasarısında ise bu cümleden sonra 'ancak' diye başlayıp 'alternatif alan bulunamaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla' diye getirilen değişiklik taslağı enerji, madencilik, petrol ve doğal gaz arama işletme faaliyetlerinin yanı sıra zeytinlik alanlarda imara izin veriyor.
Ayrıca, 1 dekar alanda en az 15 zeytin bulunmayan alanlar zeytinlik olarak kabul edilmeyecek. Yani Kolin'in daha önce yaptığı gibi 1 dekar alanda 15'ten az zeytin ağacı varsa bir gece operasyonuyla hepsi rahatlıkla katledilebilecek. Parayı bastıran zeytin ağaçlarını kesebilecek.
Mesela, zeytinlik sahalarının içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede her türlü kirli, tozlu, kimyasal atıklı enerji, madencilik, sanayi, yapılaşma serbest ama zeytinliklerde havyan otlatanlara 5 bin lira ceza kesilecek. Sanki, zeytinliklere tek zarar veren hayvanların otlatılmasıymış gibi...
Bu tasarının yasalaşması halinde zeytini ve zeytin üreticisini koruyan hiçbir yasal düzenleme kalmayacak. Bundan sonra Ege'de Marmara'da, Akdeniz'de binlerce dekarlık zeytinlik alanlara kurulmak istenen termik santralleri, toplu konutları, turizm projelerini, maden ocaklarını konuşmaya başlayacağız. Bireylerin ve toplumun en temek haklarından biri olan sağlıklı gıdaya erişim hakkı yok edilmiş olacak. Zeytincilikle uğraşan çiftçinin üretim hakkı elinden alınacağı için bu yolla yurttaşların geçim kaynağı gasp edilmiş olacak. Tasarı yasalaşırsa, Türkiye'de herkesin hızla sofrasındaki zeytinle vedalaşması gerekecek...