Erdoğan’ın azalan seçeneği ve HDP’nin olası misyonu
TORUN AHMET TÜRKMEN
Erdoğan’ın seçenekleri günden güne azalıyor. Bu olguyu biraz daha geniş tutup, siyasi iktidarın ortakları olan güçler için de düşünebiliriz.
Ama sakın alternatiflerinin bittiği yanılgısına düşmeyelim. Henüz ellerinde kendileri açısından doğacak riskleri göze alabilirlerse birçok seçenek var.
Şurası açık ki günler geçtikçe bu riskli seçeneklerin zemini de azalıyor. O kadar ki daha birkaç hafta öncesindeki konumlarını bile arar hale geliyorlar.
Otokratik Erdoğan iktidarı, tam on dokuz yılda iktidarda kalmak için kurduğu tüm ittifakları sürdüremedi. Hepsinin üzerine basarak gücünü yakın zamana kadar korudu.
Devlet yönetim sistemini tümden değiştirerek ne kadar demokratik özellik taşıyan kurum ve olgu varsa ezici bölümünü değiştirdi. Devlet yapısını hem sistem olarak hem de pratik olarak kontrolü altına aldı.
El atıp da sonuç almadığı -birkaç istisna dışında- hiç bir dönüşüm kalmadı. İçinde yaşadığımız dönemde Diyanet kurumu üzerinden Şer’i hükümleri içeren dönüşümleri yapmaya çalışıyor.
Fakat bunları yaparken saklayamadığı bir panik havası da veriyor. Çünkü bugüne kadar gerek ülke içinde gerekse Suriye, Irak gibi komşularımızla girdiği tüm ilişkilerde siyasal islamın tüm versiyonlarıyla iş tuttu. Komşularımızla olan ilişkilerimizi öyle bir noktaya getirdi ki, artık hiçbir komşu Arap ülkesiyle, diğer komşularımızla iyi komşuluk, karşılıklı yarar ilkesine uygun bir durumumuz kalmadı.
Olgu öyle bir noktaya geldi ki İdlip bir yana tüm güçlerini Suriye’den çekme noktasına gelindi.
AKP iktidarı üzerine bastıklarının tümüyle ya arasını bozdu yada kullanıp bir köşeye attı. Şimdi elinde kala kala MHP ve Perinçek gibi ‘misyonerler’ kaldı. Özünde ‘açmazları’ olarak gördükleri bu yapılara muhtaç hale geldi. Kurtulmak için el attığı girişimler de boşa düştü. Çünkü içinde bulunduğu toplumu ve devleti getirdiği durum; yoksuzluk, hayat pahalılığı, devletin adeta mafyalaşmasında geldiği nokta itibari ile kimse ile bağ kurabilecek durumu ve inandırıcılığı kalmadı.
Ülke içinde bunlar olurken dışta da hiç itibarı kalmadı. Kapıdan kovulurken bacadan girmeye çalışsa da girecek bacası da kalmadı. Biden’in karşısında yerlere kadar eğilmesine rağmen kapının gösterilmesinin ardından Putin’de umut aranmasından da bir şey çıkmadı. Aksine İdlip’in boşaltılması için ürkek de olsa kimi adımların atıldığı görülüyor. Sonuçta siyasi iktidar nereye el atsa her şey elinde kalıyor.
Ülke siyasetinde yeni güç dengeleri oluştu. Birçok olguda yeni bakış açıları ortaya çıktı. Saflar hızla netleşmeye doğru gidiyor.
Millet ittifakı yeni partilerle güçlenecek daha kapsamlı bir hale gelecek gibi gözüküyor.
Tüm bunlar olurken HDP’nin deklere edilen ‘yeni tutum belgesi’ kamuoyunda pozitif bir etki yarattı ve tartışmalara yeni bir boyut kattı. Ülke için yeni umutların ortaya çıkmasını sağladı. Türkiye kamuoyu belgede dile getirilen görüşleri ana hatlarıyla olumlu karşıladı.
Çözüm odaklı bir bakış açısının egemen olduğu belgede çatışmanın değil, diyalog ve müzakerenin temel alındığı gözüküyor. Türkiye’nin tüm sorunlarının çözüm yolunun meclis olduğunun vurgulanması ülkede yaşayan herkesi kucaklayan ve var olan tüm kaygıları dikkate alan bir yaklaşım içinde olunması dikkatle izleniyor.
Kaygı duyanların en çok dikkat ettiği noktaların başında gelen ‘Türkiyelilik ve birlikte yaşama’ kavramının altının somut bakış açılarıyla doldurulması da büyük bir ses getireceğe benziyor.
Başta Kürt sorunu olmak üzere ülkedeki tüm sorunların tüm taraflarca müzakere edilerek çözüm aranması, tüm taraflara çağrı yapılması tartışmaya davet edilmesi ve bunu yaparken son derece yapıcı bir dilin kullanılması önemliydi. Çözümünün yolunun mecliste ve HDP ile sağlanabileceğinin’ anlatıldığı belge ile birlikte düşündüğümüzde ülkenin önüne büyük olanakların çıkartabileceğini görmek mümkün.
Bu gelişmelerden sonra siyasi iktidarın HDP’yi kriminalize etme çabalarının kapatma girişimlerinin etkisi bir hayli azalmış durumdadır. Bu noktada kamuoyu durumun çok farkında
Gelinen bugünkü iç ve dış siyasi konjonktürde HDP, örgütsel yapı ve uygulamada, ortaya koyduğu tutum ve çizgiye uygun adım atabilirse, partiyi yeni kadrolara onların birikim ve enerjisine açarsa yeni bir demokratik ve sol dalganın önünü açabilir.
Çünkü ülke tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar enerji ve birikim oldu ülkede. Demokratik, özgürlükçü ve sol güçler artık nelerin yapılmaması gerektiğimi biliyorlar. En güzeli diyaloga, paylaşıma hazırlar. Atılan her güzel adım değer buluyor.
HDP eğer bu noktada ülkenin bütününün sorunlarına hakim, birleştirici adımlar attığında başta sol ve demokratik siyaset olmak üzere tüm siyaset üzerinde oy oranından öte ‘etkili güç’ olarak misyon üstlenebilir.