Haftanın ikinci günü dolar 8'in altında dalgalı: Tahvil faizlerinde 500 puan yükseliş endişe kaynağı

Haftanın ikinci günü dolar 8'in altında dalgalı: Tahvil faizlerinde 500 puan yükseliş endişe kaynağı
Türk Lirası, dün dolar karşısında yüzde 10'a yakın değer kaybederken borsa da yüzde 10 değer kaybı yaşadı. Bu, TL için son 20 yılda görülen en büyük ikinci piyasa hareketi...

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda (TCMB) başkan değişiminin zor ve yeni kazanılmaya başlanan kredibilite yerine soru işaretleri ve güven endişelerini getirirken yatırımcılar artan risklere dikkat çekerek TL varlıkları yeniden fiyatlıyorlar. TL dün dolar karşısında yüzde 10'a yakın değer kaybederken borsa ve bankacılık endeksi de benzer şekilde yüzde 10 değer kaybı yaşadı. Bu TL için son 20 yılda görülen en büyük piyasa ikinci piyasa hareketi. Türkiye'nin 10 yıllık gösterge tahvil getirisi 500 baz puan üzerinde yükselişle yüzde 19'u aşması ayrıca bankacılara göre büyük bir endişe kaynağı.

Yabancı yatırımcılar, kasım ayı başında ekonomi yönetimindeki değişim sonrası Türkiye piyasalarında pozisyonlarını yaklaşık 20 milyar dolar artırdı. Bunun 4 milyar doları lokal tahvil piyasasında yaşandı. Aynı dönemde sınırlı bir miktar hisse girişi 16 milyar dolar civarında swap girişi de yaşandı. Yabancılar bu adımlarla TL cinsi iç borçlanma içerisindeki payı kasım başından mart ortasında kadar yüzde 3'lerden yüzde 6'lara yükseldi. Bu sert bir yükseliş olsa da sadece birkaç yıl önceki yüzde 20-yüzde 25'li seviyelerden oldukça uzak. Ancak piyasalardaki genel beklenti yılın ortasında yabancı payının yüzde 10'a ulaşabileceği şeklindeyidi.

Reuters'ın 12 yabancı yatırımcı ve birçok lokal işlemcinin görüş ve tahminlerini alarak derlediği 25 Ocak tarihli analizinde DİBS piyasasına 2021'de 7-15 milyar dolar arası yabancı girişi bekleniyordu. Bu kapsamda Hazine'nin bugün düzenleyeceği 5 yıl vadeli TÜFE'ye ve 5 yıl vadeli TLREF'e endeksli tahvillerin yeniden ihracını da piyasada takip edilecek.

Türkiye'ye kasımdan itibaren giriş yapmış yatırımcılar dün varlık değerlerinde büyük kayıplar yaşadı. Yatırımcılar Türkiye'de ekonomi politikaların önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğini tam olarak kestiremediklerini belirtiyorlar. Yatırıcılara göre Türkiye ekonomisi için belirsizlikler arttı öngörülebilirlik azaldı. Tüm bu endişeler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, görevde kaldığı beş aydan kısa sürede 875 baz puan faiz artışına giden Naci Ağbal'ı Merkez Bankası (TCMB) başkanlığı görevinden alması ardından geldi. Erdoğan, Ağbal yerine kendisi gibi yüksek faizi eleştiren Prof.Dr. Şahap Kavcıoğlu'yu atadı. Görevden alma beklentilerin üzerinde 200 baz puanlık faiz artışından sadece iki gün sonra geldi. 

Piyasalarda bir kabine revizyonu olup olmayacağı da ekonomi politikalarında nasıl bir anlayış olacağını anlamak için takip edilen bir konu. Piyasalardaki genel beklenti bu hafta gerçekleşecek AKP kurultayı ile birlikte bir kabine revizyonun da yapılacağı yönünde.

Dolar/TL, 8.4850'ye kadar yükseldikten sonra dün günü 7.8 civarında tamamladı. TL, dün euro dolar ve sepet bazında yaklaşık yüzde 10 değer kaybı yaşadı. Dolar/TL, 7.80 seviyesinde, euro/TL 9.38.

TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı dün bir ara yüzde 16'ya kadar ulaşmıştı. 

Enflasyondaki yükselişin devam edeceği beklenlentisi, TL'deki değer kaybının yeni bir enflasyon yükselişi daha yaratacak olması, rezervlerin düşük seviyesi, yatırımcı güvenindeki zedelenme, ekonomi ve hukuk reformlarından söz edildiği bir dönemde HDP'ye kapatma davası açılması, İstanbul sözleşmesinden çıkılması gibi gelişmeler bankacılara göre Türkiye ekonomisini içinden çıkılması oldukça zor bir sürece götürüyor. Analist görüşlerinde öne çıkan konu güven...

Societe Generale, Türkiye'nin "geri dönüşü olmayan bir noktaya" getirdiğini belirterek dolar/TL'nin ikinci çeyrek sonuna kadar 9.70'e yükseleceğini öngörerek, "Politika yapımındaki ciddi değişikliği ve yakında finansal çalkantı olma olasılığını göz önünde bulundurarak, Türk varlıklarındaki tüm uzun pozisyonları kapatma tavsiyesi veriyoruz" değerlendirmesi yaptı.

Yatırımcılar Türkiye piyasalarında bugün yaşananların önümüzdeki dönemde nasıl ekonomi politikaları uygulamalarını tetikleyeceği konusunda da kararsız.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve AKP'de ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Nurettin Canikli "serbest piyasa mekanizmasından" uzaklaşılmayacağına dikkat çekti. Canikli, sermaye hareketlerindeki liberalizasyonu "kırmızı çizgi" olarak tanımladı.

İşlemcilere göre TL'de dün, geçmiş dönemde görülen rezerv satışı gibi piyasa kuralları dışında bir uygulama ya da fiyatlama görülmedi. Önümüzdeki dönemde yabancıların Türkiye piyasalarındaki payını artırmayacağı bir senaryoda yaşanacak piyasa tepkisine ekonomi yönetiminin nasıl yanıt vereceği de önemli bir soru işareti. Analistler son iki yılda TCMB'nin kamu bankaları aracılığıyla gerçekleştirdiği rezerv satışı, aktif rasyosu ve swap kısıtlamaları uygulamaları gibi piyasaya müdahalelerin yapıldığına dikkat çekiyor. Piyasa fiyatlamalarındaki olumsuz beklenti ve fiyatlamalarında aynı müdahalelerin yeniden yaşanabileceğinden endişe ediyorlar. Çok daha sınırlı olsa da yine de bazı yatırımcılar zaman zaman gündeme gelen ancak AKP döneminde hiç uygulanmayan sermaye kontrolü endişelerini de dile getirdiler. Benzer görüşler geçmiş yıllarda da birçok kez oluştu ancak defalarca reddedildi ve hiç uygulanmadı. Ekonomi yönetimi dün de bu yöndeki uygulamaları reddetti.

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, ilk açıklamasıyla rutin tarih olan 15 Nisan'dan önce bir faiz indirimi yapılabileceğine yönelik piyasa endişelerini giderdi. TCMB'nin bir sonraki PPK kararı 15 Nisan tarihinde. Bankacılar haftasonunda bu tarihten erken bir PPK ile faiz indirimi yapılıp yapılmayacağını anlamak için Kavcıoğlu'nun ilk açıklamasını beklediklerini söylemişlerdi. 

Bankacılara göre mevcut politika faizinin yüzde 19'da bulunması ise satış baskılarını sınırlayan bir etken. Piyasalar siyasilerin sürece ilişkin yorumlarını beklerken Ağbal'ın neden görevden alındığına dair resmi bir açıklama yapılmadı.

Konu hakkındaki ilk yorum AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli'den geldi. Canikli, "Hükümetin, optimal pozitif reel faiz seviyesinin belirlenmesinde para politikası araçlarını rasyonel kullanmadığını ve bu nedenle de ekonomiye büyük bir mali yük getirdiğini düşündüğü Merkez Bankası başkanını değiştirmesi piyasalara meydan okumak değildir" dedi.

Türkiye'nin 5 yıllık kredi iflas takası primi (CDS) Kasım 2020'deki 570 baz puandan 300 baz puanın altına kadar geldikten sonra dün 150 baz puan kadar yükseldi. CDS bu sabah saat 0911'de 431/358 seviyesinde.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar