Ruhavioğlu'ndan HDP'nin oy kaybına dair araştırma: 'Kürt seçmen Türkiyelileşme politikasını destekliyor'

Ruhavioğlu'ndan HDP'nin oy kaybına dair araştırma: 'Kürt seçmen Türkiyelileşme politikasını destekliyor'
HDP’nin oy kaybını değerlendiren Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, Türkiyelileşme politikasına dair araştırma sonuçlarını Artı Gerçek'e açıkladı. Ruhavioğlu: "Kürt seçmenin büyük bir kısmı HDP’nin Türkiyelileşme siyasetini destekliyor."

Remzi BUDANCİR


DİYARBAKIR - HDP’nin seçimlerde yaşadığı oy kaybı ve bu sonuçtan dolayı yaşanan tartışmalar sürüyor. Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, Türkiyelileşme politikasının sanıldığının aksine toplumda kabul gördüğünü söyleyerek, bu konuyla ilgili yeni tamamlanan ancak henüz yayınlanmayan bir araştırmanın sonucunu da Artı Gerçek ile paylaştı.

Araştırmaya göre; “HDP’nin Türkiyeleşme Siyaseti hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna “Doğru buluyorum. Türkiyelileşme siyasetini devam ettirmeli” diyenlerin oranı yüzde 42. Bu siyaseti yanlış bulduğunu, Türkiyelileşme siyasetini bırakmalı diyenlerin oranı ise yüzde 20.9’da kaldı. Araştırmaya katılanların yüzde 37.1’i ise “Türkiyelileşme siyaseti hakkında bilgim/fikrim yok” dedi.

“HDP’nin Türkiyeleşme siyaseti Kürt elitlerde rahatsızlık yaratıyor, fakat Kürt toplumu büyük ölçüde bu siyaseti destekliyor” diyen Ruhavioğlu, oy kaybının başlıca nedeni olarak siyaset stratejisini görüyor.

'HDP 6 PUANLIK BİR SEÇMEN KİTLESİ VARMIŞ GİBİ BİR DİL KULLANIYOR'

2015’ten bu yana HDP’nin seçmenin iki katına çıktığını ancak buna rağmen HDP siyasetinin hala 2015 öncesi sanki altı puanlık bir seçmen kitlesi varmış gibi, oraya hitap eden bir siyaset uyguladığını söyledi. Daha direnişçi, daha mücadeleci, daha çekişmeci siyaset dili kullanıldığını belirten Ruhavioğlu, “Ancak 2015’de HDP’ye eklenen yeni seçmen daha umuda, barışa, Türkiyeliliğe, daha normalleşmeye dönen bir seçmen kümesiydi. HDP buna uygun şekilde dilini, siyasetini dönüştüremedi. HDP’nin kendi kitlesi de dönüşüyor. Sosyoloji dönüşüyor. Fakat dönüp baktığımızda HDP’nin siyasetinde sosyolojideki dönüşümü yakalayan dönüşüm de görmüyoruz. Bunlar yapısal faktörler” dedi.

ADAY YOKUĞU, İTTİFAK SİYASETİ VE SEÇMEN MOTİVASYONSUZLUĞU

Reha Ruhavioğlu

Ruhavioğlu’na göre seçimlerle ilgili en belirgin sorun lider sorunuydu. Demirtaş’ın olmaması ve seçimlere kendi adayı ile girilmemesinin de ortaya çıkan sonuçlarla yakından ilişkili olduğuna işaret eden Ruhaviolu şunları söyledi:

“Demirtaş Kürt siyasi hareketinin sivil alanda çıkardığı en popüler ve güçlü lider. Böyle bir lider hapiste ve bu liderden yoksunsunuz. Bunun ortaya çıkardığı bir boşluk var. İkincisi kendi Cumhurbaşkanı adayınız yok. Adayınız olmadığında başkasının adayına bir yere kadar çalışıyorsunuz. Seçmeni arkasında konsolide olmaya çağıracak bir adayınız yok. Parti kendi milletvekili listesinden ayrı koldan seçmeni konsolide edebilirdi, ama aday yokluğu sadece milletvekili listelerinin çalışmasına bıraktı. Görülüyor ki bu aday kurgusu da iyi bir siyasetle belirlenmemiş, yerelde insanları coşkulandıramamış. Dolayısıyla sandığa gitmenin motivasyonu düşmüş oluyor HDP seçmeninde. “

KILIÇDAROĞLU’NA DESTEK CHP’YE DESTEĞE DÖNÜŞTÜ

Araya iyi bir mesafe konulamayınca Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin CHP’ye desteğe dönüştüğünü söyleyen Ruhavioğlu şöyle devam etti:

“Diyarbakır sonuçlarına bakıyoruz. CHP büyük ölçüde oylarını HDP’den almış. Kılıçdaroğlu’na biraz fazla Kürt seçmenin yakınlaşması ve aradaki mesafeyi koruyamamak bir problem olmuş. Diğer bir ise problem baraj. Baraj riski ortadan kalkınca HDP’nin oyu yüzde 8.8’e düştü.”

TİP ile ittifaka da değinen Ruhavioğlu, "Kim haklı kim haksız bir tarafa, görünen o ki bunun (TİP ile ittifak) zararı HDP’ye olmuş. Seçmen bu gün, ‘Madem bize zararı olacaktı niye bu ittifaka girdik? Bu zararın olacağını madem biliyordunuz, madem ortada bir kriz vardı, niye kriz yokmuş gibi bize gösterdiniz de seçime birlikte gittiniz’ diyor” dedi.

'SEÇMEN BU KADAR KENDİNDEN EMİN BİR KAMPANYAYI SATIN ALMAMIŞ'

Ruvahioğlu şöyle devam etti: “Baraj yoksa yerelde baraj inşa edersiniz. Diyarbakır’da seçmeninize dersiniz ki, 9’uncu sıramız, Urfa’ya 5’inci sıramız, Batman’a 4’üncü sıramız riskte deyip seçimlere yüklenin çağrısı yaparsınız. Batman’da 4’üncü, Diyarbakır’da 9’uncuyu, Urfa’da 5’inciyi baraj yaparsınız. Seçmeninize ‘aman ha bu elden gidiyor’ dersiniz. Bunu yapmak yerine HDP Diyarbakır’da 11 çıkarıyoruz, Batman’da 5 sıfır yapıyoruz gibi kampanyalar yürüttü. Belli ki seçmen bu kadar kendinden emin bir kampanyayı satın almamış. HDP bu kadar kendinden emin bir siyaset yürütüyorken seçmenin bunu okuması mümkün değil. Seçmen sonucu görünce HDP’ye kızmaya başlıyor. Diyor ki madem bu kadar kötü bir sonuç var ortada, demek ki senin ittifakın, adayların, siyaset dilin, siyasetin problemliydi. Seçmen sonradan dönüp bir fatura kesiyor partiye. Partide bir değişim, dönüşüm bekliyor.”

'TÜRKİYELEŞME SİYASETİ TOPLUMUNDA DEĞİL, KÜRT ELİTLERDE RAHATSIZLIK YARATIYOR'

HDP ile ilgili en çok dillendirilen bir başka eleştiri de ‘Türkiyelileşme’ politikası. Sosyal medyada birçok kişi HDP’nin oy kaybını bu politikaya bağlıyor. Ancak araştırmacı Ruhavioğlu’na göre Türkiyeleşme politikası tabanda sanıldığı gibi negatif karşılanmıyor.

“HDP’nin Türkiyeleşme siyaseti Kürt elitlerde rahatsızlık yaratıyor, fakat Kürt toplumu büyük ölçüde bu siyaseti destekliyor” diyen Ruhavioğlu, şöyle devam etti: “Bunu araştırmalarda da soruyoruz. Ortadaki sorun ‘Türkiyelileşme siyaseti kötüydü, o yüzden Kürtler HDP’den uzaklaştı’ değil. Çünkü bizim araştırmalarımızda genellikle Kürtlerinde Türkiyeli oldukları gibi bir sonuç çıkıyor. Yani Kürt kimliği güçlü ama aynı zamanda Türkiyeli de hissediyor kendisini. Türkiyeleşme siyasetini eleştireceksek siyaset olarak başka bir şey, ama Türkiyeleşme siyaseti vardır diye HDP bu sonucu aldı desek yanlış olur. Türkiye’deki Kürt seçmenin büyük bir kısmı HDP’nin Türkiyelileşme siyasetini destekliyor."

KÜRT SEÇMEN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİNİ DESTEKLİYOR

Bu politikanın tabanda nasıl bir karşılık bulduğunu seçmene sorduklarını anlatan Ruhavioğlu, yeni tamamlanan araştırma sonucunu da Artı Gerçek ile paylaştı. “HDP’nin Türkiyeleşme Siyaseti hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna “Doğru buluyorum. Türkiyelileşme siyasetini devam ettirmeli” diyenlerin oranı yüzde 42. Bu siyaseti yanlış bulduğunu, Türkiyelileşme siyasetini bırakmalı diyenlerin oranı ise yüzde 20.9’da kaldı. Araştırmaya katılanların yüzde 37.1’i ise “Türkiyelileşme siyaseti hakkında bilgim/fikrim yok” dedi.

'TİP İLE İTTİFAK HDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME İDDİASINA ZARAR VERDİ'

Taban Türkiyelileşme siyasetini destekliyorsa HDP’nin yaşadığı sorun ne? Seçimlerde neden oy kaybı yaşandı? Bu anlamda sorunların başında siyaset stratejisi olduğunu söyleyen Ruhavioğlu, bunlardan birinin TİP ile kurulan ilişki ikincisi ise HDP’nin iktidar hedefine ilişkin somut söylem ortaya koyamaması olduğunu söyledi. Öncelikle TİP ile yapılan ittifaka değinen Ruhavioğlu, bu ittifak ilişkisinin HDP siyasetine olumsuz etkisini anlattı:

“HDP’nin TİP’le yaptığı ittifak kendi Türkiyelileşme iddiasına zarar veren bir şey. İttifaktan uzaktan baktığınızda diyorsunuz ki ‘Türkler buraya oy versin, Kürtler oraya versin’. Dolayısıyla siz HDP’yi bir Kürt partisi olarak konumlandırmış oluyorsunuz. Bu HDP’nin kendi stratejisine aykırı böyle bir ilişki."

İKTİDAR ORTAĞI OLACAĞI UMUDUNU VEREMEDİ

HDP’nin milletvekili adaylarının seçim boyunca kullandıkları dilde, verdiği röportajlarda “Biz iktidar ortağı olmaya geliyoruz” gibi bir iddiada bulunmadığını hatırlatan Ruhavioğlu, asıl meselenin bu olduğunu söyledi:

“Durum HDP’yi güçlü bir iktidar ortağı, Mecliste onsuz iş yapılamayacak bir parti olarak konumlandırmaya müsaitken, HDP özellikle yerel kampanyalarında bu umudu veremedi. Daha çok Kürtler zulüm görüyor, bizler mücadeleye devam edeceğiz gibi dili tekrar ettiler. Esas bir sorun aranacaksa, sorun burada. Yani HDP bu dönem iktidar değişiyor, yeni dönemde bizde güçlü bir aktör olarak politikalarımızı hayata geçirme imkanına sahip olacağı umudu verememiş seçmene. Sorun HDP’nin yeni dönemde denge unsuru olacağını anlatamamasında ve seçmeni yeterince sandığa götürememesinde.”

BATIDAKİ OYLAR CHP VE TİP’E GİTMİŞ

Sandığa götürdüklerinin önemli bir kısmını da CHP ve TİP’e kaptırdığını söyleyen Ruhavioğlu, batı illerinde ilçe bazlı sandıklardaki sonuçları örnek gösterdi:

“Türkiye’nin batısında ilçe bazlı oranlara bakın. Türkiye’nin batı kısmında, çok büyük yerde çok fazla ilçe de HDP oyunun yüzde 30’dan fazlasını kaybetmiş. Yüzden 30’dan fazla oy demek şu demek. Geçen seçim 10 puan almışsan bu seçim 7’inin altına düşmüşsün. Orada Kürt nüfus artmış. Kürt siyasetinin büyümesi gerekiyor ama oyunu koruyamamış 7’inin altına düşmüş. Türkiye’nin batısında hangi ilçeye bakarsan bak, ilçelerin çok büyük bir kısmında öyle bir kayıp göreceksiniz. Bu oyların şu anda nereye gittiği belli değil, sandık analizlerine bakmak gerekecek. Ya CHP’ye, ya TİP’e ya da ikisine gitmiş.”

'ORTAYA ÇIKAN SONUÇTAN DEMİRTAŞ’IN DA PAYI VAR'

Seçimlerden sonra en çok tartışılan çıkış HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’tan geldi. Demirtaş’ın tutumuna ilişkin Ruhavioğlu şunları söyledi:

“Bu tartışmalara gelmede önce bir kere ortaya çıkan sonuçta Demirtaş’ın da payı var. Bunu bir kenara yazmak lazım. HDP’nin, HDP seçmenin araya mesafe koymadan Kılıçdaroğlu’na bu kadar ilgi göstermesi, Kılıçdaroğlu’nun HDP adayı gibi konumlandırılması biraz da Demirtaş’ın kampanyasından kaynaklanıyor. Demirtaş’ın da bu süreçle ilgili özeleştiri yapacağını söylüyor, özür diliyor biliyorum. Demirtaş nerede hata yaptığını düşünüyor? Bizim de görmemiz lazım ve eleştirileri daha iyi değerlendirmemiz lazım.

'DEMİRTAŞ VE HDP BİR BİRİNE YAKILNLAŞMALI'

Demirtaş ortaya çıkan başarısızlığı tabii ki kabul ediyor. Faturayı biraz daha fazla partiye, partinin siyaset etme biçimine kesiyor. Muhtemelen şöyle bir his var. ‘Söyledim söyledim beni dinlemediniz. Buyurun siz siyaset yapın’ diyor. ‘Çünkü benim bu dediğimi yapmadığınızda kaybediyoruz, ikimize de yazılıyor’ gibi algı var Demirtaş’ta. Ben yine de Demirtaş’ın bu sorumluluğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Parti bütün bu özeleştiri sürecinden sonra, alternatif yeni tür bir siyaset ortaya çıkaracaksa eğer, benim beklentim bu durumda Demirtaş ve partinin biraz daha birbirine yakınlaşması olur.

Uzlaşmazlıkların ortadan kalkması gerekiyor. Herkesin diğerinin dediği haklı şeyi de kabul etmesi lazım (eleştiri haklıysa kabul edilmesi gerekiyor). Aksi halde Demirtaş söylemişse kulağımızı kapatalım tavrı partiyi doğru bir özeleştiri yapmaktan alıkoyar.

Görebildiğim kadarıyla seçmen madem sonuç böyle olacaktı, biz neden üçüncü bir yolda ilerlemedik diyor. İkincisi de bunun faturasını büyük ölçüde partiye çıkartıyor. Partinin de bu konuda hesap vermesini, özeleştiri vermesini ve siyasetinde bir tür değişikliğe gitmesini istiyor. Bu kadro değişikliğimi olur, anlayış değişikliği mi olur bilemem ama seçmen böyle bir beklenti içinde.

Öne Çıkanlar