Ahmet Nesin
Tutuklu gazeteciler için futbol oynadım...
Türkiye'li gazetecilerle Alman milletvekilleri maç yapacağız, siz bu yazıyı okuduğunuzda maç bitmiş olacak, dünyadaki tutuklu gazeteciler için yapılacak maç. Alman milletvekillerinin futbol takımı 1950'de kurulmuş, otobüsleri bile var. Bizim neyimiz var, gözaltılarımız var, tutuklularımız var, öldürülenlerimiz var, işkence edilenlerimiz var, arananlarımız var...
Koltuğa oturdum, geçmişe daldım, futbol oynadığım yıllara gittim, korku ve ter bastı, hapis yatmışım, futbol oynamışım, sadece dandik diplomam eksik, önce belediye başkanı, sonra başbakan, sonra cumhurbaşkanı ve sonunda tek başkan olmam için herşey hazır. Ürperti geldi içime, haberlere göz atmak istedim, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Istanbul'daki Suudi konsolosluğunda öldürüldüğü yazıyor, tedirginim, 15 parçaya ayrılarak çıkartıldığı söyleniyor. Suudi bir heyet gelmiş, havaalanından konsolosluğa ve girişi videoda olan Kaşıkçı'nın çıkış görüntüleri yok.
Maça saatler var, sabah uyandım, elimi yüzümü yıkadım, dinç olmam lazım ama Türkiye saatiyle 11.00'de yargılanacağım, Erol Önderoğlu ve Şebnem Korur Fincancı'yla beraber. İfadem yüzünden bitmiyordu mahkeme, 6 ay önce Fransız polisine vermiştim ifademi ama henüz çevrilmemiş. Haklılar, kendimi uzun uzun savundum, tutuklanmadan önce verdiğim ifadenin tekrarını söyledim. Yani çeviremedikleri ifadem aynen şu: "İlk ifademi tekrar ediyorum"
Dünyadaki tutuklu gazeteciler için maça çıkacağım, Diyarbakır'da gazeteci ve siyasetçilerin evlerine baskın yapıldı, terleme devam ediyor, kimler alındı acaba, hakkımda yakalama kararının devamını istemiş savcı. Kararı anımsıyorum, "Ahmet Nesin'in serbest bırakılmak üzere tutuklanmasına" O yüzden yakalanmam lazım, serbest bırakılmak için yakalanmalıyım, oysa serbestim şimdi. Diyarbakır'da gözaltına alınanlardan biri devletin öldürdüğü müzisyen kardeşimizi fotoğraflayan başka bir kardeşimiz.
Geçen hafta Bulgar gazeteci Victoria Marinova tecavüz edilip öldürüldü. Marinova ülkesindeki yolsuzlukları araştıran bir gazeteciydi. Daha önce de Malta'da ve Slovakya'da yine yolsuzluk araştırmaları yapan iki gazeteci öldürülmüştü. Malta'da gazeteci Daphne Caruana Galiza Ekim 2017'de otomobiline düzenlenen bombalı saldırı ile yaşamını yitirmiş, Slovak gazeteci Jan Kuciak ise Şubat 2018'de evinde nişanlısı ile birlikte suikaste uğramıştı. Önceki gün gözaltına alınan yazar Temel Demirer serbest bırakıldı ama şartlı tahliyeyle.
İsimler uçuşuyor beynimde, EMEP eş genel başkanı Selma Gürkan yargılanıyor, benimkine benzer komik bir müdahele var hakimden Gürkan'a: "Siyasi savunma yapmayın" Evet, yanlış okumadınız, bir siyasi partinin genel başkanından siyasi savunma yapmaması isteniyor. Aynı geçen hafta müvekkilini savunan avukat Ömer Kavili'nin tutuklanması gibi, "Müvekkilini savunur gibisin kardeşim, suçlusun kardeşim, tutuklusun"
Barış isteyen akademisyenler yargılanıyor, insanlar ölmesin dediklerinden dolayı, bu suça ortak olmak istemedikleri için, hem de ayırım yapmadan, insanlar dedikleri için. Oyuncu Levent Üzümcü konser çıkışı dövüldü, Can Dündar'a silahlı saldırı yapan ve bir gazeteciyi yaralayan kişi serbest bırakıldı. Can ve Deniz zaten ajan, ben ve benim gibi yargılananlar terörist.
Can barış diyor,
Erol,
Şebnem,
Selma,
Levent,
Fehim,
Celal
Ve Selahattin Demirtaş
Ve Sebahat Tuncel
Ve Figen Yüksekdağ
Ve Gültan Kışanak
Ve astımı olan ufacık bebek
Barış istiyoruz, demokrasi istiyoruz...
Ben akşam maça çıkacağım tutuklu gazeteciler için, demokratlar için, davam devam ediyor, heryer aranıyor, herkes tutuklanacağı günü ve saati bekliyor.
Erdoğan "Medyayla demokrasi olmaz" derken Haymana belediye başkanı olacak adam ayakkabısıyla, takım elbisesiyle termal havuzuna giriyor ve ne kadar esnek, ne kadar demokrat olduğumuzu kanıtlıyor.
Bu maç bitecek Erdoğan, bu devran geçecek ve biz kendi barış maçımıza devam edeceğiz. Duruşmada karar çıksaydı firari mahkum olarak çıkabilirdim sahaya, oysa şimdi firari bir terörist gazeteciyim. Devre arasını bekliyorum dört gözle, hapishaneden firar filmi canlanıyor gözümün önünde, barışa doğru, demokrasiye doğru...