ayşe düzkan
tel aviv’e ankara’dan bakmak
tel aviv’de 27 mayıs günü peace now adlı örgüt tarafından düzenlenen ve onların verdiği rakama göre 30 bin kişinin katıldığı gösteri türkiye’de büyük ilgi ve sempatiyle karşılandı. türkiyeli yahudiler arasından bu gösteriye katılmak için tel aviv’e gidenler olduğunu da biliyorum.
peace now 1978’de israilliler tarafından kurulmuş bir barış örgütü. önemli işler de yapmış. örneğin 1982’de, sabra ve şatila katliamlarının soruşturacak bir komisyon kurulması için düzenledikleri gösteriye 400 bin kişi katılmış.
27 mayıs’taki gösterinin başlığı da, "iki devlet tek umut-50 yıllık işgale son" başlığını taşıyor. bu sloganda dikkatinizi çekmek istediğim iki nokta var.
birincisi; bu, 1967 yılında, 6 gün savaşının ardından israil’in gazze ve batı şeria’yı işgal etmesine gönderme yapıyor. zaten 2017 da bu olayın 50. yıldönümü.
ama filistin’in işgal edildiği tarih 1967 değil 1948, ancak 1967’de işgal genişliyor.
peace now gibi, filistin için "iki devletli çözüm"ü önerenler, israil’in 1948’de işgal ettiği sınırlarda kalmasını, buna karşılık 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmesini ve bu sınırların dışındaki topraklarda bir filistin devleti kurulmasını öneriyor. bu önerinin son zamanlarda birçok avrupa devleti tarafından da savunulduğuna dikkat çekmek isterim. şunu da hatırlamak gerek, 1993 yılında imzalanan ve filistin halkını temsilen fkö’nün israil devletini ve israil devletinin fkö’yü tanıdığı oslo anlaşması da gazze şeridi ve batı şeria’da bir filistin yönetimi kurulmasını öngördü; bugün mahmud abbas’ın başında olduğu filistin yönetimi bunun üzerine kuruldu. bu yönetimin sahip olduğu kısmi özerkliğin artması, yani filistin devletinin tanınması, filistin halkının taleplerini karşılar mı?
filistin toprağının işgali ve burada israil devletinin (ki birçok yazar ve siyasetçi israil’in gayrı meşru olduğunu vurgulamak amacıyla ondan devlet değil oluşum/entity olarak söz ediyor) kurulması, bu toprağa yahudilerin taşınıp yerleştirildiği, filistin’in arap halkının baskı ve katliamlara maruz bırakıldığı uzun bir sürecin sonucu. bugün filistin halkı üç kesimden oluşuyor. gazze ve batı şeria’da yaşayanlar, israil’in işgal ettiği topraklarda yaşayan, 48 arapları da denen filistinliler ve suriye savaşına kadar dünyadaki mültecilerin çoğunluğunu oluşturan filistin diasporası. ve filistinlilerin tarihsel filistin’e, yani işgal edilmiş topraklarına geri dönüş hakkı bugün filistin davasının en önemli talebi. nitekim, corc habaş’ın kurucularından olduğu, leyla halid’in "fedayin"inde yer aldığı, bugün de halen israil’de esir olan ahmad sa’adat’ın genel sekreterliğini yaptığı fhkc’nin amblemi bütün dünyadan filistin’e dönüşü simgeliyor. ve "iki devletli çözüm"ün bu talebi karşılaması mümkün değil.
israil kendi vatandaşı olan filistinlilere uyguladığı ırk ayrımcılığının yani apartheid’in kalkması da filistin halkının taleplerinden biri. bu talebin de iki devletli çözümle karşılanması mümkün değil.
ayrıca israil uluslararası anlaşmaları, sözleşmeleri tanımıyor. ve bugün de yeni yerleşimlerle sürekli filistin toprağını işgal ediyor. (nitekim peace now’un en önemli etkinliklerinden biri yerleşimleri gözlemleyen settlement watch) filistin yönetimine devlet statüsü tanınması durumunda bunlardan vaz geçeceğinin garantisi ne?
o yüzden filistin davasında yer alanların ezici çoğunluğu, filistinlilerin ve israillilerin birlikte yaşayabileceği laik ve demokratik bir filistin devletini çözüm olarak öneriyor.
israil’deki gösteri anlamlı tabii ama bunu düzenleyenlerin işgali tanımadıklarını da unutmamak gerek. öte yandan bu insanların varlığı israilliler arasında filistinlilere yönelik ırkçı ayrımcılığın bulunmadığının ya da az olduğunun işareti değil. israilli siyonist yahudiler –ki israil toplumunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar- filistinlilere arşı sistematik bir düşmanlık yürütüyor. arabalarıyla filistinli çocukları ezmekten, diri diri yakmaktan, yaralı müslüman filistinlilerin yüzlerine domuz iç organları sürmeye kadar (domuz eti bilindiği gibi yahudilikte de haram) insanın aklına gelmeyecek şeyler yapıyorlar.
türkler arasında da kürtlere karşı böyle şeyler yapmayı aklından geçirenler olabilir ama bu kadar sistematik ve acımasız bir düşmanlık olduğunu söylemek güç. ayırca 10 ekim’de barış talebiyle bir araya gelenlerin de önemli bir bölümü türktü.
diğer yandan, 27 mayıs’ta sokağa çıkan israil vatandaşları, sadece filistinliler için bir şeyler yapmaya çalışmıyor. haklı olarak, kadın erkek herkesin düzenli aralıklarla askeri eğitim almak zorunda olduğu militer bir toplumda yaşamak istemiyorlar. ve onlardan öğreneceğimiz bir şey varsa o, işgalcinin de, vicdanını bir kenara koysa bile, mutlu ve huzurlu olamayacağı.