Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı ve Cumhuriyet Anıtı

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı ve Cumhuriyet Anıtı
Cumartesi Anneleri, Galatasaray meydanından sürülmüş. Cumhuriyet’in 50. Yıl onuru kilitli, zincir ve çelik bariyerlerle kuşatılarak esir alınmış

Pandemi biraz hız kesti de gidemediğimiz memleketimize gitme fırsatı bulduk bu yaz. 
Benim için değişmezdir; otelimden çıkar meydandan aldığım bir simit ya da çatalın tadını çıkara çıkara İstiklal boyunca Tünel’e doğru yürürüm. 
Bazen uzar gider; 
Yüksek Kaldırım, Köprü, Mısır Çarşısı, Cağaloğlu, Kapalı çarşı… 
Geçmişe tutunmak gibi bir şeydir bu. 
Kapanan ya da özensiz yeni ellere geçmiş işyerleri görürsünüz, bir şey kopar içinizden. 1975’ten beri bildiğim; her gidiş gelişte leziz ev yemeklerini yediğim; Sıraselviler girişindeki Selvi Lokantası el değiştirmiş bu kez. Yemeklerinden çatal bıçaklarına kadar her şeyin kalitesi düşmüş. On yıllardır bir Rum aile işletirdi orayı özenle ve yaşlı baba, oğul, kız, gelin iş yoğunluğunda hepsi orada olurlardı. 
Önünden geçerken; hele içine giriverince hep bir sitem mırıldandığınız o izbe Narmanlı Han restore edilmiş. 
Ama "Bu kadar olur" demekten kendinizi alamıyorsunuz bu kez. Nasıl başardınız da içine üç restoran beş kafe sığdırarak adım atılamayacak hale getirdiniz orayı? Halikarnas Balıkçısı’ndan üç, Yahya Kemal’den beş satır yazınca iki duvara, kültür varlıklarınıza sahip çıkmış mı oluyorsunuz!.. 
Ben yürüyüşüme döneyim yine. 
Bir şiir düşer bazen.
"Yürüyen bu yolda şimdi ben miyim
Tünel İstiklal Taksim Kazancı
Nerelere sürüklese giderim
Bedenime saplanan bu arsız sancı"
             (Sebüktay Kaan, Yeni Sularda – Stockholm 2007)
Cumartesiyse o gün,
Cumartesi o gün;
 Cumartesi Anneleri’ni görürdünüz Galatasaray Meydanı’nda. 
Orada değiller artık. Sürüldüler oradan. Devlet, çoğunun kaybında dahli olan devlet, kayıp çocuklarını arayan anneleri bir çevre kirliliği, bir çöp yığını gibi görüyor ve meydanı onlardan temizliyor. 
Sanıyorum ilk kez 1995 yılı görmüştüm Cumartesi Anneleri’ni orada, İstiklal gezintilerimden birinde.
 Zaten daha yeni yeni başlıyorlardı eylemlerine o zamanlar. Ben de iki yıldır gidip gelebilir olmuştum yurduma. 
Sayıları azdı; sekiz on beyaz tülbentli kadın Yapı Kredi aralığından meydana geldiler. Sessizdiler, hatta tedirgin… 
Slogan falan da yoktu. Öncesinde göze çarpan polis kalabalığından bir şeyler olacağını sezmiş ve biraz oyalanmıştım oralarda. Meydana çıkan kadınları anında tek tek alıp, hazırda beklettikleri polis aracına tıkıştırdılar. 
Ben de bu ara iyice polis aracına yaklaşmıştım. O ara bir annenin fısıltıdan az yüksek sesini duydum: ‘’Çocuklarımız ölsün istemiyoruz!.. Çocuklarımız ölsün istemiyoruz!..’’ diyordu. Annelerden duyduğum tek ses buydu, bir itiş kakış filan da olmadı. 
"Olay"! akşam TV haberlerindeydi. ‘’Polise karşı koyan eylemciler’’ diyordu ‘’Ana Akım Medya’’ ‘’Polise karşı koyan eylemciler gözaltına alındılar.’’ Öyleydi ve yıllarca da öyle oldu; polis,  Anneler’i gündüz meydanda terörize, medya da akşam televizyonlarda  kriminalize ediyordu. Öylece sürdü gitti bu. 
Artık Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’nda toplanamıyorlar. Olası bir toplanma riskine karşı meydan, devletin kolluk güçleri tarafından kuşatma altına alınmış. Öyle böyle değil!..
 Çelik bariyerlerle kuşatılmış, bariyerler kalın zincirlerle birbirine bağlanmış ve koca koca asma kilitlerle kilitlenmiş ve polis ellerinde otomatik silahlarla, hafta yedi gün, gün yirmi dört saat nöbet tutuyor orada.
Olay sadece bundan ibaret olsa yine iyi. 
Bariyerlerin ortasında bir anıt var, karambole esir kalmış ya da kim bilir belki de, bile isteye esir alınmış! 
Anıt, iri rakamlarla 1923 ve 1973 sayılarının işlendiği büyük bir granit blok üzerine, dike yakın bir pozisyonda yerleştirilmiş, değişik uzunluklarda elli çelik borudan oluşuyor. Cumhuriyetin 50. Yılı onuruna yapılmış, yapımcısı heykeltıraş Şadi Çalık. 
İstanbul’a ilk gelişim, anıtın dikilmesinden bir yıl kadar sonradır. Sanıyorum o tazelikten bir şeyler kalmış belleğimde. O günkü kimi çıkarsamalarım belki de. Dosdoğru yüksekleri, çağdaşlığı hedefleyen ok gibi çelik figürler!.. 
Nasıl soğuklaşıveriyor o sevdiğiniz meydanlar! Sıcacıktılar oysa, şirindiler bir arkadaşınıza randevu verdiğiniz o zamanlarda. Buluşmalarınızı anımsardınız yıllar sonra oralardan geçerken, içiniz ısınırdı.
Şimdi…
Şimdi soğuk, itici!.. Anılarınızın hırpalandığını hissediyorsunuz!..
Cumartesi Anneleri Galatasaray meydanından sürülmüş. 
Cumhuriyet’in 50. Yıl onuru kilitli zincir ve çelik bariyerlerle kuşatılarak esir alınmış. 
Alınmış da…
Dosdoğru çelik figürler ’’Sanata zincir vurulamaz!’’ deyişini ispatlarcasına kuşatmanın arasından yüksekleri işaret ediyor hâlâ, yüksekleri. 

Öne Çıkanlar