Adana kültürü nedir, ne değildir; Adanalılık kavramı
Torun Ahmet TÜRKMEN
ARTI GERÇEK- Adana hakkında, onu tanımlayan, karakterize eden hangi özelliğini öne çıkarmak gerektiğini düşündüğümde, o kadar çok olguyla karşılaştım ki, hepsi birbirinden değerli. Bu yazıda bunlardan sadece birkaçına yer verebileceğim.
Her şeyden önce Adana başlı başına bir bütünsel kültürü ifade eder. Hiçbir ilde olmadığı kadar derli toplu bir kavramla anılır. ‘Adanalılık’ kavramıdır bu. Adanalı, kendini bu tanımlama ile ifade eder. Bu konuda genel bir konsensüs vardır.
Oysa, çelişkiler kentidir Adana. Farklılıkların, çelişkilerin en çok olduğu ildir. Siyasal, toplumsal, kültürel farklıların yüksek olmasına rağmen Adanalılık kavramı konusunda çelişki olmaz. Bir başka deyimle övünme, gurur kaynağıdır Adanalının.
Tarihinden bu yana çok etnisiteli ve çok farklı kültürlerin kesişme noktasıdır Adana. Dışardan gelip Adana’ya yerleşenler kendilerini kısa süre sonra Adanalı olarak tanımlarlar. Geldiği ilden olma hali ve diğer aidiyet duyguları ikincil kalır. Bu olguyu Türkiye’nin diğer hiçbir ilinde bu ölçüde bulamazsınız.
Çok kültürlü, çok etnisiteli olma hali Adanalılık noktasında daha çok ayrışmaya değil, birlikte olmaya itmiştir.
Binlerce yıldır farklı devletler altında Adana, Akdeniz bölgesinin merkezi durumunda olmuştur. Zaman zaman merkez olma özelliğini Kozan’a, Misis’e kaptırsa da, sonuçta her iki kent de Adana’nın bir parçadır.
Adanalılar olarak hep gururlanmışızdır. Gittiğimiz her yerde, girdiğimiz her ortamda Adana kültürüne ait izler bırakmaya, şehrimize ait bir deyimi, söylenceyi yansıtmayı severiz.
Son dönemlerde Adana’ya özgü birçok söylemin içi boşaltılmaya, kendi mecrasından saptırılmaya çalışılıyor.
Adana ve Adanalıyı edilgen, ezik, kültürsüz, kaba- saba insanlardan oluşan bir kitle olarak sunmaya çalışıyorlar. Adeta, bu yönde kültürel bombardıman altındayız Adanalılar olarak.
Tarihinin bir döneminde, Cumhuriyet öncesi, sonrası dönemlerde, 20-30 yıl öncesine kadar Adana delikanlısı, Adana kabadayısı kavramı ilimizde ciddi oranda etkindi. Adana kabadayılığını, bugünkü kavramlarla söylersek, asla organize suç örgütleriyle, mafya türü ilişkilerle bir ilgisi yoktur. Bu tanımlamanın yapılması için en azından devletin bir birimiyle bir bağın olması gerekir. Aksi durumda ayakta kalma şansları olamaz.
Kabadayılık bireysel, daha çok yürek, bilek gücüne dayanırdı. Zenginden, haksız gördüklerinden alınıp, bir bölümünü güçsüz ve fakirlerle paylaşma esasına dayanır. Günümüzde bu tür ilişkiler ve bunun zemini tamamen ortadan kalkmıştır artık.
Oysa Adana bilinen 8-10 bin yıllık tarihi boyunca onlarca uygarlığın ya başkenti, ya da en önemli kentlerinden biri ve uygarlık merkezi olmuştur.
Son dönemlerde etkisi azalsa da, Cumhuriyet tarihi boyunca nüfusa oranla Türkiye entelektüel dünyasının ve kültürünün ana kolonlarından biri olmuştur Adana. Yakın zamana kadar her yüz aydından 20-25 Adana bağlantılıydı.
Şimdi bu kültür AKP iktidarı ve onun kültür empozesi ile tersine çevrilmeye çalışılıyor. Tarihi birikim ve onun ifade şekli olan kendine özgü dili yok edilmeye çalışılıyor.
Adana’yı en iyi tanımlayan kavramlardan biri, "Allah’ına kadar Adanalıyık"dır. Bunun dışındaki "Adanalıyız, Allah’ın adamıyız" sözü doğruları anlatmamaktadır.
En doğru anlatım bu konuda ve genel olarak, ünlü Adanalı yazarımız Orhan Kemal’in yazınıdır. Bunu en doğru anlatan film ise Hanımın Çiftliği dizisidir. Bu romana ya da dizinin bir bölümüne bakmanızı öneririm.
Bu konuda yaratılmaya çalışılan yanlış algıları ve tanımlamaları düzeltmek bir Adanalı olarak görevimiz olsa gerekir.