Melis Alphan
Konuşmak dışında hiçbir şey yapmama ahlaksızlığı
"Dünyadaki her şey ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu yüzden, dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır. Beyaz adama Kızılderiliyi boyunduruk altına alma gücünü veren Tanrı’nın adaletini anlayamıyoruz. Tıpkı Buffalo'ların öldürülmesini, ormanların yakılmasını, toprağın kirletilmesini anlamadığımız gibi. Bir gün bakacaksınız, gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, yabani atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin başlangıcı olacak."
-Şef Seattle, 1854.
İklim krizi dediğimiz şey, ormanların yerine kentler inşa eden, endüstriyel hayvancılık için yaban hayatı yok eden, toprağın altını üstüne getiren, nehirleri, dereleri, havayı zehirleyen, dünyaya sözde ‘medeniyet’ getiren beyaz adamın eylemlerinin bir sonucu.
Kuraklık, seller, alışılmadık hava olayları ve bunlardaki artışın müsebbibi, insan faaliyetleri.
Bunu artık çocuklar bile görüp hesap sorarken, gücü elinde tutanlar bir türlü harekete geçmiyor.
Hükümetler günü kurtarma peşinde, liderler "Benden sonra tufan" düşüncesinde, şirketlerin gözü paradan başka bir şey görmüyor, medya deseniz ilgisiz ve bilgisiz.
Hâl böyle olunca, hep birlikte felakete doğru yuvarlanıyoruz.
ÇOK LAF AZ İŞ
Polonya’nın Katowice kentinde 24’üncüsü düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde, 15 yaşındaki Greta Thunberg sazı eline aldı ve "Müzakerelerin ikinci haftasındayız, bu zamana kadar iklim eylemi taahhütlerine dair hiçbir işaret yok" diyerek herkese ayar verdi.
Yetişkinler o kadar basiretsiz ve benciller ki, çocuklar kendi geleceklerine kendileri sahip çıkmak zorunda kalıyorlar.
"Liderler artık konuşmayı bırakıp harekete geçsinler" diyen Greta’nın uluslararası iklim grevi çağrısı pek çok ülkede yankı buldu. Polonya’daki 16 okulda, Almanya’da 14 kentte binlerce çocuk eylem yaptı. Katowice’de ise iki okuldan 30 çocuk, ellerinde ‘Dünyanın fosil yakıtlardan kurtulması için 12 yılı kaldı: Liderler şimdi harekete geçmeli’ pankartıyla BM İklim Zirvesi’nin gerçekleştiği stadyuma yürüdü, "Yeter konuştuğunuz, artık harekete geçin" dediler.
İklim krizine yol açan karbon salımının yüzde 80’inden sorumlu olan, doğayı tahrip eden, müştereklerimize el koyan, toprağımızı, suyumuzu, havamızı zehirleyen ve sınırlı bir dünyada yıllarca sınırsız büyümeyi hedefleyen G20 ülkelerinin heyetleri yıllardır bu zirvede bir araya gelip konuşmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
"DÜNYA YOK OLUYOR, BİZ NOKTALAMA İŞARETLERİNİ TARTIŞIYORUZ"
İklim krizinden ilk ve en feci şekilde etkilenen, yok olma, susuz ve sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan 48 ülkeden oluşan İklim Mağdurları Forumu, BM İklim Zirvesi’nde bir toplantı düzenledi. Forumun kurucularından Maldivler Eski Cumhurbaşkanı H.E. Mohamed Nasheed en son 2009’da BM İklim Zirvesi’ne katılmış, ardından darbeyle liderliği elinden alınmış, hapse atılmış ve sürgüne zorlanmıştı.
"İklim müzakereleriyle geçen bu 10 yılda, maalesef hiçbir şey değişmedi" dedi Nasheed ve ekledi: "Hâlâ aynı sözcüklerle konuşuyor, hâlâ aynı ıvır zıvırları tekrarlıyoruz. Acı gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi. Sera gazı salımları artıyor, artıyor ve artıyor. Bizim tek yaptığımız ise konuşmak, konuşmak ve konuşmak. Savaşı kaybediyoruz. Gezegeni en çok kirleten ülkelerden etik sebeplerle bundan vazgeçmelerini istiyoruz. Ama bizi dinlemiyorlar."
Filipinler İklim Değişikliği Komisyonu Başkanı Emmanuel M. De Guzman ise iklim müzakerelerinde ülkelerin kararsızlığının kabul edilemez olduğunu söyledi: "Bizim ülkelerimiz yok olmak üzere ama burada oturmuş havadan sudan bir metni ve metindeki noktalama işaretlerini tartışıyoruz."
Gezegenin ve insanlığın şu anda pençesinde olduğu iklim krizinde, bu krizin en büyük mağduru ülkelerin (yoksul ülkeler, ada ülkeleri) hiçbir günahı yok. Onlar bu gezegende doğaya en az müdahalede bulunmuş, sanayisiyle çevreyi kirletmemiş, elindekiyle yetinmeye çalışmış ülkeler ve toplumlar. En yüksek dağdan tutun da bitkilerin dallarında yaşayan en küçük organizmalara kadar bu dünya üzerindeki her şeyin birbirine bağlı olduğunu bilen ve yaşamlarını bu ilke üzerine kurmuş halklar onlar. Onlar için iklim değişikliği bir güvenlik sorunu, varoluşlarına büyük bir tehdit.
İklim krizinin sorumlusu ise gelişmiş ülkeler. Ama bakıyorsunuz, bunlar konuşmak dışında bir şey yapmıyorlar. "İklim krizini çözeceğiz" diye yola çıktılar ama yıllardır sadece konuşuyorlar.
KORKAKLARA DEĞİL, GERÇEK LİDERLERE İHTİYAÇ VAR
Veriler ortada; iklim krizini çözmek için son 12 yılın içindeyiz.
Çözdük çözdük, yoksa geçmiş olsun.
Çözemezsek eğer, dünyanın sonunu anlatan o distopik filmlerin içinde bulacağız kendimizi.
Bu krizin sorumlusu olan gelişmiş ülkelerin hâlâ esaslı bir eyleme geçmemesinin hiçbir mazereti olamaz. İnsanlığın bugüne kadar karşı karşıya olduğu en büyük tehlikeye rağmen bu kararsızlık ve zayıflık, ahlaksızlıktan başka bir şey değil.
De Guzman’ın dediği gibi, bugünün çocukları günümüz devletlerini dişe dokunur hiçbir şey yapmadıkları için, yarım bıraktıkları işler için yargılayacaklar.
Artık kendinden başkasını düşünmeyen korkaklara değil, insanlığın ve gezegenin geleceği için çalışan gerçek liderlere ihtiyacımız var.