Defterimde kan sesleri*

Defterimde kan sesleri*
Batı akıldır ve reeldir, hesap kitap burada yeşerir büyür. Doğu da hüzündür, kalptir, vicdandır, merhamettir.

Mazlum ÇETİNKAYA


Kentler vardır insanı özetler, kentler vardır insanı örgütler. Amed ve İstanbul böyle kentlerdi benim için.

Umut ve aşkın bu kentlerden doğduğuna inanırdım.

Özgürlük bu kentlerden çıkardı.

Bu kentler şimdi insanı öğütüyor, insanı yaralıyor sadece…

Ara ara İstanbul'dan Amed’e uğradığım olur. Kentlerin ve insanın dokusu bozulmadan önce, yani son 20 yıla kadar, yani bu ak pak parti! iktidarı olmayana kadar, kentler insanı özetliyordu, kentler insanı öğütmüyor insanı örgütlüyordu.

Çıkar ilişkilerinin, işsizliğin, yoksulluğun -son dönem bir kavram ile ifade edersek- bu kadar pik yaptığı, neredeyse sınırları açsan hiç kimsenin bu topraklarda kalamayacağını gördüğümüz şu günlerde, kentler de insanlar gibi kendinden bıkmış durumda, kendinden öte bir yere savrulmuş, bir sessizliğin ve ıssızlığın ortasına gömülmüş gibi...

Eskiden derdim ki Amed insanı özetleyen bir kenttir, ama yok orada da kalmamış insanın özeti…

Eskiden derdim ki İstanbul insanı örgütleyen bir kent, ama yok burada da bir şey kalmamış...

Bu söylediklerim son birkaç yılın özeti gibi, kent ve insan özeti yani!

İnsanın yalnız ve mutsuz olduğu bütün kentler mutsuzdur; kentlerin duvarları da mutsuzdur, kentlerin sokakları da, evleri de, caddeleri de, mutfakları da mutsuzdur...

Buradan insana gelmek istiyorum aslında. İnsan özgürlüğü ve çıkarları üzerinde bir nesneye dönüştü sanki özgürlükte bir boyutuyla çıkar ilişkisi oldu.

Sanırım insan doğudan düşünürken ve severken, batıdan da aklını teraziye alıyor.  Batı akıldır ve reeldir, hesap kitap burada yeşerir büyür. Doğu da hüzündür, kalptir, vicdandır, merhamettir. 

Doğu sevmek üzerine kuruludur -ama o sevmeyi hep yanlış yapmıştır, yanlış kurmuştur- 

Batı ise doğunun sevmesine aklı ve realitesi ile ele geçirip hep müdahale etmiştir. Emperyalizm dediğimiz olgu biraz da, duygu boyutuyla, budur. 

Ezen ve ezilen ilişkisi biraz da -dünyayı ikiye ayırdığımızda- buradan çıkıyor, buradan yürüyor ve buradan büyüyor insana ulaşırken.

Dünyanın batısı ve doğusu kedi ve köpeği andırır. Köpek kalbi bir hayvandır, bağlıdır, kovarsın gitmez, öldürürsün sesini çıkarmaz, özgürlükten uzaktır, dövsen de itaat eder durmadan. 

Ya kedi, öyle mi? 

Kedi öyle değil, köpek gibi bağlı değildir, çıkarlarını ve özgürlüklerini ön plana kor. Aslında daha akılcıdır köpeğe göre, çıkarlarını özgürlükleri ile bütünleştirir ve yeri gelir terk eder. Buradan hareketle doğu bağlılık ve sevgi üzerine kuruludur, batı ise özgürlük ve terk etmek üzerine...

Doğunun kentleri, insanları, aşkları, merhametleri iltica eder güven duyduğu yere, sığınmacı olurlar. 

Batı öyle mi? 

Batıda her şey karşılıklıdır, bunun adına ister çıkar deyin, ister özgürlük. Karşılıklı olan hiç bir şey kalbi olmaz, insana, duyguya, aşka dair değildir. Karşılıklı olan bir ilişki biçiminden yasa çıkar, sınır çıkar, ekonomi çıkar, ülke çıkar, ama aşk, duygu, merhamet, insan çıkmaz… Bu aşırı kalp sıkıntısı olan doğuda hâlâ birçok şey çözülememiş ve hâlâ devlet olamayan ve hâlâ kimlik ve özgürlükleri çiğnenen milyonlar var.

O bahsettiğim Amed İstanbul kent dokusu, şimdi ayrı bir hâl aldı, ne tam doğu ne tam batı, arada bir yerde sıkışıp kaldı son yirmi yılda özellikle de. Buranın insanı da arada sıkışıp kaldı haliyle, ne bir kimlik ne de bir özgürlük çıktı ortaya… 

İşin zor olanı AKP ile başlayan bu son dönemde, doğuya müthiş bir rüzgâr vurdu, müthiş bir fırtına vurdu sanki bir çöl fırtınası…

Ve son yirmi yılımız (öncesi de var ama özellikle son yirmi yıllık dönemde) hep savaş merkezi, kan, gözyaşı ve ölüm merkezi oldu...

Bunları not alırken defterime, Edip Cansever'in "mendilimde kan sesleri"  aklıma geldi ve bundan sonrasını, o büyük şairden bana uğrayan o büyük dizeyi, defterimde kan sesleri diye yazdım.

Ve baktım ki az da olsa bazıları yüreklerinin inandığı yere gidiyor, kalanlar da çıkarlarının durduğu yere, işte Türkiye'min son hâli...

  • Edip Cansever’e ve Mendilimde Kan Sesleri’ne selam olsun.

Öne Çıkanlar