Ahmet Nesin
YSK: 'Sistem beni sattı, sıra bende!...'
Bataklığa saplanmışsınız, etrafınızda ne sesinizi duyacak kimse var, ne de çalı çırpıya ulaşabilecek bir mesafedesiniz, hani nafile turları dediklerinden var ya, işte tam da o pozisyondasınız, bir başka deyişle de yandı gülüm keten helva modundasınız. Oysa o bataklığa giderken önünüzde 2 seçenek vardı, bir grup o gittiğiniz yolda size bataklık olduğunu söyleyenler vardı, hatta bataklıkla ilgili yolda hiçbir uyarı olmadığını ve heran batabileceğinizi söylediler. Bir de karşı grup vardı, kendisi bataklığa düşmüştü, tutunması için sizin elinize gereksinmesi vardı ve devlet olarak hep beraber o bataklığı kurutacağını söylüyordu, onun için onları kurtarmanız gerekiyordu.
Şu an yaşadıklarımız aynen anlattığım gibi, bir seçim yapıldı ve her tarafta metan gazı var. Kısaca anlatayım, yerel seçim yapıldı, Türkiye 2 ayrı bloka bölündü, CHP’nin başını çektiği ittifak çok ciddi bir sıçrama yaptı, fark kendisine göre az olduğu için AKP, MHP tarafından itiraz ettirildi, yeniden yapılacak seçim için hem Ergenekon, hem MHP hem de havaya giren AKP, yüksek seçim kuruluna baskı yaptı ve yeniden seçim kararı aldırttı. Bunun için aradaki 13 bin küsur farkı kapatacak bir belge bulunması gerekiyordu ama bulunamadı ve YSK seçimleri ilçe seçim kurulunun yanlışları üzerine kurmak zorunda kaldı.
Bu YSK için çok zor bir karardı, hukuk ayaklar altına alındı ve herkesin diline düştü. Ve olan oldu, YSK önce bu ilçe seçim kurulu hakkında suç duyurusunda bulundu, sonraki seçimler için de aynı kişileri seçti. YSK aynen şunu söylüyordu, "Esasında seçimlerde seçim sonuçlarını değiştirecek bir seçim hilesi yapılmadı ve hükümetle bütünleşen devlet bana bu kararı vermeye zorladı ama ben de hakkında suç duyurusunda bulunduğum kişileri aynı göreve getirerek alınan kararın hukuki değil siyasi olduğunu açıklıyorum." Bununla da yetinmedi, suç duyurusunu da geri çekti.
Bunun üzerine Şişli ilçe seçim müdürü Hatice Çelebi ve Şişli ilçe seçim başkanı Ahmet Vedat Güneş, YSK’ya birer yazı yazıyorlar. Hatice Çelebi "Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir. Gerçek olmayan iddiaların gerçekmiş gibi söylenmesi toplumda ciddi bir algı yaratmakta, ileride telafisi mümkün olmayacak haksız ithamlara sebebiyet vermektedir. Benim aileme ve çocuklarıma bırakabileceğim en büyük hazine mesleğimi onurla yapıp emekliliğimi istediğimde tertemiz bir sicille sonlandırmaktır. Hakkımızda bu kadar suçlama yapılırken bunlara dayanak yaparak seçimi iptal eden sizler beni nasıl aynı göreve getirirsiniz" diye soruyor.
Ahmet Vedat Güneş de yazısında "Yukarıda izah edildiği üzere bu kadar kötü sıfatlarla töhmet altına sokulan ilçe seçim kurulu hâkimi ve personelinin, görevden alınarak yerlerine iyi niyetli, namuslu, dürüst hâkim ve personel atanarak seçim yaptırılması aynı zamanda ülke menfaati gereğidir" diyor.
YSK toplantısında bu 2 mektup yada dilekçe okunuyor ve ne mi oluyor, aynı kişilerle sonraki seçime gitme kararı alınıyor, hem de oybirliği ile.
Bu karışık durumu AKP nasıl savunacak derken dün gece TV programlarından birisinde AKP’yi savunanlardan birisi alınan kararı savunurken aynen şöyle dedi: "Bana göre aynı kişilerle seçimlere gidilme kararı doğrudur, çünkü bu kişilerin hataları değişime uğrayacak kadar büyük değildir."
İşte bataklığa batma durumu dediğim yer de tüm bu olanlar. Konuştukça yada bir konuda karar aldıkça batıyorlar. İlçe seçim kurulunu değiştirmeyecek kadar hafif olan suça bakar mısınız, onlarca ülkeden büyük İstanbul’da yeniden seçim yapmak, başta CHP olmak üzere muhalifleri hırsızlıkla suçlamak, milyarlarca doları yeniden harcamak, vs. vs.
Şimdi AKP, YSK’nın bu kararına itiraz etti. YSK itirazı kabul ederse yine siyasi bir karar vermiş gibi algılanacak. Kararı reddederse de seçimlerde en ufak bir hile yapılmadığını, alınan kararın tamamiyle siyasi olduğunu açıklamış olacak.
Peki bu bataklıktan kurtulma şansı var mı, evet var, halk sizi bu girdiğiniz rezaletten kurtarır, ondan sonra ne mi olur, bence artık demokrasi biraz belini doğrultmaya çabalar, en azından dik durmaya çalışır.
YSK 250 sayfalık kararını esasında tek tümceyle açıklamış, "Seçimi biz değil, Ergenekon iptal ettirdi."