Son Rus Çarı'nın kötülüğünün sırrı

Son Rus Çarı'nın kötülüğünün sırrı
Putin’in şu an yaptığı şey, mahallesindeki sıradan insanlara sempati ve küçümseme karışımı ile vatandaşlarına göz kulak olan bir gangster gibi davranıyor.

Ömer ÇİFTÇİ


Kültürel, manevi veya ruhsal olsun, birçok çelişkili duyguyu bünyesinde barındıran Rusya’da Vladimir Putin’in başkanlığı hala devam ediyor. 21. yüzyıl Rusya’sı lideri olarak sadece Putin’i biliyor. Putin Rusya’sı, Rus halkının tahayyülünde birliğin ve bütünlüğün korunması olarak görülen bir lider. Ruslar, 1990’lardaki aşağılanmayı Putin’le birlikte aşabildiklerini düşünüyorlar. 1990’lar Rusya’sı, hayatın ve kurumların her alanında mafyalaşmayla, yozlaşmayla, yolsuzlukla bilinir.

Yukos Petrol Şirketi’nin başkanı Mikhail Hodorkovski Novosibirsk’teki bir havaalanında silah zoruyla tutuklandığına kadar Rusya’nın durumu içler acısıydı. Kendi çıkarları için çalışan bir grup oligark tarafından zayıflatılan cumhurbaşkanı Boris Yeltsin rejimine son verilmişti. Bunun başka bir anlamı daha vardı. Parçalanmış devletin sona ermesinin ve Rusya’nın prestijini yeniden tesis edilmesinin ve yeni düzeninin kurulmasının başlangıcını işaretiydi.

PUTİN’İN SERT RÜZGARI

Putin, 2000’de işbaşına geldiğinde ekonomik ve siyasal olarak büyük karmaşaya yaşayan bir Rusya devraldı. Ülke vahşi kapitalizme tanık olmuş, yarı başkanlığa dayalı, çok partili bir siyasi sistemin üzerine kurulmuştu. Putin gelmeden önce en büyük petrol varlıklarını satmış, seçimlerini CIA’ya devretmiş, NATO’nun sınırlarını ihlal etmesine izin veren bir Rus portresi vardı.

İkinci Çeçenistan Savaşı’ndaki şahin tutumuyla kamuoyu nezdinde ün kazanan Putin, iktidara geldikten sonra bir dizi değişiklik ve dönüşüm yapmaya başladı. Bunlar arasında, 2000’lere geçiş sürecinde yaşanan en önemli dönüşümlerden biri ise, Rus sermaye sınıfı açısından hâkim sınıfların önderliğini yapan egemen sınıfın el değiştirmesidir. Yeltsin döneminde ekonomik ve zaman zaman da siyasal iktidar üzerinden söz sahibi olan oligarkların yerini, Putin döneminde çoğunlukla devletin üst kadrolarında görev yapmış isimler yer alır. 2000’ler Rusya’sının siyasal ve ekonomik atmosferine, özellikle devlet vurgusunu daha çok yapan yeni simalar hâkim olmaya başlar.

Reel sosyalizmin buharlaşmasıyla birlikte Rus emperyalizmi kendini içerde yenileme sürecine girdi. Putin ve Medvedev ikilisinin öncülüğünde güçlü devlet parolasıyla devletin otoriterleşmesinin artması süreci başladı. Bu süreç aynı zamanda Rus halklarının var olan nispi demokratik haklarının baskılanması ve ortadan kaldırılmasıyla sonuçlandı.

Bir yandan ekonomik alanın düzenlenmesinde artık daha etkin bir göreve sahip yeni devlet yapılanması açısından, siyasal alanda devlet bürokrasisinin yeniden kontrolü ele almasıyla otoriterleşmenin pekiştirilmesi de sağlanmış olur.

Rusya bugün tüm diktatörlüklerde olduğu gibi insan hakları, temel hak ve özgürlüklerin, basın, ifade ve inanç özgürlüğü, örgütlenme hakkının yasaklandığı, muhalefetin ortadan kaldırıldığı otoriter bir rejim anlayışı içindedir. Zaten Rusya tarihinin siyasal kültürünü oluşturan "yönetim anlayışı" yayılmacılığa dayanan bir diktatörlük olageldi. Bu yüzden Rus halkının demokrasiye yaklaşımı biraz farklıdır. Haklarında alınacak herhangi bir kararın demokratik bir anlayışa sahip olması gerekmiyor.

NASIL BİR PUTİN VAR?

Aslında Putin, Rus toplumuna inandıracak herhangi bir işaret göstermedi. Putin’in şu an yaptığı şey, mahallesindeki sıradan insanlara sempati ve küçümseme karışımı ile vatandaşlarına göz kulak olan bir gangster gibi davranıyor. Putin bir siyasetçi değil, olmadı hiçbir zaman. Bir Rus olduğu için vatandaşları onu kızdırdığında sinirlenebiliyor.

Daha fazla toprak kazanmak Putin’in bir amacı değil; Rusya’da yeterince toprak var. Tam olarak istediği şey tüm Batı sistemini alt etmek ve istikrarsızlığı sağlamaktır. Tabi bu ABD’ye ve İngilizlere komik geliyor.

Rusya, diğer pek çok ülke gibi, tarihi kadim bir ülkedir. Öyle görünüyor ki Putin’in 400 yıllık bir yarayı iyileştirmeye çabaladığını görüyoruz. Rus Çarların yaptığı, Batı’yı sınırlarının dışında tutmak gibi yapılan en sık hatayı tekrarlamıyor. Şöyle de denebilir: Putin’in Rusya’sında bolşevik devrimi, Stalin, kıtlık, Gulag kampları, dünya savaşı ve genel olarak başarısız bir devlet, ölümcül bir yaşam tarzı, bitkin bir ekonomi, hapishaneler, prestij kaybı gibi başarısızlıklara da yer yoktu. Putin’in Rusya’sında bunun gibi ölümcül hatalara yer yok artık.

Rus Putin’in kafasındaki var olan strateji, mümkün olan her yerde kaos yaratmak ve sonrasında bu kaosun meyvelerini toplamaktır. Putin iktidara geldiği günden itibaren, ülke içinde yer alan özerk bölgelerin yetkilerini kısarken, sınırlarını daraltarak ortadan kaldırma yönünde merkeziyetçi bir politika izliyor. Balkanlarda ve Kafkasya’daki komşu ülkelerin iç işlerine müdahale etmekte, kendine yakın yönetimler oluşturmakta ve bunun aksine bir gelişme gördüğünde de işgal ve ilhak operasyonları yapmaktan geri kalmıyor. Gürcistan ve Ukrayna ile olan meseleler nasıl hal olduğunu gördük.

Müttefik olduğu ülkelerde, Rus yönetim anlayışının arka bahçesi olarak gördüğü Irak, Suriye, Mısır, İran başta olmak üzere Ortadoğu’da ortaklık kurarken oligarşik, despotik ve diktatörel yönetimler tercih ediyor. Halep, Hama, İdlip bombalandığında, Rusya’nın hele de Putin’in umurunda olacağı bir şey değil. Tamamen, Rus hegemonyasını taşımak ve ABD’yi baltalamak istemesinden kaynaklanıyor. Çünkü Rusların Suriye’ye yerleşmesi ve neye hizmet ettiği veya ne gibi bir menfaat sağlayacağı bir durum yok. Ama çok açık görülüyor ki ABD menfaatlerinin çoğu zarar gördü. Hele de dört yıllık Trump döneminde yapacağı her şeyi yaptı. Türkiye’ye S-400 satarak, NATO’da derin bir gedik açtı.

Rusya’nın despotik yönetiminin demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve ekoloji gibi bir derdi yoktur. Bunlar Rusya’nın çıkarları karşısında kolayca feda edilen değerlerdir. Kendisi gibi kapalı devre diktatörlüklerin iktidarda kalması ve yenilerinin iş başına gelmesine her türlü desteği vermekten geri durmuyor. Bu iktidarların bekası için halkların katliamlardan geçirilmesine destek verdiği ya da görmezden geldiğinin yeni örneği Suriye’de olanlar ve Esad’a verdiği destek olsa da Çeçenistan, Kırım, Gürcistan’da yaptıkları kirli sicilinin yakın tarihteki örnekleridir.

"Nasıl bir Rusya var şuan?" sorusu sorulduğunda, fikirler ayrışıyor hemen. Kimilerine göre köhnemiş, yozlaşmış, rüşvet ve yolsuzluklara batmış bir Putin Rusya’sı; kimilerine göre de Rusya’yı uçurumun kenarından çekip alan, uluslararası dengeleri değiştiren, Rusya’yı uluslararası sahneye yeniden bir güç olarak çıkaran bir Putin Rusya’sı var. Rus toplumu şuan Putin’in yönetimi altında Rusların kırılan onurunu tamir etti, ülkeleriyle tekrar gurur duymalarını ve kendi mülkiyetini yeniden kazandığını düşünüyor.

Öne Çıkanlar