Tanrıkulu’ndan 'fetih namazı' tepkisi: Burası halkın belediyesi, kimden neyi fethediyorsunuz?

Tanrıkulu’ndan 'fetih namazı' tepkisi: Burası halkın belediyesi, kimden neyi fethediyorsunuz?
‘HDP'ye yönelik operasyonlarla iktidar ne amaçlıyor?’ CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ARTI TV’de değerlendirdi.

ARTI GERÇEK - Mustafa Sağlamer'in sunduğu Artı Hafta Sonu programında HDP'ye yönelik operasyonda Ayhan Bilgen ve 16 kişinin tutuklanması değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Muhalefete öyle bir pozisyon çiziyorlar ki, bakın siz bu zulme karşı sesinizi çıkarırsanız terörle işbirliği yapıyorsunuz, karşı çıkmazsanız bu sefer Kürt seçmene bakın sizi yalnız bıraktılar diyerek bir ikilem çiziyor" ifadelerinde bulundu.

Tanrıkulu Kars’ta kayyımın belediye önünde namaz kılarak fotoğraf çektirmesine ilişkin ise, "Kars Belediyesine bir fetih anlayışıyla valinizi gönderip, ağır silahlı güvenlik görevlileri gönderip, bütün örf ve adaletlere aykırı bir şekilde yanı başında cami varken fotoğraf çekip dağıtamazsınız. Bir fetih anlayışıyla halkın belediyesine gidip ağır silahlarla içeri giriyorsanız bu silahlar kafamıza kazanır. Hele hele Kürtlerin kafasına çok derin kazınır ve unutulmaz travmalar yaratır. Burası halkın belediyesi, kimden neyi fethediyorsunuz orada seçilmiş bir belediye var" diyerek görüntülere tepki gösterdi.

Sezgin Tanrıkulu’nun değerlendirmeleri şu şekilde oldu:

"AKP'nin uzun zamandır yöneldiği başka bir strateji var. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte Türkiye'de rejimi değiştirdiler, Anayasayı değiştirdiler yeni bir sistem kurdular ve o sistemi de Erdoğan'ın siyasi ikbaline göre şekillendirdiler. Partili Cumhurbaşkanlığını, parlamentonun zayıfladığı ve diğer denge ve denetleme kurullarının zayıfladığı ve otoritenin giderek tek bir insanda toplandığı bir sistem şekillendirdiler. Kendisi dışındaki bütün eğilimleri dışlıyor. Parlamento hem var hem yok, yargı hem var hem yok. Bunlar görünüşte var esasen yok.

‘GÜNDEMİN TAM KENDİSİDİR’

HDP operasyonu bir gündem saptırma, gündemi başka bir yere çekme ekonomiden, işsizlikten başka bir yere çekme operasyonu değildir. Gündemin tam kendisidir. Yargı ve siyasilerin ortak çalışması sonucu ileride başka operasyonlarda yapılacaktır. Dolayısıyla bu HDP'ye yapıldı, 6-8 Ekim kapsamında yapıldı, sessiz kalalım dediğimiz zaman yanlış yapmış oluyoruz. Tam tersi hazırlıklı olmamız gerekiyor.

'HDP KADROLARI SON 5 YILDA 4 KEZ DEĞİŞTİ'

Amaçları aynı zamanda HDP'yi etkisiz hale, kadrosuz hale getirmek. Görünür siyaset aktörlerini, örgütlerini zayıflatmak. Uzun zamandır da bunu yapıyorlar. HDP'nin il ilçe kadroları son 5 yılda 4 kez değişti. Gözaltına alındılar, tutuklandılar yerlerine yeni birileri atandı. 4 kez belki de 5 kez değişti bu isimler ama süreç içerisinde.

‘TÜRKİYE'NİN EN POLİTİK İNSANLARI HDP'YE OY VERENLERDİR’

Bunlar HDP'nin geldiği geleneği tanımıyorlar. SHP'den ayrıldığından beri sonuçta bir siyasi partileri var ve partileri sürekli aç kapat aç kapat sonuçta şuanda HDP var. Her kapandığında da güçlenerek çıkmıştır. Türkiye'nin en politik insanları HDP'ye oy verenlerdir. Çünkü bu politik olma durumu onların tercihi de değildir gördükleri baskıdan zulmden dolayı her seferinde daha da politik hale gelmişlerdir. Yani bugün HDP'ye operasyon yaptığında bu seçmenler HDP'ye oy vermekten vaz mı geçecekler. Hayır. Belki sokağa çıkamazlar, kitlesel eylem yapamazlar ama oylarını kullanırlar.

Bu baskıların sonu yoktur evet insanlar baskı altındalar, sindirilmeye çalışıyorlar ama bunların buradan alacakları bir sonuç yoktur. Bu operasyon evet HDP'ye karşıdır ama aynı zamanda muhalefete karşıdır da. Muhalefeti yalnızlaştırmak, birlikte hareket etmelerini bir arada durmalarını engellemek amacıyla yapılıyor.

‘İKİLEM ÇİZİYORLAR’

Muhalefete öyle bir pozisyon çiziyorlar ki, bakın siz bu zulme karşı sesinizi çıkarırsanız terörle işbirliği yapıyorsunuz. Karşı çıkmazsanız Kürt seçmene bakın sizi yalnız bıraktılar diyerek bir ikilem çiziyor. Biz yönümüzü adaletten yana, demokrasiden yana ve otokrat bu yönetime karşı ortak bir mücadeleden yana kurmalıyız. Tabiki kendi içimizde farklı düşünceler var ama bu konuda esas yöneleceğimiz alan iktidardır, iktidarın bu hukuk dışı uygulamalarıdır.

‘İKTİDARIN BİR PARÇASI OLMUŞ YARGI’

Bizim kabul etmediğimiz mesele şudur yargı 40 yıl 12 Eylül'de dahil yargı hiç bir zaman böyle olmamıştı. Oradaki yargı düzeninden daha berbat bir yargı ortamı var. İktidarın, yürütme organının bir parçası haline gelmiş bir yargı var ve bunu göstermekten de çekilmiyorlar. Bu çok görünür bir şekilde yapılıyor, bir eksiklik ve ya yanlışlık değil bunu görünmesini istiyorlar saklamıyorlar da.

‘BU KARARLAR ANAYASAYA AYKIRIDIR’

Neden 6 yıl sonra? Çünkü Selahattin Demirtaş'ın serbest kalma ihtimali ortaya çıkmıştı AİHM'in kararından sonra. Bunu engellemeleri lazım Bununla ilgili var olan soruşturma evraklarını yeniden işleme alıyorlar. Bu kararlar tamamen ve tamamen hukuk dışıdır, anayasaya aykırıdır.

‘ANKARA ADLİYESİNİ HAPİSHANE GİBİ KAPATTILAR’

Bütün yargı etiğine aykırı durumlar var. Eskiden yargıda yargı mensubunda bir ağırlık vardı. Bu hakim ve savcılar gösterişten sakınırdı. Türkiye'de bir yargı düzeni olsa bu Adalet Bakanlığı kendi yazdığı etik kurallara uygun davransa bir gün orada kalamazlar. Ankara Cumhurbaşkanlığı bir soruşturma yürütüyor, getirmişler insanları adliyeye, bakın adliye 24 saat yargı dağıtan bir kurumdur. Milletvekillerine hiçbir zaman kapatılmamıştır. Ama Ankara Adliyesini verilen talimat sonucu bir hapishane gibi kapatıyorlar, avukatlar da dahil kimse içeriye giremiyor. Böyle bir düzen yok. Bu ağır bir insan hakları ihlalidir.

‘TÜRKİYE BİR KEZ DAHA TARİHİNİN EN AĞIR CEZALARINDAN BİRİNİ YİYECEK’

Erdoğan'ın kendisi Konya il toplantısında 6-8 Ekim ile ilgili Gezi ile ilgili yargımız hesap soruyor diyor. Bakın daha soruşturmanın başındayken, Erdoğan 'bizim yargımız' diyebiliyor. Erdoğan'ın bu sözlerinden dolayı Türkiye bir kez daha ceza yiyecek tarihinin en ağır cezalarından birini yiyecek.

‘KİMDEN NEYİ FETHEDİYORSUNUZ ORADA SEÇİLMİŞ BİR BELEDİYE VAR’

Siz bir halkın iradesine saygı duymayıp seçimlerden bir yıl bir buçuk yıl sonra bu iradeyi yok sayıyorsunuz. Kars Belediyesine bir fetih anlayışıyla valinizi gönderip, ağır silahlı güvenlik görevlileri gönderip, bütün örf ve adaletlere aykırı bir şekilde yanı başında cami varken fotoğraf çekip dağıtmazsınız. Bir fetih anlayışıyla halkın belediyesine gidip ağır silahlarla içeri giriyorsanız bu silahlar kafamıza kazanır. Hele hele Kürtlerin kafasına çok derin kazınır ve unutulmaz travmalar yaratır. Kimden neyi fethediyorsunuz orada seçilmiş bir belediye var."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar