İktidarın da diğer muhalefetin de sabah akşam HDP deme zamanı mı geldi?

İktidarın da diğer muhalefetin de sabah akşam HDP deme zamanı mı geldi?
Olmaz ya AKP, HDP’ye çiçek attığında, İstanbul seçimlerindeki tavrı ile ülkenin geleceğini değiştirdiği halde adını anmaktan imtina eden muhalefet panik halde HDP mi diyecek mesela?

Kemal BOZKURT


Belli ki Berat Albayrak’ın gidişi sadece kendisiyle değil politikaları ile de oluyor. Diyebilirsiniz ki, politikaları o mu belirliyordu ki? Konu bu değil şimdilik. Ki zaten ne kadar çok yazar, Erdoğan’ın pragmatik olduğunu yeni duruma çok çabuk adapte olduğunu yazmadı mı yıllarca? Muhalif olan yazarların dediği oluyor nihayet. Yani zaten bildiğimiz, düşündüğümüz yaşanıyor, konumuz bu.

İşte tam burada sorun başlıyor muhalefet açısından. Erdoğan’a bakarak siyaset yapan kendi yolunu belirleme halinin sonuçları ne olacak? Burada bir istisna İmamoğlu’nun temsil ettiği siyaset yapma biçimiydi kendi bildiği yoldan gitti ve sonucunu (Bağrımıza taş basarak olsa da…) biliyorsunuz. HDP hariç muhalefetin büyük bir kısmı ise hâlâ Erdoğan’a bakıyorken, şimdi ne olacak?

İzin verin anlatayım ne demek istediğimi. Bir çok kişi o politikaları Berat Albayrak’ın bir başına belirlemiş olamayacağını söylese de, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin tek adam rejimi olduğunu söylese de durum şimdi değişiyorken ve yine de Erdoğan bunlardan sorumlu ise, taktik olarak bu politikaları değiştiriyorsa, 'Başarılı olabilir mi?' diye soruyor. Bu taktiklere iktidarın inanması veya inanmaması bir kriter olsa da başarı için kriter değil ne yazık ki rasyonel politikada. Kaldı ki, inançlar da değişir. Bir Marksist olarak söylemeliyim ki insanların durduğu yere, yaşadığı yere göre pekala değişir. Değişmediğini zannetsek de değişir. Yani durumunuzun ruhunuzu da değiştirdiğini söylemeliyim, ki çoğu zaman ruhun yani iradenin durumu değiştirmesi için mücadele verdiğimiz aşikar bir yandan da…

Verili duruma itiraz olarak tarif edebiliriz bunu ama ‘Verili durum ne?’ ona da bakarak yeni bir şey, sentez elde etmeye de çalışıyoruz çoğu zaman. Ancak yine de verili durumun ruhu dönüştürdüğünü söylemeliyim. Yoksa insanlığın bugünkü durumunu izah edemezdim. Korona diye verili bir durum olmasaydı aşı da olamazdı değil mi? Olmayan hastalığın aşısı da olmaz yaratacağı yeni ruh hali de. Korona diye verili bir durum olmasa eve kapanmak zorunda kalanların ya da tam tersine daha çok dışarıda çalışmak zorunda kalanların bunlardan kaynaklı ruhsal sıkıntıları da olmazdı herhalde.

Neyse, iktidar ilk defa ‘Acı reçete’den bahsederken ve bunu hep beraber içmeliyiz derken yine aynı gemideyiz metaforuna sığınsa da evine ekmek götüremeyenlerle ekmek götürebilenlerin aynı gemide olsa bile sınıfsal olarak aşağıda veya yukarıda olma durumu ortaya çıksa da, hukuk falan derken buna inanıp inanmadığı değil durumu nasıl değiştirmeye çalıştığını konuşmalıyım. İhtimaldir ki hukuksuz işler, ister mecburiyetle olsun isterse de inanarak olsun değiştirilmeye çalışıldığında mesela Kavala haksız, adaletsiz olarak tutulduğu cezaevinden tam da bu sıralarda çıkartıldığında, Demirtaş adaletsiz olarak tutulduğu cezaevinden çıkartıldığında; olmaz ya AKP, HDP’ye çiçek attığında, İstanbul seçimlerindeki tavrı ile ülkenin geleceğini değiştirdiği halde adını anmaktan imtina eden muhalefet panik halde HDP mi diyecek mesela?

AKP ise dönüp halklara ‘Görüyorsunuz ey halkım, HDP’lileri tutukladım, kayyım da  atadım. Ellerinde bir tane bile belediye bırakmadım, sınır ötesi operasyona kadar yapacağım her şeyi yaptım, hatta bundan görev çıkartan kimileri hukuksuz işler bile yaptı (HSK’nin mesela Kavala’nın tutukluluğuna karar veren hakimlerin listesini istemesine ne diyelim?) ama buna rağmen, işler iyi gitmiyor. Bizzat siz demediniz mi; artık eve ekmek götüremiyoruz diye? Siz demediniz mi; hukuk olmazsa yatırım da olmaz diye? Siz demediniz mi barış olsun diye?’ Derse ne yapacaksınız? ‘E bizde sizi dikkate alıyoruz işte.’. Diye devam etse? Ki yine siz demiştiniz beni başkan seçerek sistemi de değiştir diye ve yine şimdi siz çoğunlukla İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin’i muhalefete vererek bana bir şey diyorsunuz ben de bunu duymayayım mı dese ne dersiniz? Ne yani demez mi bunları Erdoğan? Neden demez? Efendim ama bu popülizmdir, şudur, budur. İnsanlar tanımlarımızla mı ilgilenecek yoksa ekmekle mi? Elbette esas olarak ben de sizin gibi düşünüyorum fikrin, ekmekten daha değerli olduğu zamanları hayal edebiliriz... İyi ama fikri besleyen şeylerden biri de ekmek ise, o ekmeğin kazanılması ile ilgili ne diyeceğiz o zaman? Ancak ekmeği olanların fikre zaman ayırabileceğini de mi bilmiyoruz? Yani, ekmek fikri ne olacak?  Biz demiyor muyuz tencere kaynamazsa iktidar kaynar diye. Tencereyi, kaynatmanın yolunu taktik olarak da olsa, geçici de olsa arayan iktidara karşı muhalefet ne arıyor? Arasa sormaz mı halklara arada bir; aradığım şeyler şunlar ve bulduklarım da bunlar diye?

Demem o ki muhalefetin ilkeleri nedir? AKP yarın ola ki HDP dediğinde muhalefet o zaman HDP nin adını anacaksa, AKP demeden HDP demenin sizin ilkelerinizdeki yeri nedir? Eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi ‘boş lafların’ yeri nedir sizde? HDP’nin kilit bir parti olduğunu iktidar da bilmiyor muydu yani sizin gibi? İktidar bu yüzden HDP ye baskı kurmadı mı? İktidar bu yüzden HDP ile diğer muhalefetin arasını bozmak için politikalar üretmedi mi? Öyle olmadığını gören iktidar şimdi başka bir taktik denerse ne yapacaksınız? İş başa düştü başkalarına ihale etmeyeceğim kendim çözeceğim ve iktidarı kaybedeceğime, muhalefet HDP ile iktidar olacağına ben HDP desteğini almanın yolunu bularak iktidarda kalmaya devam edeyim dese ne yapacaksınız? HDP her şeye rağmen olgunlukla hep destek verdi muhalefete ama olgunluk hep mi ezilenlere düşer? Siz neden olgunlaşmıyorsunuz? HDP başından beri barış diyorken ve hiç yer değiştirmiyorken sürekli yer değiştiren iktidar ve muhalefet kimi suçlamalı?  Barışı, huzuru sağlayacak olan kimse onunla çözüm arıyorken, siz çözüm aradınız da sizinle görüşüp konuşmadı mı bu meseleyi? Gündemsiz olarak Dersim halkarından özür dileyemez misiniz mesela? Demirtaş’ın tutuklanmasına vesile edilen ve HDP Meclis’te araştırma önergesi verdiği halde Kobane olayları araştırmasına destek veremez miydiniz mesela? Gündemsiz olarak Roboski’yi soramaz mısınız mesela? Bunları taktik olarak değil yapılması araştırılması gerekenler olarak göremez misiniz mesela? Gelecek tahayyülü olanların bunu gündemli gündemsiz dillendirebileceğine de mi bilmiyorsunuz? ‘Evreka’ diye sokağa fırlamak için gündemin gemi olması mı gerekiyor yoksa sizin bunu dert ediyor olmanız mı?

‘MHP izin vermez!’ olmaz öyle şey mi diyorsunuz? Deyiniz! Beka tespitinden (Kendi bekası olduğunu biliyorsak) vazgeçmemiş bir iktidar neden yapmasın bunu? Siz demediniz mi iktidarda kalmak için her şeyi yaparlar diye. E yapacaklar işte her şeyi. Soru şu; Siz ne yapıyorsunuz?

Koca koca meseleleri geçtim, zorlamamalıyım sizi daha fazla ama dün yine Kürtçe bir tiyatro oyunu daha yasaklandı, sadece ona ilişkin ne diyorsunuz mesela?

Joe Biden ABD Başkanı seçilince iktidarın zora düşeceğini tahmin ediyorsunuz ama iktidar politikalarından bugünden hızla çark etmeye başlamışken, ABD ile de, AB ile de anlaşır olur biter. Yapamaz mı yani bunu? Yapıyor işte...Ya siz, niye ABD seçimlerinden ayrı ve gayrı olarak; benim yolum budur demiyorsunuz? Nedir sizin siyaset yolunuz? İktidarın uzun zamandır vizyonu ve siyaseti yok bu doğru ama sizinki nedir bilen var mı? Nasıl bir Türkiye? sorusuna; barışın olduğu ve bunun somut olarak şu politikalarla yapılacağı bir yol nedir diye düşünüyor musunuz mesela? En sert tartışma, siyaset bile insanların ölmesinden iyidir o yüzden şimdi özgürce tartışma zamanı, ki ölümler olmasın diyor musunuz mesela?

Öne Çıkanlar