Akademik vandalizm
Oğuzhan SÖNMEZ
‘’Hocam internetim çekmiyor sorun yaşıyoruz.’’
‘’Bahane değil evladım internet olan yere geç.’’
‘’Hocam ülkede savaş var.’’
‘’Bahane değil evladım savaş olmayan ülkeye geç.’’
Bu kara mizah tüm çıplaklığıyla bizlerin yüzüne bir şey vuruyor, herkesin bildiği ama kimsenin dile getiremediği bir şey, telaffuz edebileceğimiz ama üstümüzdeki baskı yüzünden bir türlü dile getirilmeyen bir şey. Nedir o? Açıklıyorum: AKADEMİK VE İDARİ VANDALİZM
Pandemiyle birlikte bir olgu açığa çıktı. Adeta ifşa oldu da diyebiliriz. O da And dağlarında İspanyolların yerlilere duyduğu öfkeyi, akademik hayatta bazı akademisyenler ve idarecilerin öğrencilerine ve asistanlarına duyduğuydu. Aslında öfkenin muhatabı doğrudan öğrenciler ve asistanlar değildi. Öfke kendi mükemmel benlikleri ve hayatlarının dışında kalan yönetemedikleri, hor gördükleri ama müdahale edemedikleri her şeyin toplamınaydı.
Sizlerle son olarak Akademik Vandallar tarafından katledilen bir isimi paylaşayım adı Mustafa Yalçın. Uludağ Üniversitesinde kalp damar cerrahisi asistanı doktor. -10 derecede ölüm uykusuna yattı.6 sayfalık intihar notu bıraktı isim isim kendisine mobbing yapan işkencede bulunan akademik ve idari kadroya not bıraktı. Yetkililerden rica ediyoruz bu katliamlara dur demek için o notları kamuoyuyla paylaşın. İçimiz kan ağlıyor. Bilelim, her yerde teşhir edelim hep beraber karşılarına çıkalım gözlerimizin içine bakabilecek cesaretlerini var mı onu sınayalım. Türk gençliği kendini bilmez, yüksek egolu cellatlar tarafından katlediliyor. Bu saatten sonra Uludağ Üniversitesini içinde bu akademik Vandallar varken ateşe verseniz yüreğimiz soğur mu ?Daha üstünden 1 ay geçmedi 28 yaşında jüri sunumu sonrası evinde kalp krizi geçiren asistanımızı ne çabuk unuttuk. Şimdi sıra kimde ?Hangi öğrencide? Hangi asistanda? Kamuoyunun anlamadığı nokta bu hepsi birbirinden kibar birbirinden elit kesim ülkemizde sessizce kanlı bir ziyafet veriyor bizleri de bu ziyafette kurban seçiyorlar. Onca siyasi saçmalıkların arasında bu intiharların gündem olamamasını yadırgamıyorum ama kahroluyorum.
Ülkemizde ki 127 kamu üniversitesi ve vakıf üniversitelerinin öğrencilerine ve asistanlarına yaptığı zulüm derecesinde ki uygulamalar tarihe adını altın harflerle kazıdı. Akademik ve idari dünya bu sefer de ‘’ne abarttılar bizim öğrenciliğimizde şöyleydi, böyleydi’’ diyerek kendilerini bu dönemde ki vicdan dışı uygulamalardan sıyıramayacaklar. İşin daha acı olan kısmı ise Serengeti düzlüğünde bir çita tarafından hukuk dışı yollarla avlanan zebraya sesini yükselten ‘’yılların hocalarının’’ ölüm sessizliğiydi. Akademik dünyada özellikle vakıf üniversitelerinde viskiye atılan buzun eksilme ihtimalinin ne kadar ağır bir durum olduğunu bizlere gösterdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu sistem artık yama tutmaz. Gelin bu çarkı başlarında parçalayalım. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın tam vakti değil mi? Herkesi kendi vicdanında isyana çağırıyorum. Bizlerle seviyeli konuşmayan sürekli aşağılamaya ve azarlamaya çalışan psikolojik işkence meraklısı hiç kimseye fırsat vermeyelim aynı seviyede cevap verelim.
Bu yazıyı sizlere hiçbir büyüğüne saygısızlık yapmayan öğrencilik ömrünün 7. Yılında olan haksızlığa ve zulme susmayan bir kardeşiniz olarak yazıyorum.
‘’Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerekir’’ diyen Mevlana’ya saygılarımla ne mutlu bana sizler için yanabildiysem sağlıcakla kalın.