'Güzel günler göreceğiz çocuklar'

'Güzel günler göreceğiz çocuklar'
Evet, karanlık haftalar bekliyor bizi. Ama karanlığa karşı hep meşaleler vardı elimizde. Şimdi insanların elinde, bütünün yalnızca küçük bir bölümünü aydınlatan, el fenerleri var.

Josef H. KILÇIKSIZ


Mal ve reklam kapitalizmi, yılsonu kampanyalarının da sersemletici etkisiyle, «şeyleşmeye» dair her şeyi üzerimize boca ediyor. Karantina nedeniyle dairelerinde kilitli kalanlar, daha şimdiden, yemek pişirme dersi web seminerlerine, dijital alışveriş platformlarına ya da çevrimiçi yoga derslerine akın ettiler.

Meta kapitalizmi, Noel’in gerçekte, eksikliklerimiz ve fazlalıklarımız hakkında bir tefekkür ve derinlemesine düşünme zamanı olduğunu unutturuyor.

Evet, karanlık haftalar geliyor. Ancak Noel, tüketimin akıntısına kapılmak yerine, gizli ayrıntılar hakkında düşünmek için eşsiz bir fırsat olabilir.

Küçük, umut dolu bir sürpriz için, sözüm ona önemsiz ayrıntılar için, kendine derin bir bakış için bu zamanları kullanabilirsin. Karantinaları tahammül edilebilir kılmak için, belki de öfkeyi, sabırsızlığı isyanı, korku ve çaresizliği «kaçınılmaz olanın evrenine» havale edip, bilge, aşkın bir tutum takınmak gerekecek.

Bunu yapabilir misin?

Yıllar önce, köyümüzden yaşlı bir kadının cenazesine katılmıştım. Son dileği "bugün çocuklar azarlanmasın" şeklindeydi. Mezarlık yolunda oturan küçük bir kız çocuğu çakıl taşlarını ağzına tıkıyordu. Ölen yaşlı kadının en küçük kızı olan annesi, ağlayarak küçük kızın taşları ağzına tıkamasına izin vermişti. Küçük kızın genç dayısı, o gün için bir Mickey Mouse kravatı takmıştı ve bu yüzden kimse onu yadırgayıp azarlamamıştı.

İşte benim, kabaca, Noel’de hâkim olmasını istediğim ruh budur. Eğer çocuklar evi temizlemede yardımcı olacaklarına söz verirlerse, o gün boyunca, çevrimiçi hariç, her şeyi yapmalarına izin verilmelidir.

Belki Noel zamanları, eski fotoğraflarda yiten gülümsemenin, dostça ve umut dolu bakışın izini sürmek (çünkü, herkes fotoğraflarda hiç olmadığı kadar dostça görünür), belki de «motorları maviliklere sürenlerin» resmini yapıp, «benim meskenim dağlardır» şarkısını söylemek ya da plastik atıklardan dev balıklar yapıp tavana asmak, belki de cezaevindeki babaya, kardeşe, dosta, anneye, yoldaşa bir çorap örüp elle bir mektup yazmak için eşsiz zamanalardır.

Belki Noel gecesi oturup, şimdiye kadarki hayatını bir kâğıt parçası üzerinde bölümlere ayırmalısın. Naif bir iyimserlikle, belki de bu bölümlere sadece iyi olanı yazıp, kötüyü dışarıda bırakmalısın. O zaman anılar, sihirli bir iplikle çekilmiş gibi, birbiri ardına ortaya çıkacaktır. Eğer bu da işe yaramazsa pencereyi yeniden aç! İnan, çaba gösterirsen, çok güzel şeyler ortaya çıkacak.

Evet, karanlık haftalar bekliyor bizi. Ama karanlığa karşı hep meşaleler vardı elimizde. Şimdi insanların elinde, bütünün yalnızca küçük bir bölümünü aydınlatan, el fenerleri var. Sadece parlak olana odaklanan tavşanlar gibi insanlar el fenerlerini tercih ediyorlar.

Belki de dikkatini dağıtan, bütünü görmeni engelleyen, "köreltici" parlaklıktan kaçınmalısın.

Baktın olmuyor, pencereyi yeniden açıp, serin yeli içine çekebilirsin. Ya da gecenin bir vakti bir kurye olmadığın, açıkta, soğukta sokakta kalmadığın için, aştan eşten yoksun olmadığın için, ya da yoğun bakım hastalarının başında on saat boyunca bekleyen bir hastabakıcı, nöbetçi bir doktor olmadığın veya hangi önlemlerin insanı kurtarıp hangilerinin kurtarmayacağına karar vermek zorunda kalmadığın için minnettarlık duyabilirsin. Minnettarlığı abartmadığın, şükrü kula değil de tanrıya yönelttiğin sürece benim için bir sakıncası yok. Ama her şeye rağmen bu tutumlarının, "Başkalarının zavallılığına bakıp kendi haline şükredenlerden tiksiniyorum." diyen Dostoyevski üstadı kızdırması muhtemeldir.

Her şey bittiğinde, virüs hayatımızın bir veya iki yılını çalmış olacak. Bu çok uzun bir zaman, ama aynı zamanda hayatını kaybedenlere kıyasla gülünç denecek kadar kısa. Çünkü, yaşadığımız sürece, herhangi bir talihsizlik tam tersine dönüşebilir. Düşüş ve kalkış, yengi ve yenilgi, aşk ve ayrılık, çarpma ve sürükleniş, Kurban ve Ramazan, Noel ve Paskalya, kısacası her şey, sadece yaşadığımız sürece mümkün olabilir.

Ambulans sirenlerini, alarm düdüklerini, yalnızlık ıslıklarını unut, her şey yakında sona erecek.

"Görmüş geçirmiş" 94 yaşındaki Kraliçe, "Daha iyi günler geri dönecek" diyorsa mutlaka bir bildiği vardır, değil mi?

Mesafe kadar büyük, mesafe kadar hacimli gülümsemelerimizle ormanda ya da bir parkta el sallarken, ilkbaharda yeniden görüşeceğiz.

Öne Çıkanlar