Muharrem İnce nereye koşuyor?
Ayhan ONGUN
"İnce parti kuruyor." haberinin toplumda yaptığı etki, olası sonuçlarından çok daha güçlüydü.
Daha önce Genel Başkan Adayı ve Cumhurbaşkanı adayı da olan İnce’nin kim ne derse desin CHP içerinde bir ağırlığı vardır.
Kendisi pek ağırkanlı davranan biri olmasa da parti içerisinde 25 yıllık emeğin sonucu oluşturduğu özgül ağırlık hiç de küçümsenecek, yadırganacak bir durum değil.
Renkli kişiliği, azmi, mücadeleci yanıyla parti içerisinde önemli bir siyasi figür olduğunu kimse inkâr edemez. Ancak ideolojik duruşu, siyasi derinliği konusunda aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil.
Hiçbir zaman da Muharrem İnce; siyaseten farklılık yaratan bir politik çizgi arayışında olmadığı gibi, hırçınlığı, hırsları ve inatçı tavırlarıyla Erdoğan’a öykünen bir yanı da var.
Yani bugün Tayip Erdoğan’ın elindeki yetki ve güç onda olsa Muharrem İnce’nin de otoriter bir lider olma potansiyeli vardır.
Tüm bu özelliklerine karşın emek ve liyakat ölçü alınacaksa herkes gibi İnce’nin de dilediği şekilde siyaset yapma ve hatta yeni bir parti kurma hakkı vardır.
Kimse çıkıp da Muharrem İnce’yi "Niye parti kuruyorsun?" diye suçlayamaz.
Kurmak istediği parti ya da başlatmak istediği hareket kime yarar sağlar, ne kadar başarılı olur, tüm bunları yaşamadan göremeyiz.
Ancak şu bir gerçek ki, artık CHP’de herkes gerçek rengini ortaya koyup, nasıl bir siyaset yapacağına, daha doğrusu nasıl bir Türkiye istediğine karar vermek durumundadır.
Muharrem İnce ya da başkalarının kuracağı partinin, eğer Cumhur İttifakı’na karşıysa, ne CHP ye ne Millet İttifakı’na bir zararı olmaz.
Muharrem İnce’ye bu gerekçelerle saldırmak, kimilerinin yaptığı gibi neredeyse hain ilan etmek hiç doğru bir yaklaşım olmaz.
Muharrem İnce, oluşturacağı bu yeni siyasi oluşumla ancak ve yalnız kendisine zarar verir.
Şunu herkesin kabul etmesi gerekir.
Türkiye de mevcut sistem içerisinde her durumda ikili bir yarış olacaktır. Bir tarafta Erdoğan ve yandaşlarının, iktidar olanaklarından yararlanmak isteyen kesimlerin yer aldığı ittifak, karşısında da mevcut iktidarın uygulamalarından rahatsız olan, karşı çıkan muhalefet bloğu.
Keşke insan odaklı, emek eksenli tüm demokrasi güçlerinin içinde yer alacağı kapsamlı bir ittifak oluşturulabilse.
Ülkemizin kurtuluşu, oluşacak böylesi bir demokrasi ve güç birliğiyle sağlanabilir.
Daha farklı bir değerlendirmeyle Başkanlık sistemini destekleyenlerle, güçlendirilmiş bir parlamenter sistemden yana olanların mücadelesine tanık olacağız.
Öyle olunca da, Muharrem İnce’nin başlatacağı mücadele kimilerinin ısrarla söylediği gibi Cumhur ittifakının değirmenine su taşımaz.
Aksine CHP içinde ya da dışında bu kanaldan akacak sular da aynı kaynağa yönelecektir.
Gereksiz yere şimdiden İnce’yi karşı saflara itmenin, CHP düşmanı gibi göstermenin kimseye bir yararı olmaz.
Muharrem İnce de, CHP içerisinde örneğini çokça gördüğümüz; hırslı, kariyeri heveslisi, hırçın ve liderlik egoları olan siyasetçilerden yalnızca bir tanesidir.
Sanki CHP de ilk kez bir liderlik kavgası oluyormuş gibi Muharrem İnce’yi günah keçisi yapmak doğru değil.
Kaldı ki, yapacağı açıklamaları beklemeden peşin hükümle İnce’yi mahkum etmek, yargılamak da demokratik bir tavır olamaz.
Geçmişte Ekmelettin’e karşı çıkmayan, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kulis yapanlara sormak gerekmez mi?
Muharrem İnce’ ye niye bu tahammülsüzlük.
Yanlış anlaşılmasın, kişisel olarak ben Muharrem İnce’nin doğru bir aday olduğunu düşünmüyorum.
Ama onun da CHP içerisindeki herkes gibi ve hatta daha fazla aday olma, bu konuda çalışma yapma hakkı olduğuna inanıyorum.
Gerek parti içi demokrasi, gerekse evrensel demokrasi anlayışı da bunu gerektirir.
Aksi halde başkan ve adamlarının belirlediği kişi ve hedefler doğrultusunda davranılacaksa AK Partiden ya da Erdoğan’dan ne farkınız kalır.
Günahıyla, sevabıyla Muharrem İnce’de bu partinin bir neferidir.
Onu bir düşman gibi görmek, ötelemek, itelemek, yok saymak en çok da CHP’ye zarar verir.