Zeytinliklerin imara açılmasını hangi lobiler istiyor?

Siyasi iktidarın şirketler lehine kullandığı kamu gücüyle şirketlerin finansal gücü birleşince, ortaya insanı yok etmek üzere kenetlenmiş bir güç odağı ortaya çıkıyor.

Malum, zeytinliklerin imara açılmasıyla ilgili maddeler, geçtiğimiz günlerde Üretim Reformu Paketi yasa tasarısından geri çekildi. Bu maddelerin yasa tasarısından çıkarılmasının ardından bu karar sonrası rehavete kapılmadan, zeytinliklerin yanı sıra meraların ve kıyıların da talana açılmaması için mücadelenin sürdürülmesinin önemli olduğundan bahsetmiştik. 

 

AKP iktidarlarının geçmişte, geri çekilen yasa tasarılarını bir süre sonra tasarıların içlerinde kelime oyunları yaparak tekrar gündeme getirdiğini ve yine torba yasaların içine sakladığını biliyoruz.

 

Zaten niyetlerini hiç gizleme gerekliliği de göstermiyorlar. Nitekim, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yasadan çıkarılan maddeleri kastederek, "17-20 defa daha bu yasa gündeme gelebilir" demişti. Bakan Özlü'nün o günlerde yaptığı konuşmalara geri dönüp baktığımızda, asıl niyetin de ötesinde adres gösterdiğini de görüyoruz. 

 

Bakan Özlü, "Türkiye'deki üreticilerin, sanayicilerin önünü açacak çok değerli bir pakettir. Zeytinlikler konusu aslında paket içerisinde sadece 2 maddedir. Düşündüğümüz bölgeler vardı. Güney Marmara gibi, Balıkesir, Bandırma gibi. Bu bölgelerde endüstri bölgeleri kurmak istiyorduk. Halen kurmaya engel bir durum söz konusu değil. Olsa iyi olurdu, olmaması da sıkıntı değil" diyordu.

 

Daha sonra Habertürk'ten Yavuz Barlas, Sanayi, Ticaret ve Enerji Komisyonu Başkanı AKP Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile yaptığı görüşmenin ardından, şu satırları yazdı: "Özellikle liman arkası lojistik yatırım cazibesi olan yerlere entegre yatırımlar için bu düzenleme planlanmıştı. Bandırma Limanı gibi. Amaç Türkiye'nin bu tip potansiyeli olan bölgelerine küresel yatırımcıyı çekerek lojistik merkezlerin oluşumunu sağlamaktı. Şu aşamada konunun algılanması için zaman olduğu görüldü."

 

Sonra gördük ki, maddelerin yasa tasarısından çıkarılmasına içi burkulanlar sadece merkezdeki siyasetçiler değilmiş. Tartışmaya Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur da dahil oldu, 25 milyar dolarlık yatırımın bu nedenle geciktiğini söyleyerek, "Bahse konu alan, bir bölümünde zeytinliğin olduğu 47 bin dönümlük bir arazi. Buradaki zeytin ağaçlarının verimi hayli düşük. Bir Ayvalık, Edremit gibi değil" dedi.

 

Açık veya kapalı, Üretim Reformu Paketi ile zeytinliklerin imara açılmasının, sanayiye ve yatırıma sunulmasının ardında pek çok lobi var. Sadece sanayi değil enerji sektöründen de pek çok şirket, yasanın çıkmasını bekliyor.

 

İşin önemli noktalarından biri de şu: AKP iktidarları döneminde sıradan bir uygulama haline getirilen acele kamulaştırma kararlarının artık kimseyi kesmemesi... Üretim Reformu Paketi tasarısına göre, "OSB alanı içinde Hazine veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazilerin bulunması halinde bu araziler, yatırımların ve istihdamın teşviğine dair kanun kapsamındaki illerde bedelsiz devredilecek."

 

Hükümete bu konuda yol yordam gösteren bazı avukatlar -artık hangi enerji şirketlerini temsil ediyorlarsa- hazırladıkları sunumda, hükümete şu akılları vermiş: 

 

  • Kamulaştırma Konusunda İhtisaslaşmamış ve Deneyimsiz Yargı Kadrosu: "...ülkemizde kamulaştırma konusunda uzmanlaşmış hakimler, avukatlar ve hatta mahkeme kalem memurları bulmak son derece güç olup; uzman olmayan kişilerce yürütülen süreçlerde de hem yatırımcı hem de vatandaş büyük zararlar görmektedir."
  • Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan Uygun Görüş Almış ÇED Raporlarının İptali İçin Açılan İdari Davalarda Verilen Yürütmenin Durdurulması veya İptal Kararları: "Son dönemlerde yaşanan bir başka problem ise, bir takım çıkar grupların farklı amaçlar güderek yapılacak enerji projelerinin engellemeye çalışırken çevre mevzuatını ve uygulamanın açıklarını kullanmaya çalışma çabalarıdır. Özellikle son dönemlerde ve genellikle aynı bölgelerde, lisans sahibi şirketlerin ilgili projeleri için Çevre ve Orman Bakanlığı'nca verilmiş olan ÇED Olumlu Raporlarına karşı ard arda idari davalar açılmakta ve konunun teknik özelliği gereği ilgili mahkemelerce de "yürütmenin durdurulması" kararları verilmektedir. Zira konu çevre mevzuatına ilişkin olduğu için yapılan itirazlar hukuki alt yapıdan çok teknik inceleme gerektirmektedir. Diğer taraftan da ilgili şirketlerce projelere başlanması halinde geri dönülemez sonuçlar yaratılabilir endişesiyle ilgili mahkemeler bu yönde bir çözüm bulmuşlardır. Bu durum, ülkemizin enerji sektörüne büyük zarar vermekte, kamulaştırma çalışmalarına başlanmasını imkansız hale getirmekte veya başlanan süreci kesmekte ve hem yerli hem de yabancı yatırımcıları ürkütmektedir."
  • Proje Alanındaki Taşınmazların Mera, Mezarlık veya Vakıf Arazisi Çıkması: "Proje alanında mera arazisi çıkması da, yatırımcının başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri olmaktadır. Öncelikle bu arazilerin kamulaştırılabilmesi için öncelikle mera vasfının değiştirilmesi zorunluluğu karşısında, bu sürecin son derece uzun bir bürokrasi süreci getiren zahmetli bir iş olması kimi zaman mümkün olursa yatırımcıyı ilgili projeyi değiştirme noktasına bile getirmektedir." 

 

Sonuçta, sayıları her yıl giderek artan şekilde yükselen acele kamulaştırmalar da devlet için önemli bir maliyet unsuru. Savaş hali veya doğal afet zamanlarında başvurulabilen bu istisnai yöntem, iktidarın yatırımcının önünü açmak ve doğal varlıkları yok etmek için kullanılıyor. 

 

Siyasi iktidarın şirketler lehine kullandığı kamu gücüyle şirketlerin finansal gücü birleşince, ortaya zeytini, merayı, ormanı, kıyıları yok etmek, insanları mülksüzleştirme ve yerinden edilen yöre insanını yok etmek üzere kenetlenmiş bir güç odağı ortaya çıkıyor. Bu yılın başlarında pek çok kentte enerji yatırımları için acele kamulaştırma kararları alındı. Bunların arkasında kimler var tahmin etmek zor değil...

 

Diğer yandan, tarım alanlarında kömür yatırımlarını yapmak üzere bekleyen şirketler var. Saymakla bitmiyor ama Birkaç örnek verelim:

 

Mesela, Türkiye'de kömürlü termik santrallerin yol açtığı çevre ve sağlık sorunları denince akla gelen ilk yerlerden Yatağan'da 15'e yakın köyü, 10 binlerce zeytin ağacını yok edecek termik santral gündemde. Zeytinlik alandaki 93 parsel kömür havzasında kaldığı için acele kamulaştırılması söz konusu. Trakya'da, Konya'da, Karaman'da, Çukurova'da, Zonguldak'ta, Bartın'da, Çanakkale'de kömür lobileri yoğun mesaide. Konya'da kendi kömür varlıklarını ihale edecek EÜAŞ'ın projesiyle üç yabancı şirket ilgileniyor: Çinli EMBA-Shanghai Electric, İngiliz CB Clean Coal Tech ve Slovak INSTRO-SINGA. Çukurova'da (Mersin, Adana, İskenderun) Çinli EMBA-Shanghai Electric, IC İçtaş, Çelikler Holding, Teyo Yatırım (Çinli Weiqu ortaklığı), Diler Holding, Tabiat Enerji, Atakaş Holding, Tosyalı Holding, Bendis Enerji yeni termik projeleri için lisans/ön lisans sürecindeki şirketler... Çanakkale'de ise İC İçdaş, Yıldırım Holding, Diler Holding, Doğanlar Holding, Kaptan Holding, Taşyapı Holding'in adı geçiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi