Nitelikli eğitim yerine 'seyreltilmiş eğitim'

Nitelikli eğitim yerine 'seyreltilmiş eğitim'
'Seyreltilmiş eğitim' modeli, niteliksel değil niceliksel bir anlam taşıyor. Amaçta, içerikte, hatta yöntemde bir değişiklik yok.

Cemal ÇAĞLI*


Yeni bir kavram girdi hayatımıza: Seyreltilmiş Eğitim!

Seyreltilmiş alkol

Seyreltilmiş çamaşır suyu

Seyreltilmiş mikrop

Seyreltilmiş uranyum

Seyreltilmiş sınıf

Seyreltilmiş orman….. ve nihayet  "seyreltilmiş eğitim"

Bu kavram, 12 Ağustos’ta  Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un açıklamasıyla  eğitim dünyasındaki  yerini aldı. Hayırlı olsun vatana, millete!

"Seyreltilmiş eğitim" modeli, niteliksel değil niceliksel bir anlam taşıyor. Amaçta, içerikte, hatta yöntemde bir değişiklik yok; öğrencilerin okulda kalma sürelerinin kısaltılmasını (40 dakikalık dersi 30 dakikaya indirgeyerek), derslere ayrılan  saatlerin azaltılmasını ( 6 saatlik bir dersin 4 saatini okulda, 2 saatini uzaktan eğitimle tamamlayarak) ve sınıftaki öğrenci sayısının azaltılmasını ( Bunun ise tek yolu ikili eğitime geçmektir ama bakanlık bu konuda hiçbir  açıklama yapmadı ) içeriyor "Seyreltilmiş Eğitim".

Özetin özeti şu:  Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), "demokratik katılım mekanizmalarını  işletmeyerek" tek başına salgın sürecini yöneterek, fiziki mesafeyi koruyup  salgının yayılmasının önüne geçeceğini iddia ediyor!

Bakanlık,"dostlar bizi pazarda görsün" misali "seyreltilmiş eğitim" üzerine açıklamalar yaparken, Eğitim Sen de 12-13 Ağustos tarihlerinde ‘Kovid-19 Salgınında Gelinen Aşama ve Eğitim Kurumlarının Durumu’ konulu çevrimiçi bir etkinlik düzenlemiş, alanında uzman bilim insanları ve akademisyenlerle salgında gelinen aşama ve salgının seyri, halk sağlığı açısından değerlendirilmiş, alandaki sağlık emekçileri, öğretmenler, eğitim yöneticileri ve idari personel ile yükseköğretim kurumlarında çalışanların karşı karşıya olduğu riskler ve kadın emekçilerin yaşadığı sorunlar farklı yönleriyle ele alınmış ve bir raporla kamuoyuna sunulmuştu.

Bu raporda adı geçen bazı öneri ve eleştirileri yeniden paylaşmakta yarar görüyorum.

  1. Okulların açılmasında 18 milyon öğrencinin ve 1 milyon eğitim emekçisinin yararını, fiziksel ve ruhsal durumunu mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
  2. ‘MEB okulları açmak istiyor, sendikalar istemiyor’ algısı yaratmak tehlikelidir.
  3. Öğrencilerin örgün eğitimden uzaklaşması ve bu sürenin uzaması öğrenciler üzerinde travmatik etkiler yaratmaktadır.
  4. Devlet okullarında bir sınıfta maksimum 12 öğrenci olmalıdır.
  5. Pandemi sürecinde yapılan uzaktan eğitim uygulamalarında öğrencilerin önemli bir bölümü bilgisayar ve internet olmadığı için (Eğitim Bilişim Ağı) EBA’ya girememiştir.
  6. Pandemi sürecinde mevcut müfredatla yol almak mümkün değil.
  7. Uzaktan eğitimde ölçme değerlendirmenin nasıl yapılacağı en önemli sorun.
  8. Uzaktan öğretim kapsamında yapılan sınavlar adil değil. Çünkü öğrencilerin içerisinde bulunduğu sınıfsal, sosyal, coğrafi eşitsizlikler gibi hâlihazırdaki eşitsizliklerin derinleşmesine neden oluyor.
  9. Düşük internet bağlantı hızı, bilgisayara sahip olmama gibi küçük görülen ancak ciddi engeller yaratan sorunlar karşısında herkesin eğitim hakkını koruyacak basit bir sistem hayata geçirilebilmeli.
  10. Üniversitelerde seyreltme yapılarak, fakülteler farklı zaman dilimlerinde ikili ya da üçlü eğitim yaparak ve diğer fakültelerin de dersliklerini kullanarak yüz yüze eğitime geçilmelidir.

İktidar, Eğitim Sen tarafından kamuoyuna sunulan bu rapordan rahatsızlık duymuş olmalı ki, Milli Eğitim Bakanı 29 Ağustos günü yeni açıklamalarda bulundu.

Bakanlığın yaptığı açıklamadan çıkan bazı sonuçlar ise şöyle:

  1. 21 Eylül’de belirli sınıflarda yüzyüze eğitim başlatılacak.
  2. Çocukların duygusal durumunu rehabilite etmek ve yaşanabilecek olası travmaların önüne geçmek için "psikoeğitsel etkinlikler kitapları" çıkartılmış.
  3. Gençler, öğretmen ve veliler için psikolojik destek rehberleri hazırlanmış.
  4. Her gün derslere sporla başlanacakmış ve bunun için video kütüphanesi oluşturulmuş.
  5. 'Ders kitabının dışında kitap ihtiyacı duyan öğrnecilere "öğrenci çalışma kitabı" verilecekmiş.
  6. İnternete erişimde bulundukları bölgeler itibarıyla sorun yaşayan yaklaşık 1,5 milyon çocuğa 17 kitaptan oluşan özel bir set verilecekmiş.
  7. 5 bin 200 EBA Destek Noktası oluşturulacakmış, ayrıca "Gezici EBA Destek Noktası" hazırlanacakmış.
  8. Çocukları okumaya teşvik etmek için "Okuyan Balık" adıyla bir site kurulmuş, ayrıca öğretmenler ve velilere yönelik podcast'ler(uygun ses ve görüntü dosyaları, radyo programları, videolar vs.) hazırlanmış.

18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın eğitim emekçisini doğrudan ilgilendiren bu konudaki düşüncelerimizi bir sonraki yazıya bırakarak, 31 Ağustos'ta tüm okullarda başlayacak olan uzaktan eğitimin çocuklarımıza ve topluma hayırlı olmasını diliyorum.

 

* Eğitimci

Öne Çıkanlar