Afungi yarımadasında ikinci Musul

Afungi yarımadasında ikinci Musul
IŞİD unsurlarının İstanbul'dan sahte belgelerle Antananarivo’ya akın akın gelmekte olduğunu fark eden yetkililer pasaport kontrollerini sıklaştırdılar.

Josef H. KILÇIKSIZ


Seneler önce yolum Madagaskar'ın güneydoğu kıyısındaki Vohipeno kasabasına düşmüştü. Vohipeno, begonvilleri ve karanfil kokan sokaklarıyla, fakir ama sevimli bir kırsal köyü andırıyordu.

Kasabayı güneye bağlayan Nasyonal 12 karayolu (N12) kırmızı ve beyaz kilometre taşları ile kolonyal zamanın nostaljisini çağrıştırıyor.

Palmiye ağaçları ve kuzgunların gölgelediği evlerin nerdeyse tamamı ahşaptan yapılmış ve elektriksizdi. Evlerin dış kaba cepheleri okyanustan esen sert rüzgarlar tarafından aşınmıştı.

Okyanusa doğru inerken, siyah abası içinde bir siluet gibi dolaşan erkeklere rastlıyorum. Bu siluetler eski püskü bir caminin beyaz minaresiyle siyah-beyaz keskin bir kontrast oluşturuyorlar.

1990'da Kaddafi'nin Libya'sı tarafından finanse edilmiş Vatomasina Camii'sine (Kutsal Taş) bitişik "İslami Başarı Okulu", gri betondan yepyeni bir bina olarak göze çarpıyor.

On dokuzuncu yüzyıldan beri ağırlıklı olarak Hristiyanların yaşadığı dev ada ülkesinde, ılımlı Müslümanlar ve ekonomik aktörler, köktenci siyasal İslam’ın ülkede sessizce yayılmasına ilişkin endişelerini belirtiyorlar.

Adada siyasal İslamcı köktencilik, nüfusun yüzde 6'sını temsil eden hoşgörülü, geleneksel Madagaskar "senkretik" İslam'a düşmanca konuşlanmış görünüyor.

Türk Hava Yolları'nın geçen haziran ayında görkemli bir şekilde ilan ettiği uçuşlarla sakallıları ve peçelileri tıka basa Antananarivo’ya taşıdığı tespit edildi.

IŞİD unsurlarının İstanbul'dan sahte belgelerle Antananarivo’ya akın akın gelmekte olduğunu fark eden yetkililer pasaport kontrollerini sıklaştırdılar. Bu müphem uçuşların Müslümanlara arazi devirleri vaatleriyle bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Buna ek olarak, Komorlar’dan gelen şüpheli tekneler, kontrollerin neredeyse mevcut olmadığı ülkenin kuzeybatısındaki kıyılara düzenli olarak yanaşıp, cihatçı bırakıyor.

Yasadışı yollarla ülkeye gelen cihatçılara sahte iş sözleşmeleri ve iş izinleri tedarik ediliyor. Bu sahte tedarik zincirine, biri Komorlu diğeri Hint-Pakistanlı iki iş adamının liderlik ettiği söyleniyor.

"Cihatçı kruvazör trafiğinin" kimin tarafından finanse edildiği sorusu şimdilik gizemini koruyor. Ancak muhtemelen isyanları finanse etme veya bir terörist saldırıyı kışkırtma amaçlı, kayda değer şüpheli fon hareketleri gözlendi.

İnsan tacirleri, cihatçılar ve suç şebekeleri arasında ağzı sulandıran lucrative bir iş birliğinden söz ediliyor. Cihatçılar kıyıya militan yığan insan tacirlerini bir dizi kontrolden kurtarıyorlar. Cihatçı trafiğine dair "modus operandi", asıl amacın bir "kutsal savaş" projesi olmadığını ortaya koyuyor.

Ekim 2017'de Al-Şabab ve Ahlu Sunna wal Jamaa’ya (Haziran 2019'da bu iki grup İslam Devleti'ne (İŞİD) bağlılık yemini etti.) mensup yaklaşık 30 silahlı adam, Mozambik'in uzak kuzeyindeki liman kentinde üç polis karakoluna bir şafak baskını başlatmıştı.

Baskının, Cabo Delgado eyaletini kasıp kavuran ve her gün zemin kazanan kanlı bir cihatçı ayaklanmanın başlangıcı olduğunu kimse tahmin etmiyordu.

Militanların baskını, köktenci bir dini akıma iltisak ve halkı sivil itaatsizliğe davet etmekten tutuklanan yoldaşlarını serbest bıraktırmak amacıyla yaptığı düşünülüyordu.

Fakat üç yıl sonraki bilanço, devasa sıvılaştırılmış doğal gaz rezervlerinin işletildiği stratejik bölgeye yapılan baskının insicamlı bir "Cihadistan" projesi olduğunu ortaya çıkardı.

Saldırılar başlangıçta Hint Okyanusu kıyısındaki izole köylerde yoğunlaştı. Başlangıçta bir düzine saldırganın evleri yakıp insanların kafalarını keserek korku yaydığı saldırılar şimdiye kadar 2.000'den fazla can aldı.

Geçtiğimiz yıl içinde yaşanan cihatçı kalkışmanın tırmanan olağanüstü grafiği, stratejik liman Mocimboa da Praia'nın ele geçirilmesiyle sonuçlandı.

Saldırılar birkaç cepheden koordineli olarak yüzlerce saldırgan tarafından gerçekleştirildi.

Büyük bir doğalgaz geliştirme projesinden yaklaşık altmış kilometre uzaklıktaki Mocimboa da Praia'nın ele geçirilmesinden bu yana, cihatçılar karayolu ve deniz yollarına saldırarak sitenin etrafındaki ablukayı başarıyla tahkim ettiler.

O günden bu yana, Fransız grubu Total'in ortak olduğu 23 milyar dolarlık doğalgaz projesi ve devasa gaz tesislerinin sinir merkezi olan Afungi yarımadası, köktendinciler tarafından kuşatılmış bir tür "Apaçi Kalesi" haline geldi.

Binlerce askerin konuşlandırılmasına rağmen, yetkililer kontrolü tekrar ele geçiremedi. Afungi yarımadası, kuşatmaya rağmen bir türlü düşmeyen Viyana’yı andırıyor.

Mozambik hükümeti cihatçılara karşı bir kontrgerilla savaşımı yürütmek için ne yeterli kapasiteye ne kaynağa ne de yeterince sağlam bir stratejiye sahip bulunmuyor. Ordu, donanımlı cihatçılar karşısında anakronik bir çağdan kalma silahlara güveniyor.

Oysa 1976 başlayan ve 16 yıl süren iç savaş boyunca Mozambik Kurtuluş Cephesi Frelimo’nun bir gerilla deneyimi bulunuyordu. Frelimo 1975 yılında bağımsızlığını kazanmasından 1990 yılına kadar Mozambik'i Marksist bir ideolojiyle yönetti.

Mozambik, kuzey bölgelerinin kontrolünü yeniden kazanmak için şimdiye kadar Rusya'nın Wagner ve Güney Afrika'nın Dyck Danışma Grubu da dahil olmak üzere özel güvenlik şirketlerini kullandı. Ancak, hükümetin paralı asker kullanımı dahil tüm askeri performansı, cihatçı yayılımı durdurmaya yetmedi. Güney Afrika Cumhuriyeti gibi bölgesel bir gücün müdahale ederse ancak cihatçı yayılmayı durdurabileceği fakat, ordunun şu anda korona virüs salgınıyla savaşmaya yönelik tedbirleri uygulamakla meşgul olduğu belirtiliyor.

Kısacası, Güney Afrika hattı boyunca yayılan köktendinci fetih, coğrafyayı yoran bir özellik taşıyor.

Mücessem yalanlar ve unutuşla dolu sosyalliğin bağrında ne yazık ki köktencilik dışında başka bir şey yeşermiyor. Halkın hayal kırıklığı cihatçılara can suyu sağlıyor.

Mozambik'te ya da Madagaskar’da bölgesel kuvvetler konuşlandırılıp sahada askeri bir başarı sağlansa bile, cihatçı kökleşmeye ortam sağlayan az gelişmişlikle mücadele edilmemesi durumunda, bunun kısa veya orta vadede "tahta bacağa koter tedavisi" uygulamak anlamına geleceği belirtiliyor.

Gerilimin "malgaş" ve komşuları ayağında bir tırmanış sürüyor. Ülkenin coğrafyası cihatçılara eşsiz bir sığınak oluşturuyor.

Mozambik’in "Şabapları"nın, aynı isimli Somali grubuyla, Tanzanya’da, Kenya’da ve Büyük Göller bölgesinde faaliyet gösteren diğer cihatçılarla organik bağları olduğu biliniyor. Mesela Tanzanya'nın Kibiti bölgesi, Mozambik'te faaliyet gösteren uyuyan hücrelere ev sahipliği yapıyor. Bu dayanışma ruhu, cepheler arasındaki İslamcı bağdaşımın tahkim edildiğini gösteriyor.

Kurulan yarımada Cihadistanı bütün yıkıcı boyutlarına rağmen uluslararası kamuoyunda yeterince yankı uyandırmıyor. Oysa Batılı güçler, Mozambik içinde İŞİD tarafından yönetilen bir enklavın varlığından pekâlâ haberdarlar.

Oysa Mocimboa da Praia'ya kurulan cihatçı üs, bu fakir ülkeyi bir tür Afrika Katar’ına dönüştürebilecek LNG projesinin geliştirilmesine engel teşkil ediyor. Liman projenin hayata geçirilmesi için yaşamsal bir önem taşıyor.

Covid-19, "öngörülü" başkanın elini kolunu bağlamışa benziyor. Trump yönetimi Sinop’taki füze denemelerine bile düşük profil bir tepki gösteriyor.

Stratejik körlük, Paris’te kafası kesilen tarih ve coğrafya öğretmeni ile Afungi yarımadası arasındaki kelebek etkisini çözemiyor.

Yelkenleri tekbir nidalarıyla şişirip dümeni Madagaskar’dan komşu Komorlar’a ve Afungi yarımadasından Tanzanya kıyılarına kıran selefilik gemisi tam gaz yol almaya devam ediyor. Denizaşırının en büyük cihadistanı adım adım inşa ediliyor.

Mocimboa da Praia köktenci cihatçıların korunaklı limanı haline gelirken baş döndürücü ivmeyle süren cihatçı yayılmacılığa tepkisizlik, «hayaletleri uyandırmak onların sizi uyandırmalarına izin vermekten daha iyi değil mi?» sorusunu akla getiriyor.

Bu sorunun yegâne yanıtı, Bahçeli’nin, ülkeye dış politikada stratejik derinlik kazandıran, tekerlemelerinde aranıyor.

Öne Çıkanlar