Ya biz de bir sabah işgal edilmiş bir mahalleye uyanırsak?

Doğrusu Hanzala’nın IŞİD ile mücadele gerekçesiyle mi, yoksa IŞİD ile ÖSO arasındaki ittifaklara takoz koyduğu için mi alındığı konusu şüpheli.

Bir iki gün önce Filipinler’in bir kenti IŞİD bağlantılı radikal bir örgüt tarafından ele geçirildi.

Pek çok mahalleyi ele geçiren militanların yarattığı dehşet nedeniyle, 200 bin kişilik Marawi kentini on binlerce kişinin terk ettiği belirtiliyor.  

IŞİD'in Orta Doğu dışında varlık göstermeye çalıştığı istihbaratı üzerine operasyon başlatıldığı, hemen ardından militanların harekete geçtiği bilgisi var.

Düşünün bir sabah silah sesleriyle gözünüzü açıyorsunuz ve  mahallenizin dünyanın şimdiye kadar gördüğü en vahşi, en acımasız örgütü tarafından  kuşatılmış olduğunu anlıyorsunuz.

Bu ihtimal bizim kentlerimiz için de hiç uzak değil.

Bu arada Filipinler’de de bir ‘Tek Adam’ var, polis ve ordu emrinde ama bütün meydan okumalarına, bütün güç gösterilerine rağmen bir tek kenti henüz örgütten temizleyebilmiş değil.

Ayrıca Filipinler için "IŞİD’in Orta Doğu dışına yöneldiği" bir istihbarat, Türkiye içinse somut bir olgu.

IŞİD, Suriye ve Irak’ta peş peşe mevzi kaybettiği gibi, halen adeta örgütün kalbi sayılan Rakka’da sıkıştı. Kaçan militanların başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere dağıldıkları iddia ediliyor.

Kaldı ki IŞİD, ilk günden beri bir hedefinin Irak ve Suriye ile sınırlı olmadığını uzun uzun açıkladı.

İlk hedefleri arasındaki Türkiye yoktu.

O sıralar Türkiye için henüz "birkaç öfkeli genç"ti.

Ta ki Türkiye,  2015’te uluslararası koalisyonun baskısıyla, İncirlik Üssü’nü  IŞİD karşıtı hava saldırılarına açmayı kabul edene kadar.  

Sonrasında yetkili ağızlar, çok altını çizmeden, mutlaka bir kaç örgüt ismi arasında eriterek de olsa "IŞİD terör örgütü" demeye başladılar. Ama biz etkili bir IŞİD mücadelesi görmedik.

Bol reklam anonslarıyla yapılan operasyonlarda alınanlar da üçer-beşer bırakıldı.

CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun 13 Mayıs’taki soru önergesine, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın verdiği yanıta göre cezaevlerinde 513 tutuklu, 7 hükümlü IŞİD militanı var. Bunların da 274’ü Türk değil.

Bu durumda Türkiye’de on binlerce PKK’lı, on binlerce FETÖ’cü, on binlerce DHKPC’li var ama IŞİD neredeyse yok düzeyinde.

Rahatlayabiliriz.

Filipinler’deki gibi kentlerimizi işgal edebilecek güçte bir tehlike söz konusu değil.

Peki öyle mi?

Üç gün önce, HDP milletvekili Ali Atalan, Midyat'ta Ezidi’lerin kaldığı  AFAD mülteci kampına IŞİD militanlarının yerleştirildiğini iddia etti.

Atalan, "Bize gelen bilgilere göre; o kampta Êzidîleri katleden IŞİD’ciler de var. Kampta örgütlenme yaptıklarını duyuyoruz. Bu kampa IŞİD’cilerin bilinçli getirildiklerine inanıyoruz. AFAD’a, kampa giriş için yazı yazdık; ama hala cevap bekliyoruz. Ancak telefon ve dışarıya çıkanlarla görüşebiliyoruz. Kampı denetleyip, yerinde görme şansımız olmuyor. Êzidîler, kendi katillerine emanet edilmiş durumda" dedi.

Düşünmesi bile tüyler ürpertici olan bu iddiaya henüz bir yanıt veren olmadı.

Nedense IŞİD örgütlenmesine dair Meclis kürsüsünden özellikle son iki yıldır dile getirilen iddiaların hiç birine yanıt verilmedi, adresler ve isimler belirtilmesine rağmen harekete geçilmedi.

Türkiye’deki en popüler cihatçı Ebu Hanzala ismiyle ise epey oyalandı kamuoyu. İki kez tutuklanıp bırakıldıktan sonra dün yeniden gözaltına alındı. Ebu Hanzala kod adını kullanan Halis Bayancuk’a bu kez IŞİD’in üst düzey temsilcisi olma suçlaması yöneltiliyor.  

Doğrusu Hanzala’nın IŞİD ile mücadele gerekçesiyle mi, yoksa İŞİD ile ÖSO arasındaki ittifaklara takoz koyduğu için mi alındığı konusu şüpheli. Hanzala’nın ÖSO’ya karşı açıklamaları da kendi yayın organlarında sıklıkla yer buldu.

Gelişmeleri,  Ortadoğu’ya ilişkin hevesleri kursağında kalmış, PYD’yi etkisizleştirme siyaseti başarısızlığa uğramış Türkiye’nin, şimdi PYD’ye karşı ve Cerablus'tan İdlib'e kadar olan güvenli bölgede konuşlandırmak amacıyla on bin ÖSO militanını eğitmeye kalkışması ile birlikte değerlendirmek gerekir.

Mesele IŞİD ile mücadele olsa, herhalde öncelikle Antep’i temizlemekten başlamaları gerekirdi.

HDP milletvekilleri iki yıl önce Gaziantep’teki IŞİD örgütlenmesini, tıpkı Kart gibi nokta nokta saydı.

Yine eski  CHP milletvekili Atilla Kart, Konya’daki IŞİD örgütlenmesini isim isim, mahalle mahalle saydı.

Kart, emniyete yalnız Konya’ya ilişkin değil, Gaziantep’teki Adıyaman’daki IŞİD toplanma yerlerine, militanların kod isimlerine kadar ayrıntılı bilgi verdi.

CHP ve HDP milletvekilleri, yereldeki sivil yapılanmalar, bölge halkının verdiği bilgiler, IŞİD örgütlenmesinin bu kentlerle sınırlı olmadığını ortaya koydu.

Örneğin İstanbul IŞİD’in öncelikli hedeflerinden biri.

Türkiye’nin bugün Orta Doğu’da "kendi göbeğimizi keseriz"le ifade edilen planlarına IŞİD denk düşüyor olabilir.

Peki yarın Türkiye’nin kurduğu bu tehlikeli oyun bozulur ve silah içeriye dönerse…

Ya biz de bir sabah işgal edilmiş bir mahalleye uyanırsak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi