Soykırım yıldönümünde Belçika'da Türk Lobisi'nin öfkesi
Yıllar sonra, bugün, Türk lobisince başlatılan saldırı kampanyası karşısında başta Sosyalist Parti olmak üzere diğer Belçika partilerinin ne tavır alacağı merakla bekleniyor.
1915 Ermeni Soykırımı'nın 110. yıl dönümü dolayısıyla dünyanın birçok yerinde anma törenleri düzenlenirken, bu yıl Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu'nun İstanbul'da düzenlediği anma törenine izin verilmedi. Sadece 24 Nisan akşamı DEM Parti tarafından İstanbul'daki Pangaltı metro çıkışında bir etkinlik düzenlenerek 24 Nisan 1915'te hayatını kaybedenlere, 2007 yılında katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink'e ve 2011 yılında askerlik görevi sırasında katledilen genç Ermeni Sevag Balıkçı'ya saygı duruşunda bulunuldu.
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu "24 Nisan anmaları yasaklanamaz" başlığıyla yayınladığı bildiride yasaklamayı şöyle protesto ediyordu: "2010 yılından itibaren on yıl boyunca düzenlediğimiz 24 Nisan anmaları önce pandemi öne sürülerek izin verilmedi, daha sonra ise yasakçı bir zihniyetle anmalar engellendi. 1915'te kaybettiklerimizin anısını yaşatmaya, yüzleşme ve hesaplaşma mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz."
Buna karşılık, Belçika'nın başkenti Brüksel'de, her yıl olduğu gibi, bu sene de Ixelles semtindeki Ermeni Soykırımı Anıtı önünde büyük bir tören düzenlendi. Bu yıldönümü dolayısıyla Belçika Sosyalist Partisi sosyal medyada "Ermeni Soykırımı'nın üzerinden 110 yıl geçmiş olsa da asla unutulmayacağını açıklayan bir afiş paylaştı.
Bu afişin yayımlanması üzerine de, son seçimlerde sağ partilerin ilerleme kaydetmesi nedeniyle federal planda ve Valon bölgesinde muhalefete düşen, ancak Türk seçmenlerin desteğiyle başkentin birçok belediyesinde iktidar olduğu gibi, Brüksel bölge hükümetine de ortak olması beklenen Sosyalist Parti'ye Türk lobisinden büyük saldırı başladı.
Türk medyasında Sosyalist Parti'den seçilmiş Federal Meclis, Bölge Meclisi ve Belediye Meclisi üyesi Türk siyasetçiler parti yönetiminin bu açıklaması karşısında derhal tavır koymaya, verdikleri tercihli oylarla kendilerinin bu meclislere girmelerini sağlayan Türk seçmenlere hesap vermeye davet ediliyor.
Özellikle de, yerel seçimlerin üzerinden altı ay geçtikten sonra Sosyalist Parti'nin sağ partilerle yaptığı pazarlıklar sonucu Schaerbeek Belediye Meclisi başkanı, üc yıl sonra da Schaerbeek Belediye Başkanı olması sağlanan Brüksel milletvekili Hasan Koyuncu tartışmaların ana konusu durumunda.
Hasan Koyuncu'nun adı Belçika siyaset dünyasında ilk kez polemik konusu olmuyor. Geçen yasama döneminde Brüksel Bölge Meclisi'nin başkan yardımcısı olan Hasan Koyuncu, 13 Ocak 2024'te parlamento binasında Brüksel'in Dostları Derneği ile birlikte düzenlediği bir ödül törenine özel olarak davet ettiği Muhammed Ensar Butt adındaki Pakistanlı imamın, bir madalya ile taltif edildikten sonra, kürsüye çıkarak Kuran'dan ayetler okumasına da izin vermişti.
Partili başkan yardımcısının bu tavrı üzerine Federal Parlamento'daki N-VA milletvekili Theo Francken Sosyalist Parti'yi "İslamcıların isteklerine her zamankinden daha fazla boyun eğmekle" eleştirmiş, MR'in genel başkanı Georges-Louis Bouchez de bu gelişmeyi "solun cemaatçiliği bir seçim silahı olarak kullanmasının sonucu" olarak nitelemişti.
Dahası, Belçika seçimlerinde Türk seçmenlerin tercih oylarını alabilmek için başta Sosyalist Parti olmak üzere tüm siyasal partilerin Türk milletvekilleri 1915 Ermeni Soykırımı'nın tanınması için daha önce başlatılan tüm girişimlere de karşı çıkmışlar, Ixellles Semti'ndeki Ermeni Soykırımı Anıtı'nın yıkılması için açılan kampanyaları desteklemişlerdi.
Yıllar sonra, bugün, Türk lobisince başlatılan saldırı kampanyası karşısında başta Sosyalist Parti olmak üzere diğer Belçika partilerinin ne tavır alacağı merakla bekleniyor.
Soykırımın yıldönümünde Belçika'daki etkinliğe mesaj
Bu gelişmeler olurken, Brüksel'deki Ermeni Soykırımı Anıtı önünde 24 Nisan günü Ermenistan Büyükelçisi ile çok sayıda Belçikalı şahsiyetin katılımıyla yapılan anma törenine Info-Türk Vakfı ve Güneş Atölyeleri adına katılarak anıta çelenkler bıraktık.
24 Nisan Soykırımı'nın yıldönümü dolayısıyla ben de etkinliği düzenleyen Belçika Ermeniler Komitesi ile Avrupa Ermeni Federasyonu başkanlarına şu mesajı ilettim:
“Sevgili dostlarım,
“Siz Ermeni dostlarımla 20 yıldan beri bu meydanda ve bu tarihi anıtın önünde 1915 Ermeni Soykırımı'nı anmak üzere bir araya geliyoruz. Ermeni, Asuri, Kürt ve Türk demokratik örgütleri olarak ilk kez 2005'te, Ermeni Soykırımı’nın 90. yıl dönümünde bir dizi ortak etkinlik düzenlemiştik.
“Üzerinden iki yıl geçmeden, Ocak 2007'de, soykırımcılar sevgili dostumuz, Ermeni gazeteci Hrant Dink'i İstanbul'un orta yerinde katlettiler. O tarihten beri, soykırımın acısını paylaşmak ve mücadele kararlılığımızı vurgulamak için yılda iki kez bu meydanda toplanmaya başladık.
“Balkan Savaşı sırasında Makedonya’dan gelen bir göçmen ailenin çocuğu olarak ben Ermeni Soykırımı’nın 21. yıldönümü olan 1936 yılında dünyaya gelmişim... İlkokulu iki yıl boyunca Kayseri’nin Muncusun köyünde okudum... Muncusun'un aslında bir Ermeni köyü olduğunu ve Ermeni nüfusunun 1915 Soykırımı sırasında yok edildiğini bilmeden...
“Daha acısı... Türkiye'de mücadelelerle geçen yaşamım boyunca Anadolu'nun en eski ve büyük uygarlıklarından birini kuran Ermeni Ulusu'nun 1915'te nasıl katledildiğini veya sürgüne zorlandığını hiç duymadım...
“Ancak 1971 yılında başlayan sürgün sayesinde bu büyük insanlık trajedisini tanıyabildim, Ermeni, Asuri, Rum ve Kürt diasporalarının ortak mücadelesine ortak olabildim...
“Bu süreçte, Türk devletinin emrindeki diplomatik misyonların, medya kuruluşlarının, derneklerin, bu haklı mücadeleyi paylaşanlara nasıl saldırdıklarının defalarca tanığı oldum…
“Bugün önünde bir araya geldiğimiz bu anıtı yıkmak için nasıl kampanyalar düzenlediklerini asla unutamam...
“Bu kampanyaları yürütenlerin, 1915 Soykırımı'nın Belçika parlamentoları tarafından tanınmasına karşı oy kullananların, bugün de aynı parlamentolarda söz ve karar sahibi olmaya devam etmeleri utanç vericidir.
"Tüm bunlara rağmen insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birinin tanınması mücadelesi asla durdurulamayacaktır.
“Erdoğan’ın baskıcı rejimine karşı şu anda tüm Türkiye kentlerinde yaşanan halk direnişi, aynı zamanda 1915 Soykırımı'nın tanınması mücadelesini de başarıya götürmelidir.
“İnanıyorum ki, Ermeni, Asuri, Rum, Kürt diasporaları gibi sürgündeki Türk demokratik örgütleri de bu haklı mücadeleyi aynı kararlılıkla sürdüreceklerdir.
“Bu kararlılıkla sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.”