Diyanet’in kamu spotu ve son işsizlik göstergeleri (Taş fırın erkekler memleketi)

Gelelim işin en gırgır yanına, taş fırın erkekler memleketine.

Ne alakası var demeyin lütfen, kanımca çok var, göstermeye çalışacağım.

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ekranlarda yayınlanması için bir kamu spotu hazırlatmış, anlayabildiğim kadarıyla da çok fahiş bir para ödemiş bu anlamsız kamu spotu için.

Kamu spotunda verilen mesajın özü yanlış, ödenen para fahiş bir para (basına yansıdığı kadarını biliyorum) ama buna şaşmayalım, Diyanet hangi işi düzgün yapıyor ki, topluma mesaj verme işini düzgün yapabilsin.

Malum, kamu spotunda en çok eleştirilen mesele, fahiş fiyat kadar, kadının erkeğe hizmet etmesinin bir kurumsal yapı olarak sunulması; DİB Başkanı da zaten çıktı ve bu durumu savundu.

Neyse, Diyanet’i geçelim ve işsizlik göstergeleri ile bu kamu spotu arasındaki çok ilginç, hatta çok gırgır ilişkiye gelelim.

Cuma günü itibariyle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos 2019 itibariyle işgücü göstergelerini yayınladı.

Doğrusu, TÜİK’in hakkını verelim, bu alanda çok düzgün istatistikler yayınlıyorlar, TÜİK sitesinden ve özet tablonun detaylarına da giderek konuyu araştırırsanız önemli bilgilere ulaşılıyor.

Bu istatistiklere iki eleştiri olabilir, birincisi 15 Kasım tarihinin Ağustos işgücü göstergelerinin açıklanması için geç bir tarih oluşu ama TÜİK de bu işi, bilebildiğim kadarıyla, her ay için yaklaşık kırk bin kişiyle yüz yüze görüşerek yapıyor.

İkinci eleştirim ise sistemik bir eleştiri, TÜİK ile ilgisi doğrudan yok, keşke işgücü istatistikleri yüz yüze görüşmelerden değil de, düzgün bir devlette olması gereken vergi, sosyal güvenlik, işsizlik ödemeleri kayıtlarından yapılabilse ama bu çok temel mesele muhtemelen kasıtlı nedenlerden atlanıyor; bu konuya da bugünkü yazımda girmek istemiyorum.

TÜİK’in sitesinden Ağustos 2019 işgücü istatistiklerine girdiğinizde karşınıza önce yaklaşık bir sahifelik bir özet bilgi çıkıyor; bu bilginin ve tablonun altında ise Haber Bültenine ek olarak verilen başka çok önemli tablolar var, bu tablolardan biri de 6 no.lu tablo ( İşgücüne dahil olmayanların nedenlerine göre dağılımı).

Bu konular biraz teknik bilgi de gerektiriyor maalesef, "işgücü" kavramı çalışanlar artı iş arayanlar olarak tanımlanıyor; bir vatandaş hem çalışmıyor hem de iş aramıyor ise o vatandaş "işgücüne dahil olmayanlar" kapsamında ele alınıyor.

Türkiye’de Ağustos 2019 verilerine göre 15 yaş ve yukarı nüfus 61 milyon 591 bin kişi; 15 yaş ve yukarı nüfus çalışabilir nüfus olarak değerlendiriliyor.

Söz konusu nüfusun ise 28 milyon 411 bini işgücüne dahil olmayan nüfus yani ne çalışıyorlar ne de iş arıyorlar; ülkemizde işgücüne katılım oranı yüzde 53.9 ile OECD ülkeleri arasında ikinci en düşüğü, birinci Meksika.

Peki, bu 28 milyon 411 kişi ne çalışıyor ne de iş arıyor ise, ne yapıyorlar?

2 milyon 248 bin kişi iş aramıyor ama birisi iş teklif etse çalışmaya hazırlar; kanımca bu nüfusu da mutlaka işsizler grubuna katmak lazım, o zaman işsiz sayısı 7 milyon 898 bine, işsizlik oranı da yüzde 23’e çıkıyor.

613 bin kişi ise artık hiç iş aramıyor çünkü çok aramışlar, bulamamışlar, ümitlerini kesmişler; bunları da hesaba katarsanız işsiz sayısı 8 milyon 381’e, işsizlik oranı da kanımca en gerçek orana, yüzde 25’e çıkıyor.

Bir de 1 milyon 635 bin kişilik bir biçimde hayatını kurtaran, iş aramayan ama yine iş olursa çalışabilecek bir grup var; mevsimlik işçiler, emekliler, eğitim görenler gibi.

Gelelim işin en gırgır yanına, taş fırın erkekler memleketine.

11 milyon 417 bin kişi ise işgücüne dahil olmayanlar grubunda "ev işi" yapıyorlar biçiminde görünüyor.

Bu sayı, ev işi yapanlar çok yüksek, 11 buçuk milyon, Avrupa’da çok sayıda ülkenin nüfusundan kalabalık.

TÜİK tüm istatistiklerde, işsizler, istihdam edilenler gibi, kadın-erkek ayırımını da veriyor ve tablolarda "ev işi" yapanlar için de bu ayırım, erkek-kadın ayırımı mevcut.

Ancak, işin çok ilginç yanı, "ev işi" yapan olarak gözüken 11 buçuk milyon vatandaş içinde erkek sayısı sıfır, evet rakamla 0.

Bu nasıl bir istatistiksel bilgidir acaba?

Türkiye’de kadının çalıştığı, erkeğin evde ev işi yaptığı hiç mi hane yok?

Bu bana pek mümkün gibi görünmüyor.

Acaba erkekler mi, anketörlerle gerçekleştirdikleri yüz yüze görüşmelerde "ev işi" yapıyorum diyemiyorlar?

Bu da bana seksen küsur milyonluk bir ülkede pek olası gelmiyor.

TÜİK mi erkeklerimizi "ev işi" kategorisinde görmek ve göstermek istemiyor acaba?

Bu ihtimal de kanımca çok yüksek değil.

Eğer bu istatistiğin bir gerçeklik yanı varsa Diyanet’in o çirkin kamu spotunun bir sosyolojik tabanı var anlamına gelir mi?

TÜİK’in bu istatistiği gerçekten hem çok ilginç hem çok gırgır.

İstatistik veri doğru ise ülkemizde 11 buçuk milyon kadın, 15 yaş ve yukarı nüfus, çocuklar dahil değil, çalışmıyor, iş aramıyor, ev işi yapıyorlar.

Bütün gün nasıl geçiyor, kitap okuyorlar mı, düzgün filmler izliyorlar mı?

Anlamlı hobileri var mı bu kadınların?

En önemlisi hayatlarından memnunlar mı?

Başka, bambaşka hayatlar mı düşlüyorlar?

Sosyologlar için çok ilginç bir araştırma alanı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi