Atma Soylu, din kardeşiyiz!..

Alevilerin evlerine ilk kez mi çarpı işareti konuluyor, hayır, neredeyse her ay bikaç yerde yapılan ve maalesef rutin olaya dönüşmüş durumda.

Aman ha sakın ola başlığa inanmayın, dindar birisi bile olsam Süleyman Soylu yada Recep Tamam Erdoğan ile din kardeşi olmam. Zaten şu an AKP’de yaşanan sıkıntı da bu, merkez sağ dediğimiz, biraz daha liberal olan kesim, Müslüman olduğunu söylerken asla şeriatçı olmayan ve inandığı dini de diğerlerine göre daha iyi bilen ve daha çok günümüz şartlarına göre uyarlayan, bir anlamda laisizmle dinin beraber yürüyebileceğine inanmış, zenginleri ve orta sınıfıyla burjuva demokrasisine inanan insanlar artık AKP ve Erdoğan’ın dediği hiçbişeye inanmıyor. Bu insanların bir kısmının CHP tabanıyla ortak bir bağı da var, o da yaşam olarak deist gibi yaşamaları ama bunun farkında olmamaları.

Bu insanlar diğerlerine göre daha çok kitap okur, sinemaya, tiyatroya gider, sosyal yaşamları vardır, gerektiğinde içki içerler, namaz konusunda bayramdan bayrama şartlanmışlardır, kurban keserler ve daha çok, Çocuk Esirgeme, Türk Hava Kurumu ve Darülaceze’ye verirler ama Hac’ca gitmezler.

Bu insanların oluşması da bir süreç meselesiydi, cumhuriyetin kuruluşuyla zorla oluşturulan Burjuvazi bunu beceremezdi, o yüzden aynı demokratik ve sosyalist çevrenin oluşması gibi bikaç kuşak beklendi. Dede Sabancı’dan Gülen Sabancı’ya, Vehbi Koç’tan Ali Koç’a gelen sürede değişime bakarsanız bunu çok iyi görürsünüz. Aynı Mustafa Suphi’lerden ve Behice Boran’lardan gelen süreçte bugün bize ve bizden sonraki kuşağın farklarına baktığınız gibi.

İşte yukarıda saydığım nitelikler olmadığı sürece bilhassa son 10-15 gündür yaşadığımız saçmalıkları siyaset diye tartışır oluyoruz. Olay Rahmi Turan’ın Sözcü Gazetesi’nde yazdığı palavra olduğu söylenen yazıyla başladı. CHP’li bir milletvekili saraya gidip Erdoğan’la görüşmüş ve Erdoğan da kendisini destekleyeceğini söylemiş.

Herkesin asparagas, yani yalan haber dediği olay bana hiç de yalan gelmedi esasında. Yukarıda saydığım dünya nimetlerinden yararlanmayan bütün siyasetçiler bunu yapar, yapar çünkü siyaset biliminden haberi yoktur, onun da bir edebi ve kültürü olduğunu bilmez. Bunu nereden anlıyorum, ilk tepki Muharrem İnce’den geldi. Şöyle-böyle bir tepki değildi bu, avaz avaz bir tepki.

Ben aynı konumda olsam "Nereden çıktı bu, ben sayın cumhurbaşkanıyla asla ve kata görüşmedim" der ve susarım. Yani şunu söylemem, "İspatlasınlar, kendimi Taksim Meydanı’nda yakarım." Öncelikle şunu söyleyeyim, bilhassa sosyal demokrat partinin cumhurbaşkanı adayı olmuş birisi kendisini kanıtlamak için kendisini yakmaz, o mertebeye gelmişse onun sözü güvenilir olmalıdır ve 2 tümce yeterlidir. Ama bunun için siyaset bilimini bilmek gerekir ve parti genel merkeziyle konuşmadan, hatta ikna etmeden "Ben CHP’nin cumhurbaşkanı adayıyım" demez. Sormadan aday oluyorsan ve halkı inandırmak için de kendini yakıyorsan, o zaman ben bu kumpasın içinde olduğuna inanırım.

Aynı şey Erdoğan için de geçerli, bu yazı kendisine iletildiğinde söyleyeceği tek tümce var: "Güldüm, geçtim, çok önemli işler var, beni bu saçmalıklarla oyalamayın." Hayır, ispatlanırsa cumhurbaşkanlığını bırakacakmış. Sen seçimlerde 2,5 milyon geçersiz oyu son dakikada geçerli saydırıp cumhurbaşkanı oldun Erdoğan, neyi bırakıyorsun, sen seçilmek için başta hile yaptın, sonrası için yapmayacağını bana nasıl inandırırsın?

Ve o rezil basın, fazla yazmayacağım, çünkü Pazar günü Türkiye saatiyle 14.00’da Ustura Programı’nda gazeteci Yücel Özdemir ile 45 dakika sadece bunu konuşacağım ama burada sadece yazılan senaryoyu da çok acemice oynadığınızı söylemeliyim. Bir de şu konu var, Rahmi Turan’ı daha çok Tan Gazetesi’nden dolayı vurdular, oysa o günkü Tan okurunun % 90’ı bugün olsa AKP’ye oy verir, bu da bir kenara yazıla.

İkinci konu da İzmir’de bir Alevi vatandaşın evine kırmızı boyayla çarpı işareti konulması. Polis sarhoşların ve çocukların işi diye geçiştirdi, İzmir Valisi kavga nedeniyle olduğunu açıklasa da ama onların en başı Süleyman Soylu, "O eve yapılan işareti kendi evime yapılan işaret olarak görürüm. Bu kadar net." Aynı konuda Erdoğan da "Son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuluyor. Niye, ülkemizi bölmek, parçalamak için işaret konuluyor. Bu kapılara bu işaretleri koyanların üzerinde tüm güvenlik teşkilatlarımız özellikle çalışmaktadır ve bunlar yakalandığı zaman da hesabı sorulacaktır" dedi. Ayrıca Ömer Çelik, "İzmir, Gaziemir İlçesi’nde bir duvara yazılan Alevi vatandaşlarımıza dönük çirkin ifadeler nedeniyle olay olduğu andan itibaren tüm ilgili birimler konuyu yakından takip etmiştir ve olayla ilgili detaylı inceleme yapmaya başlamıştır" diye twitter’dan bir açıklama gönderdi.

Alevilerin evlerine ilk kez mi çarpı işareti konuluyor, hayır, neredeyse her ay bikaç yerde yapılan ve maalesef rutin olaya dönüşmüş durumda. Peki, AKP ve Erdoğan hiçbirinde arka arkaya bu kadar açıklama yaptı mı, ben anımsamıyorum.

O yüzden bilhassa içişleri bakanı Süleyman Soylu’ya diyorum ki "Yapma Soylu, din kardeşiyiz." Bu arada Fransa ve Almanya’da yaşadığım için şanslıyım, Soylu’nun evi işaretlenirse benim hakkımda soruşturma açtırır.

Parti kuracak olan Ahmet Davutoğlu’nun kiraladığı binayı mühürleten Erdoğan geçen akşam Ali Babacan’ı dinledikten sonra ne yapacak bakalım. Erdoğan son aylarda korkunun kaç bucak olduğunun kitabını yazıyor da haberi yok.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi