Ayşegül Kars Kaynar
Yarınları düşünmek, umudu kutlamak
“Yakını göremeyen uzağı hiç göremez.” Basit mantık küçük ölçekten büyüğe, yakından uzağa, bugünden yarına, bireyden topluma adım adım geçileceğini buyurur. Bu buyruğun doğru olduğu yerler herhalde vardır. Ama tersi günümüzde daha ağır basıyor ve büyük ölçeği, uzak geleceği, yarını düşünememek, iki adım önümüzü göremememize sebep oluyor. Bunun en büyük sebebi ise toplumsal beklentilerimizin azalması.
Toplumdan umudun kesilmesi Avrupa’da faşizmin yayıldığı yıllarda S. Zweig, W. Benjamin ve belki adını bilmediğimiz daha nice insanı intihara sürüklemişti. Günümüzde ise artan depresyonun ve tükenmişlik sendromunun nedenini sadece bireyin zayıflayan direnme gücüne bağlamak haksızlık olur. Bizi ruhsal olarak yoran, tam da aynı ülkeyi paylaştığımız diğer yurttaşlarla ortak gelecek hayallerimizin ve ortak eylemlerimizin olmayışı. Birbirimizi göremediğimiz, duyamadığımız; ortak hedefler oluşturup o hedefler için mücadele edemediğimiz zaman bizatihi kendimizden bir şeyler kaybediyoruz. Hayatımız, düşüncelerimiz ve kaldığı kadarıyla beklentilerimiz kendi gücümüzün sınırları içine ve kısa vadeye sıkışıp kalıyor. Başka bir değişle, toplumun bireye sunduğu büyük ölçeği, tarihi, uzun vadeyi, derin ve geniş mekânı kaybetmek bizi küçültüyor, daraltıyor, değersizleştiriyor.
Ortaklıklarımızın ve paylaşımlarımızın azalması, siyasi olanın zayıflamasıyla eş; zira siyaset bir arada yaşamdan, birliktelikten doğar. Siyasetin ortak üretilen ve paylaşılan bir tavır ve eylemlilik yerine, kimi insanların icra ettikleri bir iş koluna dönüşmesi, siyasetten geriye iktidarın kalması ve sadece burnunun ucunu görebilen umutsuz bireylerin üretimi hep eşgüdümlü gelişmeler.
Toplumsal ortak eylemliliğimiz o kadar değerli ki yokluğu olumluları olumsuza çevirmeye muktedir. Bağımsızlık ve serbestlikle yalnızlık ve başıboşluk arasındaki farklar silikleşmeye çok açık; bilgi ve kalıcılığın yerlerini dezenformasyon ve geçiciliğe bırakması çok kolay. Esneklik ve inisiyatif almanın yüksek rekabet ortamında kırılganlık ve zayıflık yaratması çok mümkün. Sıkıştığımız özel alanda kendimizi çalışma hayatının, şehirlerin, sosyal medyanın ve enformasyon akışının hızına kaptırıp ne yaptığımızı ve ne olduğumuzu unutmamız çok olası. Zira alışkanlık haline gelmiş kısa vadeli ve özel hayata endeksli hesaplar; derin, berrak ve samimi bir iç sorgulamayı gerektiren kendini keşfetmeye yönelik araştırmalara imkân tanımıyor.
Gelin görün ki ilacımız, derdimiz; derdimiz ilacımız. Bu olumsuzluklardan kendimizi çıkaracağımız yer de yine ortak eylemliliğe geri dönmek. Birlikteliğimizin siyasetine ve ortak üretimin gücüne güvenerek yeniden söylemek ve eylemek bize ufuk açacak ve yarınları düşünmemizi sağlayacak. Karanlıkta önünü el feneriyle görmeye çalışan bireyin hayatını gün ışığı gibi aydınlatacak. Yüzümüzü yerden göğe çevirecek ve hiç tanımadığınız birinin size gülümseyerek “iyi bayramlar” demesi kadar kalbinizi ısıtacak.
Ayşegül Kars Kaynar: 1980 yılında Ankara’da doğdu. 2014 yılında ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünden doktora derecesini aldı. 2015 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği Genç Sosyal Bilimciler Ödülleri’nde doktora tezi kategorisinde ödül ve 2017 yılında Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’nde mansiyon kazandı. New School for Social Research ve Hamburg Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve ardından Humboldt Üniversitesi’nde çalıştı. Çağdaş Türkiye siyaseti, hukuk devleti ve asker-sivil ilişkileri üzerine yayınları bulunmaktadır