Ragıp Zarakolu
Bir kültür insanı: Babür Kuzucuoğlu
Sevgili Babür Kuzucuoğlu’nu (Kuzucu) bedenen yitirdik. Ama manen hep bizimle olacak.
Tam bir kültür insanıydı Babür. Müzikten edebiyata, sanattan felsefeye…
Şair, Yazar, çevirmen, eleştirmen, editör…
Ürünleri ile hep yaşayacak, anılacak.
Onu ilk tanıdığımda Mehmet Ali Yalçın’ın kurduğu May Yayınlarının ve dergisinin editörüydü.
Tercümeler de yaptı May için. Sadece May için mi? Cem Yayınları, Gelişim Yayınları, Gözlem Yayınları…
Paris, 1983. Resimdekileri siz bulun.
Yeni ülkem İsveç’i ilk, Selma Lagerlöf’ün Nils Holgersson’un Serüvenleri kitabı ile gezinmiştim, hem de gök yüzünden. Tercüme, elbette Babür’ün.
Hiç aklıma gelir miydi, Babür’ün tercümesini 1974’te okuduktan 40 yıl sonra İsveçli olacağım.
Bildiğim kadarıyla Babür İsveç’e hiç gelmedi.
Diğer tercümeler derseniz: Balzac, Bir Havva Kızı; André Gide, Thésée; Jean Ellenstein, Devrimler Devrimi; F. Rossif, M. Chapsal, Madrit’te Ölmek; François Barret, Emeğin Tarihi; Juan Bosch, Pentagonizm; Ludoviç Halevy, Peder Constantin; Andre Malraux, Fatihler; Vietnam Çocukları, Uçurtmam Savaştan Korkmaz; Daniel Con-Bendit, Anarşizm/Komünist Bürokrasiye Karşı, Jacques Duclos, Sol Adına Sola İhanet; hatırladıklarım.
Babür, Malraux’nun bir başka kitabının tercümesini tamamlamak üzereydi. Venedik’te çantası ile birlikte çalındı. Ondan sonra bir daha tercüme yapmadı.
Babür ilk gençliğinde gelmişti Fransa’ya. 1971 yılında Fransa’ya yeniden gitme niyetindeydi. Ama Erenköy’deki evinde genç kayınbiraderini misafir ettiği için, gidişi 1975 yılına kalacaktı.
Evine yapılan baskından sonra serbest bırakıldı. Ama bizim Şadi Alkılıç Davasının sanıklarından biri olmaz mı?
Suçlama; Sıkıyönetimin aradığı kişiye “yataklık”! Kimler yoktu ki yataklıktan yargılanan. Aydın Engin’den Tanju Cılızoğlu’na, Seçkin Selvi’den İstanbul Vali Muavinin kızına…
Davanın baş sanıkları ise, Azra Erhat’tan Matilda Gökçeli’ye, Vedat Günyol’dan Sebahattin Eyüboğlu’na, Çetin Özek’ten Şiar Yalçın’a, Erdal Boratap’tan Nihat Sargın’a… Hadi biz gençleri saymayayım.
Tutuklanmama üzülen annem, yargılandığım kişileri görünce, gurur duyduğunu söylemişti benimle.
TC’dir, ne yapsa yeridir!
Özür nedir bilmeyen bir devlet!
12 Mart sonrası dönemde sol kültür patlama yaptı. Bir çok popüler derginin sahibi olan Ercan Arıklı, Devrim ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi’ni çıkarmaya karar verdiğinde editörlüğü Hilmi Yavuz’dan üstlenmesini istedi. O da Babür Kuzucu’ya devretti işi. Sözde İtalyanca bir edisyondan tercüme yapılacaktı. Ama Babür yeterli görmedi, oturdu, çeşitli kaynaklardan kendi yazdı.
Hilmi Yavuz Babür’ü Larousse Ansiklopedisinin Türkçeye çevrilmesini üstlenenlerden bir olması nedeniyle tanıyordu.
Devrimler Ansiklopedisinin ilk cildinin son fasikülü Cezayir Devrimi ise Babür Fransa’ya gidince Ayşe Nur ile bana kaldı. Devam ettik. Son cildi de yanılmıyorsam Aysel Özakın üstlendi.
Gözlem yayınlarının kurucu eş-editörü Marianna Yerasimos çocuk kitaplarında adeta devrim yapan diziyi başlattığında elbette Babür’e başvuracaktı. Samed Bahrengi’nin kitaplarını adeta yeniden yazdı. Alternatif eğitim kitapları örneklerinden Mario Lodi’nin Aydınlığa Doğru Gerçekçi Bir Eğitim Denemesi’ni Marianna ile Babür birlikte yaptı. Ben Brecht’in Çocukların Yürüyüşü’nü tercüme edecektim. Dilini poetik kılma işi ise Babür’e kalacaktı.
Ve elbette Stefanos Yerasimos’un kült kitabı Az Gelişmişlik Sürecinde Türkiye’nin ağır tercüme işi. Son cildi şifaen tercüme edecekti teybe. Daktilo işi ise Ayşe Nur’a kalacaktı. Ancak o kalkabilirdi bunun altından.
Babür, 83 yaşında. Paris, 2022 Aralık.
Ve 68 hareketinin mirası Vincennes Üniversitesinde ikinci yüksek eğitimini tamamladı.
Yerasimos yanında, kimler yoktu ki hocalar arasında! Poulantzas, Michael Lövy, Armand Mattelart, Josue de Castro, Slovoy Zizek, Jacques Lacan, Antonio Negri, Michael Foucault, Alain Badiou, Lyotard, Balibar, Deleuze, vs. Kapital okuma ve yorumları….
Ömer Kalaşi’nin Paris’te sergisi açıldığında İsmail Kadare’nin hazırladığı kitabı tercüme işini Babür üstlenecekti.
Ve elbette onun Paris’te Türkiye Hareleri kitabı. Paris’e göçen Türkiyeli yazar ve sanatçıların farklı kuşaklarının öyküsü. Kimlerle buluşmadı ki Babür Paris’te. Nazım’ın oğlu Mehmet’le Paris’te o buluşturmuştu bizi. Bir anlamda Paris’teki Türkiye entelijansyasının tarihi gibidir Hareler kitabı.
Bu dünyadan bir Babür Kuzucuoğlu geçti.