Falcılar ve fal baktıranlar anlatıyor: Seçim döneminde müşteri sayısı arttı-4

Falcılar ve fal baktıranlar anlatıyor: Seçim döneminde müşteri sayısı arttı-4
Fal Dosyası’nın son bölümünde falcılarla ve fal baktıranlarla konuştuk. Fal baktıranlar umut aradıklarını söylüyor, falcılar da “Buraya umut arayan gelir” diyor.

Oğulcan ÖZGENÇ


ANKARA - İnsanların belirsizliklere yanıt bulma ve umut arayışı günümüzde fal kafelerde sürüyor. Kimileri “Bir işi sahibi olabilecek miyim?” sorusuna yanıt ararken kimileri “Yurt dışına gidebilecek miyim?” merakının peşine düşüyor. Hayat standartlarından rahatsız olanlar, toplumsal koşullar yüzünden kaygılananlar, beklentilerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini merak edenler, umutlarının onaylanmasını isteyenler falcıların yolunu tutuyor.

Falcılar da “Buraya umut arayan gelir” diyerek ekonomik darboğazın, gelecek kaygısının ve toplumsal ve bireysel krizlerin insanları fallara yönlendirdiğini söylüyor.

Tarihçi Pelin Batu’yla falın Şamanik toplumlara uzanan tarihini, Klinik Psikolog Mesut Aslan’la falın baktırmanın arkasında yatan psikolojik nedenleri, Akademisyen Gökçe Baydar Çavdar’la falın piyasalaşmasını konuştuğumuz Fal Dosyası’nın son haberinde fal baktıranlara ve falcılara kulak veriyoruz.

Falcıların ve fal baktıranların söyledikleri genel bir manzara çiziyor. Türkiye’nin geleceğine dair kaygılar, bireysel hayatlara yansıyor. İnsanlar fallarda aşk aramanın yanında iş sahibi olup olamayacağını, ekonomik koşullarının düzelip düzelmeyeceğini merak ediyor. Umutların ve mutlulukların tasdiklenmesi, fal baktırmanın amaçlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor.

‘MEVCUT STANDARTLARIMDAN RAHATSIZIM’

Ankara’da yaşayan ve iş arama sürecinde olan Melek, fal baktırmak üzere fal kafelere giden insanlardan sadece birisi. Falcılara gitmeye yakın zamanda başladığını belirtiyor. Hayatında ilk kez fal baktırmaya gittiğinde büyük bir heyecana kapıldığını belirten Melek, fal baktırmaya yönelik merakını şöyle ifade ediyor: “Hayatta her şey standarda bindiğinde ‘Bu böyle nereye kadar gidecek?’ ‘Bunun daha fazlası olmayacak mı?’, ‘Bu standartta ilerliyorum ama bunun bir sapağı var mı? Varsa neresi?’ merakıyla fal baktırıyorum. Mevcut standartlarımdan rahatsızım ve gelecekte ne olacağını merak ediyorum.”

Genelde merak ettiği şeylerin kariyer ve aşkla ilgili olduğunu ifade eden Melek, “Üniversiteye girdiğimde biriyle tanışacağımı, çıktığımda bir iş arayış sürecinde olacağımı ve tüm bunların başarıyla sonuçlanacağına inanıyordum. Çıkıyorsun ki toplumsal olarak hiç de senden beklenen noktada değilsin. Falcıya gittiğinde “Ben bu yaşa geldim de ne olacak?” diye soruyorum” diyerek toplumsal beklentilerin kendisini fal baktırmaya yönlendirdiğine işaret ediyor.

‘FALA DA ZAM GELİYOR’

Mutlu insanların fal baktırmaya gitmeyeceğine inanan ve fallarda sağlıkla alakalı kötü bir şeyler duymak istemediğini belirten Melek, fallarda bulmaya çalıştığı mutluluğu ve umut arayışını şöyle ifade ediyor:

“İçten içe her insan mutluluğa ve hayallerine ulaşacağını bilir. Her insan iyi ve mutlu bir hayatı hakkettiğini düşünür. Bu konuda umut eder. Ayrıca yakın çevresi tarafından anlaşılmayı bekler. Umutlarının hiç tanımadığı birisi tarafından tasdiklenmesi insanı rahatlatıyor. Falcıyla gittiğinde falcı seni anlayacak, tüm hayallerin ve beklentilerin açığa çıkacak gibi hissediyorsun.”

Melek, fala inandığını söylüyor ancak fal baktırmanın kaptırılmaması gereken bir şey olduğu görüşünde. 150 liradan daha az bir ücrete fal bakan yerlerin olmadığını belirten Melek, “Hem maddi hem manevi olarak büyük bir mesai. Gittiğin bir falcı “Bir ay sonra yine gel” diyor. Falcı seni seanslar halinde çağırıyor. Aynı zamanda pek çok şey gibi fala da zam geliyor” diyor.

‘TOPLUMSAL KOŞULLAR BENİ KAYGILANDIRIYOR’

Fal baktıranlardan birisi de Deniz. Söyledikleri Melek’in ifadeleriyle benzerlik taşıyor. Fal baktırmayı istediği anlarda çaresiz hissettiğini ifade eden Deniz, “Bilinmezlik içerisinde çıldırma raddesine geldiysem bir umut kaynağı arıyorum. Bana iyi veya kötü bir şeyler söyleyecek bir sese ihtiyaç duyuyorum” diyor.

Deniz, toplumsal sorunların kendisini fal baktırmaya yönlendirdiğini şu cümlelerle ifade ediyor:

“Toplumsal bir gelecek kaygısı var. Ülkenin hali ortada. Seçimden sonraki ekonomik ve siyasi koşullar beni kaygılandırıyor. Bu kaygıları yaşıyorum ve fal baktırmaya gidiyorum. Her insan gibi benim de bireysel rotalarımı toplumsal kaygılar belirliyor. Kendime bu kaygılardan yola çıkarak senaryolar yaratıyorum ve falcıya o senaryoları duymak için gidiyorum. Örneğin yurt dışına gitmek istiyorum ve bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair bir şeyler duymak istiyorum.”

‘CEVAPLAR BANA ÖZEL OLMALI’

Deniz, kendi hayatın dair bütünlüklü bir hikaye duymak istediğini belirterek, “Falcının söylediklerinin bana özel olmasını istiyorum. İyi ya da kötü benim spesifik soruma spesifik bir cevap bekliyorum. Cevapların bana özel olmadığını hissettiğimde o an falcıdan kopuyorum zaten” diyor.

Melek gibi falda hastalık ve ölüm duymak istemediğini belirten Deniz, faldan etkilenme durumunu şöyle ifade ediyor:

“Falcının söyledikleri üzerinden olacak mı olmayacak mı telaşına kapılıyorum. Diyelim ki bana dair bir hastalık gördü. Gider hastaneye yatarım” diyor.

‘MÜŞTERİ GELDİĞİ AN ONU GÖZLEMLEMEYE BAŞLIYORUM’

Falcılarla konuştuğumuzda da fal baktıranların söylediklerini destekleyen bir manzara ile karşılaşıyoruz. Ankara’nın Sakarya Caddesi’nde falcılık yapan Sezer, yaklaşık 15 senedir bu işin içinde olduğunu ifade ediyor.

Bir fal seansının 200 lira olduğunu belirten Sezer, aslında fincana bakmadığını insanların hareketlerini gözlemlediğini şöyle ifade ediyor:

“Karşıma gelen insanın yüzüne bakıp ona dair bir sürü şey söyleyebilirim: cesur, girişken, çalışkan… Özellikle karşındakinin eline bakarsın. Eline bakıp titiz dersin, yaptığı işi tahmin edersin. Oturuşuna bakarsın ve rahat bir hayatı olduğunu çıkarabilirsin. Mesela müşteri buraya geliyor. Geldiği andan itibaren onu gözlemlemeye başlıyorum.”

‘SEÇİM DÖNEMİNDE FAL BAKTIRMAYA GELENLERİN SAYISI ARTTI’

Türkiye’nin durumunun karışık olduğunu belirten ve insanların bu nedenle belirsizliklerine yanıt aramaya geldiğini ifade eden Sezer, “Buraya umut arayan gelir. Genelde maddi anlamda düzelecek miyim? Borçlarımı ödeyebilecek miyim? Terfi alabilecek miyim? Maaşım artacak mı? İşimden olur muyum? gibi soruları bu aralar çok duyuyorum” diyor.

Çoğunlukla kadınların fal baktırmaya geldiğine dikkat çeken Sezer, her meslek grubundan insanın bilhassa öğrencilerin fal baktırmaya sık sık geldiğini söylüyor. Sezer, seçim döneminde fal baktırmaya gelenlerin sayısının arttığını belirterek, “Gelenlerin önemli bir kısmı seçimi kim kazanacak diye soruyordu. İnsanlar, hayatlarını şekillendirmek üzere seçimi kimin kazanacağını öğrenmeye çalışıyordu” diyor.

‘FAL BAKTIRMANIN TEMEL NEDENİ, KRİZLER’

Falcılık yapan isimlerden birisi de Defne. İnsanları fal baktırmaya iten temel nedenin krizler olduğunu ifade eden Defne, “Örneğin partnerle edilen bir kavga gibi. İlişkinin akıbetini merak edersiniz ve fal baktırırsınız. Daha büyük krizler de var. Ekonomik kriz örneğin. O zaman da zengin olup olmayacağımızı merak edersiniz. İsteriz ki krizleri sağ salim atlatalım. Krizler bizim için fırsata dönsün. Pandemi dönemi de bunlardan biriydi örneğin. Temasın son derece azaldığı, evlere kapandığımız, kaygıyla yaşadığımız bir dönem içerisinde kendimizi umut arayışında bulduk” diyor.

Ekonomik kısıtlılıkların olduğu, alternatiflerin en aza indiği, beklentilerin düşükte tutulması gerektiği, kutuplaşmanın arttığı bir toplum yapısı içinde olduğumuzu belirten Defne, insanların bu nedenlerle fala ihtiyaç duyduğunu ve umut arayışı içinde söylüyor.

‘FAL SONUCUNA GÖRE İHALELERE YÖNELEN MÜŞTERİLERİM VARDI’

Defne, fal baktırmaya gelen müşterilerinin sadece kadınlar olmadığını ise şöyle ifade ediyor:

“Her hafta düzenli olarak gelen ve ihale sonuçlarını merak eden, hatta fal sonucuna göre belli ihalelere yönelen iş insanı erkek müşterilerim vardı. Yani öyle bizim sandığımız gibi bir eğlence ve “dedikodu” aracı olduğu için kadınların ve ekonomik baskıyı üzerinde daha yoğun hisseden sınıfların sıklıkla fal baktırdığı gibi bir gerçek yok. Herkes fal baktırmaya gelebilir. Fal baktırmaya eğilimli bir toplumdayız çünkü. İnanç biçimlerimizin bunda etkisi çok büyük.”

Öne Çıkanlar