ABD’den Çin’e küresel piyasanın -Corona- krizine çare sokak ekonomisi
Osman SİRKECİ*
COVID-19 krizi 2018’den beri çok farklı boyutlarıyla derinleşerek süregelen ekonomik krizi gölgelemeye devam ediyor. Son 40 yılın neoliberal piyasa ekonomisi politikaları yürütücüleri sebep oldukları derin bunalımı Korona krizi sayesinde aşmaya çalışıyor. Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere tüm dünya ülkeleri teşvikler, destekler, vergi indirimleri, faizsiz krediler, borç ertelemeleri gibi önlemlerle mevcut işletmeler dünyasına aylardır çok çeşitli çözümler sunmaya devam ediyor. Dünya Bankası, IMF gibi uluslar arası ve uluslar üstü kuruluşlar kasalarında birikmiş artı değerleri sistemin bekası, kapitalist birikimin devam ettirilebilmesi için bazı ülkelerde karşılıksız hibeler, bazı ülkelerde faizli krediler biçiminde hükumetlerin hizmetine sunmaya devam ediyor.
Sermayeye Can Suyu, Emekçiye Güvencesizlik
Devex Finansman tarafından derlenen verilerin analizi, 1 Ocak - 13 Eylül 2020 itibariyle COVID-19 destekleri kapsamında 20,4 trilyon ABD dolarının krizden çıkış için ayrıldığını gösteriyor [1]. 2020’nin ilk 8 ayında 20,4 trilyon $ piyasa sistemi modelinin sürekli bunalımının çok derinleştiği bu aşamasında gecikmeksizin cankurtaran simidi olarak hükümetlerin hizmetine sunuldu. Aynı şekilde, ulusal hükümetler hemen hemen dünyanın tüm ülkelerinde gerek bu küresel kuruluşların sunduğu bütçeleri gerekse kendi fonlarında biriktirdikleri nakit kaynakları öncelikli olarak ihracatın, ithalatın, yerel ve küresel ticaretin geliştirilmesi için piyasaya sürdüler. Covid-19’dan kurtuluş gerekçesiyle küresel piyasaların hareketlendirilmesi için şimdiye kadar 12 trilyon dolar tahsis edildi [2].
Ancak meta dolaşımı için işletmeler dünyasına sunulan nakit para bu aşırı üretim krizini de içinde barındıran Korona krizine doğrudan çare olamayacaktı, çünkü son 20 yılda piyasa ekonomisi küresel boyutlarıyla çalışma çağındaki 6 milyara yakın nüfusun %60’ı enformel olmak üzere ancak 3,5 milyarına istihdam olanağı sağlayabiliyordu. Özellikle son on yılda küresel gayrisafi milli hasıladan büyük işletmelerin payına giderek artan oranda düşen (artık değer) sermaye birikimi karşısında güvenceli ve güvencesiz çalışarak gelir elde eden 3,5 milyar kişiye ulaşan aktif emek gücü güvencesizleştirildi.
Krize Karşı Tüketim Teşvikleri
Sekiz milyarlık dünya nüfusunun tüketim kapasitesi, yani alım gücü giderek düştü, sistemin yoğun emek sömürüsü üzerine kurulu mekanizmaları aşırı meta üretiminin karşısında yeterli düzeyde alıcıyı serbest piyasada buluşturamamaya başladı. İşte bu noktada giderek derinleşen krizin hafifletilerek geçiştirilebilmesi için tüketimin de arttırılması gerekmekteydi. Bu amaçla, öncelikli olarak gelişmiş kapitalist ülkelerde olmak üzere tüm dünyada yoksullara, düşük gelirlilere, dar gelirlilere karşılıksız hibeler ve krediler verilmeye başlandı, örneğin Türkiye’de son üç ayda tarihte görülmediği kadar bireysel kredi başvurusu yapıldı ve milyonlarca dar gelirli emekçi nispi düşüklüğüne rağmen yüksek faizlerle bankalara borçlandırıldı. Borçlanma teşviki birinci sırada dolaylı gibi görünse de aslında doğrudan inşaat sektörünü teşvik etmeye yaramaktaydı; aylık %1,5’lardan %0,70’e kadar düşen konut kredileri geçici de olsa inşaat ve konut sektöründe nispi bir canlanmayı sağladı. İşsizlik destekleri, kısa çalışma ödenekleri gibi destekler de tüketim sektörünü canlandırdı.
Evde Kal, İşsiz Kal, Yardım Al
17 milyonu yoksulluk yardımlarından yararlanan [3] 85 milyonluk Türkiye’de başta yerel yönetimlerin olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının, vakıfların, yardımsever yurttaşların ve şirketlerin doğrudan nakit yardımları, gıda paketleri ile piyasa tekrardan canlandırıldı. Ancak salgının birinci dalganın devamında ikinci dalga yapması ve şiddetini arttırmasıyla hastalık nedeniyle işinden olan milyonlarca yeni işsizin mevcut işsizler ordusuyla birleşmesi sonucunda ortaya çıkan dev işsizler nüfusunun karşılıksız hibelerle ve gıda paketleri ile beslenemeyeceği veya kandırılamayacağı anlaşılmaya başlandı. İlk birkaç ay boyunca geçici olduğu varsayılarak tahammül edilen evde kal çağrıları, aylar geçtikçe ve sürecin sona ereceğine ilişkin umutlar tükenmeye başladıkça özellikle yoksul kesimler arasında anlamını yitirmeye başladı.
Neoliberalizm İle İşsizlik, Sokak Ekonomisinde İstihdam
Bazı ülkeler zaten birkaç yıldır sürmekte olan ve giderek derinleşen ekonomik bunalımın asıl kriz olduğunu daha hızlı kavrayarak Korona krizinin sunduğu fırsatı avantaja çevirmeye çalıştılar ve durumlarını kurtarmak bakımından başarılı da oldular. Bunun en başarılı örneklerinden birisi krizi en ağır yaşayan ülkelerden biri olan Çin’de 22 Mayıs‘ta toplanan (ÇUHK) Çin Ulusal Halk Kongresinde alınan kararların hızla uygulanmasıdır. Çin Başbakanı Li Keqiang, Çin Ulusal Halk Kongresinin krize karşı sokak ekonomisinin canlandırılması gerektiğine ilişkin aldığı kararı hemen kongre ertesinde doğrudan doğruya seyyar satıcıların tezgâhlarını ziyaret ederek açıklamıştır. Bu açıklamalar anında Çin’in çeşitli eyaletlerindeki uygulamalarda kendini göstermiştir. İnsanlık Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya bütün dünyada beklenmedik çok yeni bir olguyla karşı karşıyadır. Bu olgu karşısında neoliberal politikaların eleştirisi neredeyse bütün dünya liderlerinin ve politikacıların konuşmalarındaki ortak nokta oldu.
Korona Krizinden Sistem Krizine
Çin Komünist Partisi liderleri başta Başbakan Li Keqiang olmak üzere 40 yıldan bu yana neoliberal politikalar gereği sadece büyük ölçekli işletmelere ağırlık vererek modern çağdaş şehir görüntüsünü sağlamak gerekçesiyle tüm geleneksel küçük işletmeleri, seyyar satıcılığı, işportacılığı sona erdirmek isteyen anlayışın doğru olmadığını açıklamaktadırlar. Amerika Birleşik Devletlerinde artan işsizlik ve beraberinde oluşan yoksullaşma neticesinde sokaklara dökülen milyonlarca Hispanik ve Afro Amerikan, sistemden umudunu kesmiş gençler ve gaziler gibi toplumsal gruplar Korona bahanesini reddetmeye başlamışlardır. Korona krizi yoksulları, emekçileri ve hatta yardımsever, dayanışmacı entelektüelleri dünyanın birçok ülkesinde, özellikle de ABD ve Avrupa’da güvenlik güçleri ile karşı karşıya getirirken, Asya ülkelerinde ise farklı boyutlarda olmakla birlikte benzer bir tablo ortaya çıkmaktadır.
Krize Çözüm; Sokak Ekonomisi – Bir Gecede 36 Bin Seyyar Tezgâh
Çin’in büyük şehirlerinde devasa fabrikalarda daha çok emek gücüne, beden gücüne dayanan işyerleri Korona krizi ile birlikte peş peşe kapanmaya başlamış ve bir yandan yükselme trendinde olan insansız, robotlarla çalışan fabrikalar çalışmalarını sürdürürken geleneksel üretim metotlarıyla faaliyetlerini sürdüren işyerleri kapanmış, milyonlarca vasıfsız veya az vasıflı Çin emekçisi işsiz kalmıştır. Kısmen köy kökenli olan bu işsizler ilk günlerde köylere dönüş eğilimi gösterseler de artık on yirmi yıl önce ayrıldıkları köylere dönmenin onlar için bir kurtuluş olmayacağı, oralarda bıraktıkları eski yaşama uyum sağlayamayacakları bir başka gerçeklik olarak ortaya çıkmıştır. Çin Komünist Partisi’nin bu durum karşısında geliştirdiği hızlı çözüm ilk olarak Sichuan eyaletinin başkenti Chengdu’da bir gecede 36.000 yeni seyyar satış tezgâhının kurulmasına izin verilmesi oldu.
Küresel bir örnek olarak Çin’de yeni bir sürecin başlangıcı olan bu adımla bir gecede 100.000 kişi kısa süreli ve düşük gelirli de olsa bir işe sahip olma fırsatına kavuşmuş oldu. Bunun üzerine yüzlerce belediye aynı şekilde seyyar satıcılığı düzenleyerek serbest bırakmaya başladı; sadece bununla da kalınmadı, 40 yıldır seyyarlara göz açtırmayan, sert davranışlarıyla medyada sıkça gündem olan Çin zabıta teşkilatı çalışanlarına da seyyar satıcılık yapma kotası ayrılarak zabıta memurlarının dahi seyyar satıcılık yapabilmelerinin önü açıldı.[4]
* Dr.
Kaynakça:
[1] www.devex.com/news/interactive-who-s-funding-the-covid-19-response-and-what-are-the-priorities-96833.
[2] www.who.int/dg/speeches/detail/who-director-general-s-opening-remarks-at-the-media-briefing-on-covid-19-24-august-2020.
[3] nupel.net/turkiyede-yaklasik-17-milyon-kisi-sosyal-yardim-aliyor-58235h.html
[3] www.chinesetoday.com/en/article/1292170.