Uyuşturucu cehennemi Türkiye

Bir süredir Latin Amerikalı uyuşturucu kartelleri, Avrupa ve Ortadoğu’ya uyuşturucuyu Türkiye üzerinden sokuyor. Bu uğurda pek çok kartelle ve kimi Latin Amerika hükümetleriyle çeşitli ilişkiler kuruldu.

2 Ekim Pazar günü BirGün gazetesinde Can Serhat Halis imzalı bir uyuşturucu haberi/analizi yayınlandı:

"Uyuşturucu cehennemine hoş geldiniz".

Can Serhat Beyi tanımam ama bu yazı için kendisini büyük bir içtenlikle kutluyorum.
Ben de bir hata yaptım, bu yazıyı atladım. Artı Gerçek bu yazı temelli bir haber yaptı, benim de böylece okuma olanağım oldu. Onları da kutluyorum.
Can Serhat Halis’in "hoş geldiniz" dediği yer Türkiye.
Birisi çıkıp da "Bu yazıda yazılanlar yalan ya da çok abartılı" derse ben de muhtemelen "Peki, Kolombiya’dan gelen 4.9 ton (muazzam bir miktar) kokainin nereye, kime geldiği neden hâlâ açıklanmadı?" diye yanıt verebilirim.

Ben de bugünkü yazımı bu yazıya ayıracağım, yazının tümünü vermesem de "kes-yapıştır" yöntemi ile çok önemli bulduğum (aslında tümü çok önemli) yazıdan alıntılar yapacağım; kimse tembellik yaptığımı düşünmesin. Bu yazıları atlayan varsa, kendilerine bir şans daha. Çünkü uyuşturucu meselesi Türkiye’nin en temel ekonomi politiği haline gelmiş bulunuyor (aslında epeydir böyle).
Gelelim yazıdan yaptığım alıntılara (Can Serhat Halis’den yazıyı kısalttığım için özür diliyorum):
Uyuşturucu baronları ve karteller için paha biçilmez bir yer artık Türkiye. [...]

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin raporuna göre, 2020’de yeryüzünde haşhaştan elde edilen afyonun yüzde 85’inden fazlası Afganistan’da üretiliyor. Aynı rapora göre; 2021’de sadece 1 yıl içinde Afganistan’da, tüm dünyadaki kullanıcılara yaklaşık 320 ton saf eroin sağlanıyor.
Afganistan’dan Türkiye’ye doğru akan yoğun göç ile birlikte burada üretilen haşhaş menşeili uyuşturucular da hızla Türkiye’ye giriyor. Zira Afgan göçmenlerle birlikte uyuşturucu rotası da yeniden düzenlendi. Giriş çıkışlarda hiçbir denetimin olmaması, Afganistan’dan göç eden pek çok kişinin bu yeni oluşturulan rotada birer taşıyıcı olmasına neden oluyor. [...]

Ancak bunun da ötesinde, ülkeye esas uyuşturucu Latin Amerika kartelleri üzerinden giriyor. Bir süredir Latin Amerikalı uyuşturucu kartelleri, Avrupa ve Ortadoğu’ya uyuşturucuyu Türkiye üzerinden sokuyor. Bu uğurda pek çok kartelle ve kimi Latin Amerika hükümetleriyle çeşitli ilişkiler kuruldu. Mersin Limanı bu işler için tahsis edilmiş bir alana çevrildi.

Meksika’nın en büyük uyuşturucu çetesi Sinaloa kartelinin yayımladığı videolarda; fonda mehter marşıyla bozkurt işareti yaparak Türkiye’deki ortaklarına selam yollayan çete üyelerinin görüntüleri izlenme rekorları kırdı. Benzer bir selam da çoğunun ülkücü olduğu bilinen "Türkmen Dağı" isimli oluşumdan Sinaloa karteline gitti. Karşılıklı serenat havasında geçen bu selamlaşmalar, aslında uyuşturucu trafiğinde oluşan yeni bir rotayı ifade ediyor.

Kolombiya’nın en büyük uyuşturucu çetesi Cali kartelinin organize ettiği uyuşturucu sevkiyatının son durağı ise yine Mersin Limanı. Uyuşturucular Kolombiya’dan; çiçek, muz ve kahve kolileri arasında uçakla ABD ve Hollanda rotasını izleyerek İtalya üzerinden Mersin Limanı’na ulaşıyor. Bu rotadan gelen uyuşturucunun bir kısmı Mart 2021’de ele geçirilmişti.

Tarım Bakanlığı’nın "Türkiye’nin Venezuela’dan beyaz peynir ithal edebileceği"ne yönelik onayından sonra, Venezuela’dan Türkiye’ye gelen bir gemide, Ekim 2020’de yüzlerce peynir paketine gizlenmiş kokain yakalanmıştı. Sedat Peker’in iddiasına göre bu gemi Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’a aitti.[...]

4 Ağustos 2021’de ise Brezilya polisince yakalanan özel Türk jetinde, 1300 kilo kokain ele geçirildi. İşin ilginç tarafı adı geçen uçak, uzun yıllar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılan TC-ATA tescilli Gulfstream 4 tipi özel jetti. Operasyonda adı geçen Veli D.’nin Süleyman Soylu’yla çektiği fotoğraflar ertesi gün medyada yer aldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi