Newroz: İstanbul'dan 'Öcalan' sloganları yükseldi
Eyüp OK*
En son on koca yıl önce WAN`da NEWROZ kutladığımı söyleyerek başlayayım. O günden bugüne geçen on yıl şüphesiz çok şeyi beraberinde götürmüş, değiştirmiş. Olumlu olanlardan bahsetmek istesem de ülkenin içinde bulunduğu ahval, ne yazık ki olumsuzlukları daha hakim kılmış durumda. Tüm olumsuzluklara karşın, hem geçen sene pandemi dolayısıyla iptal edilen NEWROZ`a katılamamın getirdiği bilenmişlik, hem de durmadan suç üreterek kendini sürdürmeye çalışan iktidar blokuna karşı etik bir görev olarak katılmayı gerekli gördüğüm İstanbul Newroz`unda, oldukça anlamlı sürprizlerle de karşılaştım. En son on bir sene önce ayrıldığım bir arkadaşımı görmem, o beni tanıyamasa da mutluluk vericiydi. Tabi hafızamın tüm yaşananlara karşı direnci ayrıca sevindirdi. Hasılı, fazla uzatmadan kimi gözlemlerimi, merak edenler için paylaşayım.
Genelde saat on sıralarında uyanan ben, "bugün Newroz, erken kalk", diyerekten saat altıda uyanıp Tekirdağ’dan İstanbul’a yol almaya başladım. Yenikapı Meydanı`na vardığımda saat 10,30 civarıydı. Alanda ilk göze çarpan şey polis yoğunluğuydu. Alan ve çevresinde bulunan polisler ile miting yapılsa herhalde Yenikapı`daki en büyük mitinglerden biri olurdu. Zira metro istasyonunun çıkışından başlayarak alana uzanan yol boyunca birkaç noktada dizilmiş, güzergah boyunca kalabalık kitleler halinde etrafta dolaşıyor, her katılımcıyı 3-4 defa aradıktan sonra alana bırakıyorlardı. Alan girişinde kurulan arama noktasında yurttaşlara "arkanı dön, öyle arayacağım" demeleri ise işin final kısmıydı. Amacın ne olduğu ise herkesin malumu olsa gerek. Pazar girişlerinde bile HES kodu sorulurken, alan girişinde, onca aramaya karşın sorulmamış olmasının sebebini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Saat 11,00 sıralarında bireysel ve kitlesel katılımlarla alan dolmaya başladı. Birçok parti, politik grup ve sendikayı kendi slogan ve pankartlarıyla alanda yan yana görmek mümkündü. Anarşi isteyen DAF da vardı, emek, barış, özgürlük diyen EMEP de, kararlılıkları sloganlarına yansıyan gençlerin yoğunluklu olduğu Birleşik Mücadele Güçleri de... Gece vakti ansızın İstanbul Sözleşmesinin fesh edilmesine öfkeli olan kadınlar da vardı, evlatlarını gerillada, faili meçhul cinayetlerde ve/veya zindanlarda yitiren Barış Anneleri de. Herkes kendi sesi, zılgıtı, sloganı ve pankartlarıyla aynı hedefe odaklanmıştı; Erdoğan/Bahçeli iktidar blokuna tepki ve baskılara karşı direnişi büyütme kararlılığına.
Geçen senelere oranla katılımın nispeten az olduğunu belirtmek gerek. Bugüne kadar bizzat katılmasam da yakından takip ettiğim İstanbul Newroz kitlesi bu sene yoktu. Bu, zaman ve koşulardan arındırılarak değerlendirildiğinde çok negatif anlamlar çıkarılabilir, fakat durum öyle değil. Malum pandemi süreci ve vaka sayılarının her geçen gün artıyor olması, özellikle de İstanbul’da, önemli bir etken; yine ekonomik krizin yarattığı koşullar dolayısıyla çoğu insan ciddi anlamda ekonomik sıkıntı çekiyor ve cumartesi günü olması dolayısıyla çok sayıda kişi çalışmak zorunda olduğundan katılım sağlayamamıştı. Günlerdir süren yağmur, geçici süreliğine dinmiş olsa da rüzgar ve soğuk, rahatsız edici düzeydeydi. Ülkedeki politik atmosfer de bu saydıklarımın cabası. Tüm bunların yanında, organizasyonda ciddi yetersizlikler olduğu gerçeğini de vurgulamak lazım. Hem alandaki hazırlık zayıftı, hem de çok sayıda insanın haberi yoktu. Nitekim, etkinlik bittiğinde bile çok sayıda yurttaşın alana gelmeye devam ediyor olması, geç haberdar olmalarından kaynaklıydı. Sebebi/sebepleri nedir bilemem, fakat İstanbul’a ve döneme yakışır bir organizasyon yapılmadığını ifade etmenin, bu anlamda emek veren arkadaşların emeğine haksızlık olmayacağı kanaatindeyim.
Saydığım ve sayamadığım tüm haklı sebeplere karşın azımsanmayacak bir katılım olduğunu ifade etmem gerek. Birçok insanın ağzından bizzat duyduğum "roja şerefê ye" (Şeref günüdür), "roja namûsê ye" (namus gündür) ifadeleri, katılımcıların kararlılığını gösterir nitelikteydi. Katılımcıların yoğunlukla gençlerden ve kadınlardan oluştuğunu ayrıca belirtmekte fayda var.
Coşku, kararlılık ve direniş mesajlarıyla geçen kutlamalarda diğer önemli bir nokta da Sn. ÖCALAN`ın ismi her anıldığında zirveye çıkan alkış sesleri ve onu takip eden bağlılık ve övgü içerikli sloganlardı. Sn. ÖCALAN üzerinden entrika çevirmek isteyenlere kararlı bir cevap olduğu kanaatindeyim.
Yapılan konuşmalar ve müzik etkinliği ardından NEWROZ kitlesi dağılırken, kadınlar, İstanbul Sözleşmesi`nin gece yarısı bir KHK ile fesh edilmesine karşı, direnişi büyütmek için Kadıköy’de buluşmak üzere sözleştiler. Herkes evine doğru yol alırken, onlar Kadıköy’de ataerkiye ve iktidara karşı özgürlük ve direniş sloganlarını yükseltmek için yol alıyorlardı...
* Gazetecilik öğrencisi