Teşekkürler Trump…
Kemal BOZKURT
ABD bize ne kadar uzak olsa da Kongre baskınıyla seçim sonucunu tanımayan Trump’ın yaptıkları o kadar yakındı. Uzakta olan burnumuzun dibinde oluyormuşçasına yaşanıyordu aslında. İddia ederim ki, Türkiye’deki hem iktidar hem de muhalefet bu baskını yüreği ağzında izlemiştir. Nihayet Trump’ın baskını ve kalkışması başarılı olsa başka bir dünya, başarılı olmasa başka bir dünya oluyordu. Sosyal medyada baskına ilişkin bir araştırma yapılsa belki de ABD den sonra en çok yorumun yapıldığı yerlerden birinin Türkiye olduğu sonucu çıksa kimsenin şaşıracağını zannetmiyorum.
Trump’ın Kongre baskınını, baskın olarak nitelemeyen, böyle darbe mi olur diyen Türkiye’deki kimi iktidar propagandisti yazarların aynı esnada Boğaziçi öğrencilerinin seçim istemesine dair protesto gösterilerine darbe dediğini de okumuş olduk…Hemen her eleştiriye darbe denilen bir zamanda Trump’ın Kongre baskını için, çiçek toplamaya gitmişler gibi yazılıyordu. Cansiperane yapılan bu açıklamalar, Trump’tan çok Trumpçı olmaları anlaşılabilir bir şeydi aslında. Bunun kendileri ile ne kadar bağlantılı olduğunu görüyorlardı, onların gördüğünü muhalif seçmenleri de gayet iyi görüyordu elbette. ABD seçimi öncesi Türkiye’den Trump için atılan manşetleri görmüştük nihayetinde ve yarın ne yapılabileceğine dair herkesin şüphesinin olması da haksız değildi çünkü olmaz denilen pek çok şey olmuştu. Sadece Türkiye’de değil ABD’de de olmaz denilenler olmadı mı? Daha önce bir başkan tarafından Kongre basılmış mıydı?
Fakat çarpıcı bir şey daha var. Trump, baskın yaptığı halde hala pişkince konuşabiliyor, soruşturma dahi henüz açılmadı. Belki görevi bitince olur ama seçim sonuçlarını kanıt göstermeden tanımamış, hile var dediği halde kendisinin hile yapılmasını istediği telefon konuşmasının yayınlandığı (Demek ki hile var derken doğruyu söylüyormuş!), Kongre bastırmış birinin hala konuşup siyaset yapması, ülke üzerinde karar verebilme yetkilerinin elinden alınmamış olması garip değil mi? Ama yine de bir ihtimal görev süresinin son günü olsa bile ders olması açısından azledilmesi, yargılanması ihtimali de çok güçlü olarak masada duruyor söylenenlere bakılırsa. Şimdi Trump hala kendisine haksızlık yapıldığını iddia ediyor Kongre bastıracak kadar güçlü olduğu halde. Sosyal medya mesajlarının hesaplarının askıya alınması ise artık ne yapacağını kestiremedikleri bir adama karşı korkuyla karışık bir tedbir olmalı. Gerçekten de bir gece oraya buraya nükleer füze fırlatıldığını duysak şaşırır mıyız? Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin ‘bu adamın elinden Nükleer silahların şifresini alın’ diye Genelkurmay başkanı ile görüştüğünü duyurdu dün. Şimdi Trump elimden şifreler alındı, dolayısıyla özgürlüğüm alındı diyebilir mi?
Nihayet bizde de çok uzak değil 2019 Yerel Seçimlerin’de aynı kanıtsızlıkla bir şeyler oldu diyerek tekrar seçim yaptırılmasını nasıl izah ederiz? Tek kanıt iktidarın bir şey oldu demesiydi. Her şeye hakimim diyen iktidarın kendi aleyhine halk tercihi oluştuğunda birden bire hakim olmadığını söylemesi ne eğlenceli değil mi? 'Aksine hile olmadı, seçimi biz kazandığımız için böyle söylüyorsunuz!' dediğinizde seçilmiş yönetime karşı gelmekten ve Anayasa’nın bilmem şu maddesinden dava açılması pek muhtemeldi değil mi? Neredeyse ülkenin yarısından fazlası ‘terörist’ de ilan edilmişti değil mi?
Ancak ABD’de kurumların güçlü olduğu, yıpransa da Trump döneminde dahi yerleşik bir sistemin korunduğu da çok anlatıldı. Kaldı ki sanırım ABD ‘yi biraz da bu durum kurtardı. Başarısız Kongre baskını (Aslında kısa bir süre olsa da ele geçirmek anlamında başarılı, herkes görmüştür polisin bariyerleri kaldırıp Trump taraftarlarını içeriye aldığını, onlarla selfie çektirdiğini…) hemen ardından Cumhuriyetçileri dahi bölen, parçalayan, Demokratları ise konsolide ettiği gibi daha da büyüten bir duruma yol açtı.
Fakat bir ayrıntıyı gözden kaçırmamalıyım. Trump taraftarları ve ırkçılar Kongre’den kendi istekleriyle ayrıldı. Polisin onları çıkartma görüntülerine baktığınızda bu durum daha net anlaşılıyor. Anlaşılan sadece bu da değil polis ve kurumlar içinde ne kadar örgütlü oldukları da görülmüş oluyor. Yani aslında hala moralliler ve istediklerinde bunu tekrar yapabilecekleri bir durumda geri çekildiler… Sanırım ABD bu durumu artık daha ciddiye alacak ki Biden’in polis teşkilatını suçlayan açıklamaları da bunu anlatıyor.
Trump’ın istemediği bir durum yine kendi sayesinde hızla oluştu. Cumhuriyetçilerin bir kısmı hızla Trump’ı terk ettiği gibi Siyahlar ve azınlıkları boğmak isterlerken onların neler yaşadığı da iyice anlaşılmış oldu tüm dünyanın gözleri önünde. Sanıyorum artık ırkçılık üstüne gidecekleri bir durum olarak iyice açığa çıktığı için topyekün mücadele edilecektir… Yoksa bir Kongre baskını daha kaldıramazlar…
ABD seçimleri öncesi duyduk ve okuduk; Trump, 'Demokratlar seçimi kazanırsa ülkeyi yakıp yıkacaklar!' propagandası yapmış (Bunu da sanki bir yerlerden hatırlıyoruz!) hatta seçim günü birçok iş yeri vitrinlerini tahtalarla güçlendirmişti. Bu elbette örtük bir Trump propagandasıydı. ‘Tehlike gerçek ve çok yakında!’ demenin somutlanmasıydı.
Ancak vatanseverlikten çok konuşan Trumpçıların aslında vatanı sadece kendileri iktidar olduğunda sevdiği, aksi halde yakıp yıktığı görüntüleri ile sonuçlandı dönem. Öyle sanıyorum ki hiçbir demokrat onların ne olduğunu bu kadar sürede anlatamazdı. Bu anlamda Trump’a bir teşekkür borcumuz var.
Trump, bu Kongre baskınıyla seçimleri tekrar ettirebilse veya istediğini alabilseydi, dünyada onun gibi olan iktidarlara da nasıl bir yol açacağını hepimiz tahmin ettik. Üstelik kurumların ABD kadar güçlü olmadığı, iktidarlar tarafından ele geçirildiğini de düşünüyorsanız tehlike çok büyüktü. Seçim sandığının artık gerçekten sadece bir sandık olduğu döneme de hızla girmiş olurduk…
Trump’ın başka ülkelerde de seçim tanımayan ve kanıtsız bir şekilde hile yapıldı diyerek iktidarını sürdürmek isteyen iktidarlara ‘Sizi anlıyorum, ben de bunu yaşadım!’ dediği bir dünya nasıl olurdu?
Şimdi yeni ADB Başkanı Joe Biden’ın dahi Kongre’yi basanlar Siyahlar olsaydı böyle olmazdı dediği bir zamandayız. Gerçekten de Trump’ın Kongre baskınında 5 kişi hayatını kaybettiği bir yerde, ola ki Siyahlar bunu yapsaydı sadece 5 kişinin hayatta kalacağını da tahmin edebiliriz. Dönem, iktidar olanın kendini hep mağdur ilan ettiği bir dönem. Ezilenin ise nasılsa iktidarmış gibi anlatıldığı bir dünya bu. Böylece her şey baş aşağı çevriliyor. Tıpkı Boğaziçi Üniversitesi’ne tepeden seçtiği elitlerini atayanların seçim isteyen öğrencileri elit ilan etmesi gibi. Demek artık seçim isteyenler elit oluyor…
Trump’a yine de bir teşekkür daha borçluyuz. Trump, seçimleri tanımayacağını söyleyebilecek olan başka iktidarlara da Kongre baskını sonrası pozisyonunu kaybedince ‘Seçime saygı duyun’ demek zorunda bıraktı. Kimi ABD medyasının ‘Bize böyle diyorlar, bize demokrasi öneriyorlar’ diye öfkelenmesine neden olan bu durumu aslında anlamadıklarını da gösteriyor. Böylece dünyadaki Trumpvari tüm iktidarlar tükenmeye, başarısız olmaya yüz tuttu çünkü. Bu o ülkedeki her muhalif için iktidara karşı bir Trump hatırlatması olarak işlev görecek…
Ayrıca dünyaya hep ‘demokrasi’ götüren ABD’ye şimdi demokrasi götürme tivitleri atarak biraz olsun eğlenmeyelim mi, bizim de yüzümüz hiç gülmesin mi?
Teşekkürler Trump…