Fransa'da Küresel Güvenlik Yasası ve polis şiddeti
Ali ARAYICI *
Fransa'da, 28 Kasım'da, devrimci sendika konfederasyonları, insan hakları örgütleri, mağdur aileleri komiteleri, sivil toplum kuruluşları, gazeteci ve yöneticiler dernekleri, mahalle temsilcileri, sığınmacı komitesi ve "Sarı Yelekliler"den oluşan kolektifler "StopLoiSecuriteGlobale" (Küresel Güvenlik Yasası'na hayır) Koordinasyonu'nun çağrısı üzerine; Küresel Güvenlik Yasası'nı ve polis şiddetini protesto etmek için, ülke genelinde barış ve özgürlük yürüyüşleri düzenlendi.
Başkent Paris'te, 17 Kasım'da Ulusal Meclis önündeki eylem, 21 Kasım'da ünlü Trocadéro Meydanı'nda ve ülke çapında on binlerce insanı bir araya getiren protestolardan sonra; 23 Kasım'da République Meydanı'nda bir Polis Devleti'nde olduğu gibi, yüzlerce sığınmacı çadırının yıkılması, sığınmacı ve gazetecilerin polisler tarafından dövülmesi olayı, ırkçı şiddetin boyutunun ne kadar arttığını gösterdi.
Bu otoriter politika ve ırkçı polis şiddeti karşında, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'ın kayıtsızlığı, ülkedeki gelişmeleri göz ardı etmesi, protesto düzenleyen aktörleri dinlememesi ya da onların görüşünü dikkate almaması düşündürücüdür. Düşünce özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü, insan temel hak ve özgürlüklere karşı saygı için, eylemlerin artarak süreceği kaçınılmazıdır.
KÜRESEL GÜVENLİK YASASI
Küresel Güvenlik yasası nedir? Bu yasa tasarısındaki 24. Madde, bir polis memurunun ya da bir jandarmanın "yüz görüntüsü veya diğer kimlik unsurlarının" yayınlanması durumunda; 1 yıl hapis ve 45 bin Avro para cezasına çarptırılmasını içeriyor. Burada, hukuk yaptırımlarının 24. Madde'de öngörüldüğü gibi, niyetlerin değil eylemleri gerçekleştirdiğini anımsatmak gerekir.
Ulusal Meclis’te, 24 Kasım’da yapılan oylamada, bu tartışmalı yasa tasarısı; toplam 577 milletvekilinden 388 "evet" ve 108 "hayır" oyuyla Meclis'ten geçti. Bu yasa tasarısı, Ocak 2021'de, Senato'nun onayına sunulacak. Küresel Güvenlik Yasası'na karşı çıkan, tüm devrimci sendika, birlik, siyasi parti ve sol güçler; yasayı ifade özgürlüğüne bir saldırı olarak nitelendirdi. Yasanın Senato'ya sunulmadan önce, kesin geri çekilmesi için mücadeleye devam edecekleri bildirildi.
POLİS DEVLETİ VURGUSU
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümeti'nin, insan temel hak ve özgürlüklere, ülke ve halkın çıkarlarına zarar veren bu yasanın onaylanması, demokrasi ve toplumun geleceği için tehlikelidir. Fransa'nın polis şiddetine ve haber alma özgürlüğüne saldırı ülkesi, olmasına asla izin verilmemelidir. Sivil toplum kuruluşları tarafından yayınlanan görüntüler olmadan, polis şiddetinin cezasız kalacağı kaçınılmazdır.
Devletin insansız hava araçları ve çevredeki kamera görültülerinden uzak, önyargılı bir yasaya ve yargılamaya karşı çıkılmalıdır. Bu yasayla birlikte, BM'ler Yüksek Komiserliği'nin, İnsan Temel Hak ve Özgürlükleri için, İşviçre'nin Cenevre kentinde, 2021'in başlarında yapılacak olan oturumunda; bu yıl Fransa basın özgürlüğünü ihlal eden ülkeler listesinde, Pakistan, Sudan, Somali, Türkiye, Rusya, İsrail ve Çin ile birlikte kendini bulma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Küresel Güvenlik Yasası'yla ilgili olarak, İnsan Hakları Derneği üyesi Arie Alimi'nin şu sözleri dikkate alınmalıdır: "Hukukun üstünlüğünün yavaş yavaş gerilemesinden endişe duyuyoruz. Bu da bir polis devletine yol açıyor". Gazeteci sendikaları ise, Ceza Kanunu ve 1881 Basın Özgürlüğü Yasası'nın kışkırtma suçlarını cezalandırdığını belirtip "tehlikeli" yeni bir yasaya gerek olmadığını vurgulayarak "Polisin özgürce hareket ettiği ve istediklerini istediği yerde yaptıkları izlenimine sahibiz" dedi..
PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ
28 Kasım'da, Paris başta olmak üzere, ülke genelinde pekçok büyük kentsel yerleşim biriminde; yüz binlerce kişinin katılımıyla, 24 Kasım'da Ulusal Meclis'te kabul edilen Küresel Güvenlik Yasası ve giderek artan polis şiddeti protesto edildi. Katılımcıların büyük çoğunluğunu "Sarı Yelekliler", Komünist Partisi, İşçinin Gücü ve Genel İş Sendikaları, gazeteciler, medya çalışanları, devrimci sendikalar, aşırı sol gruplar ve sivil toplum örgütlerinden katılanlar oluşturdu.
Paris'teki protesto eylemi, saat 14:00-18:00 arasında gerçekleşti. Republique Meydanı'nda bir araya gelen ve maskelerinde ifade özgürlüğünün ihlalini simgeleyen "X" çarpı işareti olan on binlerce kişi; E. Macron hükümeti tarafından çıkarılmak istenen Küresel Güvenlik Yasası'nı, artan ırkçı polis şiddetini protesto etmek, insan temel hak ve özgürlükleri savunmak için; Bastille Meydanı’na kadar yürüyerek seslerini etkin bir şekilde duyurmaya çalıştı.
Yürüyüşe katılanlar, ellerinde 24 Kasım'da Ulusal Meclis'te yapılan oylamada yasaya "evet" diyen bazı milletvekillerin fotoğraflarını taşıyarak İçişleri Bakanı G. Darmanin’e istifasını istedi. Katılımcılarla polis arasında şiddetli çatışma çıktı. Polise sopa ve havai fişeklerle saldıran eylemciler, park halindeki bazı araçları, işyerlerini ve çöp kutularını yaktı. Polis cop ve göz yaşartıcı gaz ile karşılık verdi. Bu gösterilerde, birçok polis ve jandarmanın yaralandığı gibi, yüzlerce gazateci, eylemcide yaralandı. Binlerce yürüyüşçü gözaltına alındı.
Polis şiddetinin ve basının bilgilendirme hakkının ihlalinin orantısız olduğunu, görüntülerin yayılmasının ardından; mevcut yasal durumun polisi olası saldırılara karşı korumak için yeterlidir. İnsan Hakları ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi'nin 12. Maddesi'ne herkes saygı göstermelidir. BM'ler, Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu, İnsan Hakları Danışma Komisyonu ve Savunucuları; bu özgürlükleri yok sayan yasalara karşı eylemde, tüm katılımcılarla dayanışma içinde olmalıdır.
* Prof. Dr. / Paris