Ragıp Zarakolu
Sevan Nişanyan'ın IQ'su TC için fazla geldi - 2. Bölüm
Şirince’yi bizlere kazandırdığı için Sevan’a zaten hayrandım. O Sevan olduğunu anlayınca bu üçe dörde katlandı. Şirince, hayranı olduğum, destansı "Benden Selam Söyle Anadolu’ya" kitabının yazarı Dido Sotiriyu’nun doğduğu Kyrkidje’ydi. Bu kitap tek başına, Türkiye ile Yunanistan arasındaki köprünün kurulmasında bir kilit taşı işlevi görmüştü. 1988 yılında TÜYAP Kitap Fuarında onur konuğumuz olmuş, bir azize gibi karşılanmıştı. Ve Sevan Nişanyan, Sebahattin Ali’nin arkasından ağıt yaktığı, Dido Sotiriyu’nun doğduğu bu viraneleşmiş köye hayat öpücüğü kondurmuştu.
Daha en baştan devlet bürokrasisi ve askeriye tarafından kuşku ile karşılandı Sevan Nişanyan 1996 yılında Şirince’ye yerleşince… Sevan şöyle tanımlıyor Türkiye’yi yöneten mekanizmayı: "Devlet memuru dediğin, korkar. Kapıkulu, köle olmuşlar tarih boyunca. Köle, onu insan yapan yüksek değerlerden yoksun olan mahlûk demektir. Eylemlerini vicdanı ve aklıyla yönetebilecek durumda olmayan, korkusuyla ve çıkarıyla yönetme durumunda olan kişidir. Türkiye Cumhuriyeti de üç küsur milyon köleden oluşur! En yukarısına kadar! "Üste doğru gidersek bazı şeyleri çözeriz belki" diye düşündük. Dehşetle farkına varıyorsun ki hepsi zombi, hepsi köle! Vallahi Kafka’nın Şato’sunda olduğu gibi en zirveyi çözemiyorsun, oraya ulaşamıyorsun. Başbakana gidiyorsun, "Elimiz kolumuz bağlı. Ne yapalım?" diyor. Kadastro memurundan Cumhurbaşkanına kadar aynı insan tipi… Matrix gibi!"
Bu mekanizmaya karşı tam bir sivil itaatsizlik eylemi sergileyerek, Şirince’de 49 bina kazandırması yanında, burayı bir cazibe merkezi haline getirdi. Bence Sevan, Türkiye’nin Thoreau’sudur. 2011 yılında bütün binaların yıkımı kararı çıktığında, yaygın bir dayanışma eylemi sağlayarak, yıkımın bizzat RTE tarafından durdurulmasını sağladı.
Şirince'de, toplu 'sivil itaatsizlik' eylemi şöyle gelişti: Köylüler, Vali ve Kaymakam'a, "Şirince'de imar denetim işlerini bundan böyle Köy Konseyi'nin ele alacağını" bildirdi. İzmir, Selçuk'a bağlı tarihi Şirince Köyü'nde 'Köy Konseyi' kuruldu. Sevan Nişanyan'ın, "Adaletsizliklere, keyfiliğe, zulme karşı" 29 Ekim 2010'da tamamlayarak açtığı 'Hodri Meydan Kulesi''nden sonra, dünyanın beğenisini kazanan Şirince Evleri'ne yıkım kararı alınmasını protesto ederek direnme kararı alan köylüler, Şirince Köy Konseyi (ŞKK)'ni kurdu. Aralarında yazar Sevan Nişanyan'ın da bulunduğu 9 kurucu üye Selçuk kaymakamını makamında ziyaret ederek Şirince'de imar denetim işlerini bundan böyle Köy Konseyi'nin ele alacağını bildirdi. Yayınladıkları bildiri şöyleydi köylülerin:"
"Şirince halkı sit kanunu yüzünden 27 yıl mağdur edildi.
Damımız aktı, "tamir edemezsin, yasak" dediler.
Çocuğumuz evlendi, "oda yapamazsın yasak" dediler.
Evimiz çöktü, "onaramazsın yasak" dediler.
Avlumuza çardak yaptık diye, işitmediğimiz hakaret, yemediğimiz ceza kalmadı.
Canla başla çalışıp bu köyü el birliğiyle Ege’nin turizm incisi haline getirdik. Her yaptığımızın kanuna aykırı, her ettiğimizin yasak olduğunu söylediler. Bütün dünyanın beğendiği tesislerimize yıkım emirleri çıkardılar. Mahkemelerde süründürdüler.
Bugün en sonunda Kaymakam Aziz İnci’nin talimatıyla kurbanlık koyunlar gibi hükümet konağına toplatıldık. Kendi idam fermanımızı imzalamamız bize emredildi.
Artık yeter! Bundan böyle bu eziyete boyun eğmeyi reddediyoruz.
Devlete saygımız vardır, ama biz vatandaşız. Vatandaşlık haklarımıza sahip çıkacağız.
27 yıldır çözülemeyen sit hikâyesinin sonuna geldik. Şirince halkı olarak, Şirince'nin SİT statüsünü reddediyoruz.
Bundan böyle sit kararlarını tanımayacağımızı bütün dünyaya ilan ediyoruz.
İki yıl önce ilan edilen imar planı köyümüze hayır getirmemiştir. İmar Planını reddediyoruz. Bundan böyle imar planını tanımadığımızı herkese açıkça ilan ediyoruz.
Zorbalıkla alınmış olan yıkım kararlarının istisnasız hepsini lanetliyoruz. Uygulamaya kalkacak olanları halk düşmanı ilan ediyoruz. Tüm gücümüzle ve her imkânımızla yıkımlara direneceğimize ant içiyoruz.
Bizi köleler gibi makamına toplayarak aşağılayan kaymakam Aziz İnci’ye teessüf ediyoruz.
Şirince, hepimizin ortak mirasıdır. Doğaya uygun, tarihe saygılı bir şekilde yapılanması en büyük dileğimizdir. Resmi görevlilerin 27 yıldır çıkmaza soktuğu bu işi bundan böyle Şirince Köy Konseyi'miz aracılığıyla biz takip edeceğiz. Engel olmaya kalkanları unutmayacağız.
Allah yardımcımız olsun..."
Sevan, Türkiye’yi yöneten zihniyetin analizini yapan kitabı ile, sadece gerçek aydın kesimlerin değil, Müslüman aydınların da hayranlığını kazanmıştı. "Yanlış Cumhuriyet / Atatürk ve Kemalizm Üzerine 51 Soru" adlı kitap, 28 Şubat darbesini izleyen günlerde, kitap olarak basılmadan, bir samizdat olarak elden ele dolaşmıştı. Kitap ancak 2010 yılında basılabildi. Ve sayısız baskı yaptı. İnternet ortamından serbestçe indirilebildiği halde.
2011 seçimlerinde Sevan Nişanyan, Liberal Partiden Aydın milletvekili adayı oldu.
Kemalizme ilişkin açıklamalarından dolayı, ana muhalefet partisi 2008 yılında CHP suç duyurusunda bile bulunmuştu. Ancak tabu kırıcı Sevan, sivri dili Türkiye’nin en güçlü tabusu olan İslama değinince, herşey updown oldu.
Kemal’e hakaretten dava açılan Sevan’a artık dine hakaretten davalar açılmaya başlamıştı. Ayrıca elde zaten açılmış sayısız "izinsiz inşaat" davaları vardı, onlar yeniden canlandırıldı. Peşpeşe mahkumiyetler gelemeye ve Yargıtay tarafından onaylanmaya başladı.
Türkiye kentlerinin önemli bir bölümünü 60’lı ve 70’li yıllarda izinsiz yapılmış gecekondular oluşturuyordu. 80’lerde çare olarak bunların yasallaşması sağlandı.
TC tarihinde kaçak inşaattan dolayı hapse giren tek kişi 2003 yılında ve 2014 yılında Sevan Nişanyan oldu. Kaldı ki, RTE için Ankara’da yapılan Başkanlık Sarayı inşaatında da yasal inşaat prosedürüne uyulmamıştı. İstanbul’un siluetini bozan 3 gökdelenin üst katlarının yıkımını RTE bile sağlayamadı. Dolmabahçe Sarayının arkasındaki gökdelen yasadışı olmasına karşın 30 yıldır ayakta. 1999 depreminde on binlerce bina uygunsuz inşaat nedeniyle yıkıldı. Bundan solayı tek bir müteahhit hapse girdi ve kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Ama Sevan’ın Elen mimarise uygun olarak yenilenen sapa sağlam binaları illegal oldu. "Çünkü, ben Ermeniyim" diyor Sevan Nişanyan. "En küçük bir tadilat için bile izin isteniyor. İzin istenince de verilmiyor. Sonuç olarak tarihsel yapıları sözde koruma adına, bu binalar ölüme terkediliyor."
Hiç olmazsa bir çare olarak, salt binalar kurtulsun diye, Sevan bunların mülkiyetini yakın arkadaşı matematikçi Türk olan Ali Nesin’e terk etti. Ama bu ay 21 binanın yıkımı için alınan karar bu binaları ve matematik köyünü de kapsıyor.
Büyük mizah yazarı Aziz Nesin, bir keresinde Türk halkının % 60’ı salak demişti. Ölümünden önce Berlin’de birlikte katıldığımız bir toplantıda bu yüzdeyi daha da arttırmıştı.
Ne yazık ki, Sevan Nişanyanın yaklaşık 20 yıldır karşılaştığı akıl dışı davranışlar bu kızgın saptamayı doğruluyor.
Sevan’ın IQ’su TC’ne fazla geldi, kısaca ifade edecek olursak.
Sevan Nişanyan kaçmadı! 2014 Ocağında kendi ayağı ile hapse girdi, yaşanan rezaleti dünyanın gözleri önüne sermek için. Rezaleti yeterince sergiledikten sonra, Türkiye’nin adalet sistemi artık tamamen çöktüğü için, 2017 Temmuzunda kendi tahliyesine kendisi karar verdi.
TC’nin Sevan Nişanyan’a göstermediği saygıyı, Yunanistan gösterdi. Onu bir misafir olarak karşıladı ve çok kısa bir zaman içinde ona oturma izni sağladı.