Beştaş'tan Erdoğan'a 'Demirtaş Kürt değil' tepkisi: Kafatasçı bir siyasetin dile dökülmüş hali

Beştaş'tan Erdoğan'a 'Demirtaş Kürt değil' tepkisi: Kafatasçı bir siyasetin dile dökülmüş hali
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Erdoğan'ın Demritaş için söylediği, "Bu adam Kürt değil" sözlerine tepki gösterdi. Beştaş, "Kafatasçı bir siyasetin dile dökülmüş hali. Nasıl bir ırk ataması yapıyor? Bunu tartışmayı bile zul kabul ediyorum" dedi.

Artı Gerçek- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündemi değerlendirdi.Meral Danış Beştaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dünkü Diyarbakır mitinginde Selahattin Demirtaş için söylediği, “Şu anda Edirne Cezaevi'nde olan zatın Kürtlük ile alakası var mı? Yok. Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor” sözlerine tepki gösterdi.

Erdoğan'ın sözleri için “Kafatasçı bir siyasetin dile dökülmüş hali” diyen Beştaş'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

'ERDOĞAN’IN DİYARBAKIR MİTİNGLERİ ARTIK PSİKOLOJİK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ'

“Dünden beri Erdoğan’ın Diyarbakır’a gidişi gündem yapıldı. Öncesinde mesajlarla gündemdi. Gece yarısı öğrencilere, memurlara zorunlu tutulan bir mitingden söz ediyoruz. Her plakadan Sivas’tan Konya’ya, Trabzon’a birçok otobüs ve minibüs Diyarbakır’a taşındı. Dün Diyarbakır mitinginde Diyarbakırlılar sayılamayacak kadar azdı. Ben uzun yıllar Diyarbakır’da yaşayan biri olarak bunu çok iyi biliyorum telefonda da bunu öğrendik. İyi bir turizm faaliyeti de oldu, esnaflar belki bundan faydalanmıştır. Erdoğan’ın Diyarbakır mitingleri artık psikolojik işkenceye dönüştü. Gelen mesajlarda, fotoğraf çekmenin bunun ispatlanması mecburiyeti de aldığımız duyumlar arasında. Bu nasıl bir şey açıkçası kimse Diyarbakır’ın bu şekilde tartışılmasından mutlu değil. Diyarbakırlılar mutlu değil. Diyarbakır’ın talepleri ve görüşleri var. Niye gitti hakikaten bazen insanın aklı almıyor. Daha dün Çelebi, kendi partisine katılırken bütün Türkiye kadınlarına, Kürt toplumuna çocuk yapmak üzerinden kafatasçı bir anlayışla ırkçılık ilan edildi, iki gün sonra Diyarbakır’a gidip aşk ilan ediyor. Yani bu tezadı ifade etmeye gerek yok. Kürt düşmanı olduğunu da itiraf etti.”

'DİYARBAKIR 5 NO’LU CEZAEVİ KAPATILINCA TÜRKİYE’DE İŞKENCE BİTTİ Mİ?'

“Dün Diyarbakır'da öyle hakaretler etti ki; partimize, önceki dönem eş genel başkanına, mevcut eş genel başkanımıza öyle sözler etti ki bu bir itirafa dönüştü. Farkında mı bilmiyorum ama yaptıklarının anlamını yorumlayamayacak kadar ciddi bir panik içindeler. Dünkü gezide neyi tartışalım. Diyarbakır cezaevinin kapatılması müjdesi verildi. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi akıl almaz işkencelerle nam salan, insanların katledildiği, işkencelerin olduğu cezaevini ‘kapatalım’ dediler kapattılar. Seremoni de yaptılar. Orada herhâlde dün bütün bakanlar vardı. Adalet bakanından herkes oradaydı. Peki, hakikaten Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi kapatılınca Türkiye’de işkence mi bitti mi? Hayır, Türkiye’nin her yerini cezaevini yaptılar. Şu anda 10 binlerce Kürt, Türkiye’nin her yerinde cezaevinde tutuluyor. Trabzon’dan Giresun’a, Giresun’dan Şakran’a, Tarsus’a, Kürkçülere. Bu yeni bir politika olarak yaşama geçiriliyor. Kürtler yine cezaevinde yine işkence görüyor Kürtler bu işkencelere karşı büyük bir direniş de gösteriyor. Açıkçası Türkiye’nin yarı açık ya da yarı kapalı cezaevi olduğunu söylemek yeni bir tespit olmayacak. Ama cumhuriyet tarihinin en sistematik dönemindeyiz. İşkence sistematik bir şeklide devam ettiriliyor. Son birkaç ayda 62 cenaze çıktı cezaevlerinden. Diyarbakırlıların bunlara karnı tok, boş lafları ciddiye almazlar. Sadece Diyarbakır’da büyük bir cezaevi kampus var.”

“Ben hem avukat hem de milletvekili olarak ziyarete gittiğim zaman uçsuz bucaksız bir alan, A tipinden alfabenin birçok tipleri var, bir de Nolu var, bu da yetmiyor güvenlikli, bu da yetmiyor kadın cezaevi. Diyarbakır’da 5--6 km ötede binlerce insanın yattığı cezaevi hala duruyor. Kürtler hala kendi kimliklerini korudukları, hak talep ettikleri için bu iktidar tarafından baskı altına ve cezaevine alınıyor. Diyarbakır’da bu cezaevi kapatılınca zihniyet bitti mi. Diyarbakır cezaevinde işkence yapan zihniyet bugün sistematik bir şekilde devam ediyor. 12 Eylül’de bir anda yüzbinlerce insan alındı, yargılanmalar yapıldı ama burada AKP-MHP iktidarıyla sistematik ve devam eden bir Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi zihniyeti devam ediyor. Bu müzede ne yapacaklar. Bu vahşet hala güncel, işkence devam ediyorken insanların cenazeleri cezaevinden çıkıyorken, bu müzede ne sergilenecek. Esat Oktay’ın fotoğrafı mı yoksa köpeği Coo’nun yaptıkları mı sergilenecek. Ne sergilenecek? Onların adı bile yasaklanmış Kemal Pir’in adını andığınızda saldırıya geçiyorlar. Ya da Mazlum Doğan’ın Newroz bayramına karşı duruşunu tartışılır, hale getirmek istiyorlar. Bu müzede ne olacak? Hakikatle yüzleşilecek mi? Gerçekler ortaya çıkarılacak mı? O sayfa kapanacak mı? Müze demek bir daha o sürece dönülmemesi demektir, onun tarih olması demektir, işkenceye karşı direnmeye ihtiyaç duyulmayan bir sistemin yaşama geçirilmesi demektir. Ama böyle bir olgu yok, geçmişte de değil günümüzde yaşıyoruz 5 No’lu vahşeti. Hafızanın yok edilerek, hafızasızlaştırma üzerinden bir hafıza yaratılamaz, böyle bir yaratım gerçekle bağdaşmaz. Burada sadece Kürt halkını Diyarbakır cezaevini kapattım üzerinden ‘kandırmaya’ ve seçmen olarak Kürtlere ihtiyacı olduğunu anlatmak için yapıldı. Ama yıllara yayılan bir 12 Eylül zihniyeti var.”

'NASIL BİR IRK ATAMASI YAPIYOR?'

“Dün çokça hakaret etti. Demirtaş'a, Mithat Sancar'a... Kafatasçı bir siyasetin dile dökülmüş hali aslında. Nasıl bir ırk ataması yapıyor? Hakikaten bunu tartışmayı bile zul kabul ediyorum. Demirtaş'ı Kürt olduğu için yargılıyor, muhalif olduğu için yargılıyor, Kürt sorunun demokratik çözümünü savunduğu için yargılıyor, 4 Kasım 2016'dan beri rehin tutuyor ama hala onun üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor. Hakikaten Allah akıl fikir versin diye söylemek istiyorum. Diyarbakır'da yaşayan, büyüyen, mesleğini yapan Demirtaş'ı anlatmak için Diyarbakırlıları toplamış. Tabi orada Diyarbakırlı varsa."

“Ama HDP’nin programını, tüzüğünü, halklar bahçesi olduğunu en iyi Erdoğan ve AKP biliyor. Bizim parti programımızda hiç kimse yeteri kadar Kürt, Türk, Ermeni, Arap olmakla itham etmek gibi ırkçı bir söylemi duymayacaklar, kafatasçı söylemi duymayacaklar. Partimizi bu kadar özgün yapan en önemli özelliğimizde her milletten, inanıştan, aidiyetten, insanların bir birinin kimliğini sormadan demokratik mücadeleyi ortak platformda verme yönüdür."

“Yani biz Erdoğan’ın yeterince Türk mü Laz mı başka bir kimlikte olup olmadığını tartışmıyoruz, tartışmayacağız. Bize bunu tartıştıramayacaklar. Ama yeterli miktarda insanlık az bir çabayla mümkün. Diyarbakırlıların sorunları tabii ki konuşulmadı. İktidarın ne kadar MHP’lileştiği ne kadar sanal siyaset yürüttükleri bir kez daha ilan edildi. Korkulu rüyası haline gelen Emek ve Özgürlük İttifakı’na hakaret etmek için özel uçakla Diyarbakır’a gitti. Ama halk bunu not etti. Bunu en iyi cevabı en yakın ilk seçimlerde zaten verecek. İzlerken acı acı güldüğüm bir noktada vardı. Sayıları binleri bulan ve atanamayan Kürtçe öğretmenler var. Dün dedi ya atadık Kürtçe öğretmenleri. Sadece 3 öğretmen atandı, bunu da büyük bir övünçle anlattı ve ‘Kürtçe öğretmenlere kadrolarımızı açtık’ diye büyük bir yalan attı. Gobbels’e göre yalanı atınca büyük atmak lazımmış bunu herhalde oradan harfiyen uyguluyorlar.”

AHMET TÜRK DE BİZİMLE AYNI FİKİRDE

Beştaş açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dair açıklamaları ile ilgili gelen soruya Beştaş şu cevabı verdi:

“HDP olarak bizim isim düzeyinde bir tartışmamız yok. Biz cumhurbaşkanlığı adaylığının ilkeler temelinde Türkiye’de demokratikleşmeyi sağlayacak ve tabii tartışarak, müzakere ile olabileceğini her zaman ifade ettik. Hâlâ da o noktayız. Gündemimizde temel ittifak güçlerimizle nasıl bir strateji ve nasıl bir aday profilinde buluşacağımızı tartışıyoruz. Yani ittifakın kendi adayını nasıl oluşturalım, profili nasıl belirleyelim konusunu tartışıyoruz. Sevgili Ahmet ağabey kişisel bir sohbette bunu söylemiş mi söylememiş mi bilmiyorum. Bu konuda bir beyanda bulunmadı. Bunu kişisel bir sohbette söylemiş olsa bile kendisi bizimle aynı fikirde. Cumhurbaşkanlığı konusunda ittifak güçleriyle konuşuyor ve bizim isim düzeyinde bir gündemimiz yok” .

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar