Trump kaybetse de neden kaybetmedi, fikri yerleşti deniyor, Biden kazansa da neden kazanamadı deniyor?

Trump kaybetse de neden kaybetmedi, fikri yerleşti deniyor, Biden kazansa da neden kazanamadı deniyor?
İktidar olduğunuzda etrafınıza çıkar için doluşacak milyonlarca lümpen, yahut çıkar peşinde insanın olması o fikrin yerleştiğine değil aksine etrafındaki çıkar gruplarına delalet etmez mi?

Kemal BOZKURT


Öyle sanıyorum ki benim gibi ilk defa ABD seçimlerini bu kadar yakından takip eden başka insanlar da çok vardır. Yayınlara bakarak kesinlikle söyleyebilirim ki vardır değil, var hatta. Daha önceki ABD seçimlerinden neden sonra kimin başkan olduğu haberini alır, ‘Haa o mu seçilmiş!’ der günlük yaşmımıza bu dışsal bilgi ile devam ederdik. Şimdiyse birçok kişinin sanki kendisi de seçime katılıyormuşcasına üzerine konuştuğu ya da heyecanlandığını görüyorum. Siz de görüyorsunuz ve belki de heyecanlanıyorsunuz elbette.

Bunun neden böyle olduğu ayrı bir tartışma konusu ama şimdiden bunun sosyal medya kullanımının artık su gibi, ekmek gibi olmasıyla, dünyanın her yeri ile anında iletişime geçebilme ve belki de söylediklerinizin başka bir ülkedeki seçmeni etkileme ihtimalinden de kaynaklı olduğunu sanıyorum…

Neyse, bunları sonra konuşuruz.

Ancak benim bu satırları yazmama sebep olan şey heyecanla seçimleri takip eden kimilerinin çok çarpıcıymış gibi, yeni bir şeymiş gibi söyledikleri. ‘ABD seçimlerini bilirsem ülkedeki prestijim de, analizciliğimin itibarı da artar durumu’ bu sanırım. Bu bir suç mu? Değil elbette ama insan sözlerinden sorumlu olmasın mı? Trump’ın kazanacağını öngörenler şimdi de Trump kaybetse bile Trumpizmin artık ABD ve hatta dünyaya yerleştiği yönünde konuşuyorlar. Onlar elbette bunu derken başka türlü bir ülke, dünya olabilir ihtimaline inananlara umutsuzluk yaymaktan da pek memnunlar. Bunu derken' lüzumsuz umut yayanlar!' olarak da ilan ediyorlar mücadele edenleri. O kadar ileri gidiyorlar ki 'Trump kaybetse de aslında kaybetmedi' deyiveriyorlar. 'Ben umudumu kaybettiysem sen de kaybet ki böylece umutsuz olma halim, benim bir tercihim değil gerçeklik olsun, toplumsal olsun!'. Bir nevi kaybetsek de fikrimiz iktidarda analizi yapıyorlar. Fakat gerçekten de idda edildiği gibi gerçeklerden kopuksa bu 'lüzumsuz umutçular' nasıl oluyor da uzun vadede hep kazanıyorlar. Lüzumsuz umutçular kazanmasa dünya ilk olduğu haliyle kalırdı değil mi? İlk iktidarlar asla değişmezdi değil mi? Sağ bir gerçeklikse sol neden gerçek değil onların jargonunda, bu bilinemiyor. Umutsuzluk bir gerçekse umut etmek neden gerçek değil bilinemiyor. Üstelik bu umutçuların dünyayı sürekli değiştirdiği gerçeğini ne yapacağız? Son olarak İstanbul’un; geriden gelen, baskı altındakiler, alay edilenler, kahakahalarla gülünenler, hapse atılanlar tarafından kazanılacağına ‘lüzumsuz umutçular’dan gayrı kim inanmıştı? Bir diğer argümanları ise Hispanik, Kübalı göçmenler ve hatta siyahlar arasında geçen seçime göre Trump’ın oylarını artırmış olması…

Biliyorum, Biden kazanınca biz kazanmış olmayacağız ama izin verin öyle ya da böyle 'sol' versiyon güçlenince onun başka versiyonları da güçlenmiş oluyor diyebileyim. Bunun bir önemi yok diye ilgisiz mi kalayım? Sol biraz güçlenince tarikatlarden bile kimileri daha özenli konuşmuyor mu? Ya da sağ güçlenince aynı tarikatlar pervasızca konuşmuyor mu? Herkesin yarattığı kendi güç alanı içinde sağa ve sola doğru güçlenmeler olmuyor mu? Bırakın sosyalistleri, sosyal demokratlığın bile fazla geldiği demokratlar güçlenince kimileri biraz daha eşitlik, kardeşlik yönünde konuşmuyor mu? Bir siyasi akımın light versiyonu bile güçlenince onun farklı efektleri de olmaz mı yani?

İstatistikleri bilemiyorum ancak sondan başlayacak olursam bu yeni gibi söylenen şeyin çok önceden de söylenmiş olması üzerine de konuşmayalım mı? Lümpenlik olarak tarif edilen sınıf atlama, sınıfsal olarak ezilen olduğu halde kendini ezen sınıfla bir görme, kendini orada hissetme durumundan habersiz olamaz bu analistler. Sınıfsal pozisyonunuzun değil de arzularınızın tavrınızı değiştirmesi ve daha çok belirleyici olduğu durumlar olmaz mı yani? Her şey somut gerçekliğe göre izah edilebilir mi? Ki insanın dil denen gayet yoruma açık bir lisanı varken hem de? Trump’ın ezilenlerden aldığı oylar pekala böyle de açıklanabilir. Siyah olunca otomatik olarak Demokratlara oy verme hali olduğunu zannetmek de bir tür milliyetçilik değil mi? Tüm siyahlar aynı mıdır! Zengini fakiri tüm Türkler aynı mı düşünür mesela? Ah elbette zengin olsa da hatta Trump döneminde zenginleşse de bir siyah saklayamadığı siyahlığından ötürü aşağılamalara kendi sınıfı içinde de pekala maruz kalıyordur ancak yine mesela Kürtlerin hepsinin HDP’ye oy vermeyeceği gibi Türklerin hepsinin de MHP'ye oy vereceğini zannetmek milliyetçilik değilse nedir? Tüm İslamcılar AKP’li midir mesela? Öyle olsa neden bazı tarikat liderleri tutuklanır mesela…

Aynılar içinde de iktidar kavgaları olur elbette. Hatta aynılar bazen daha da sert kavga eder kendi içinde, öyle değil mi?

Yayıgınlaşmak ile kök salmak arasında direkt bir ilşki yok. Bir yazının, bir kişinin çok okunması onun belirleyici olduğunu göstermeyebilir pekala. Çok seyredilmek de, çok dinlenmek de… Az kişi ilgilense de bu romantik bir fikir mi sizce? Kaldı ki ne çok kişi ilgileniyor şimdi romantiklerin az olduğu zamana kıyasla fikirleriyle. ‘Hadi canım, ne alakası var.’ Diyebilirsiniz. Diyorsunuz da… Ama ayrıca romantizmin yani ilkeli olmanın hor görülmesi üzerinde itirazı mı başka bir yazıda edeceğim. Romantikliği aşağılayanlar kendilerini reel gerçekçi görseler de ilkesizliğin, paragmatizmin kovasına en azında su taşıyanlardır. Mesela AKP bir fikir partisi olmaktan uzaklaştığı için eksilmeleri de yüzde 10 -20 gibi devasa oranlarda oldukça, yorumun da artmasıyla birlikte dağılmaya da başlarsınız. Yorumu engellemek için gücü tek elde toplamaya çalıştıkça daha da dağılırsınız. Oysa bir dava partisinde bir eksilme bile çok etkilidir. Yahut tersine bir artış da... Bir gelenek olarak HDP’nin öncülü partilerin oyu az da olsa arttığında hatta aynı oranda kaldığında bile kutlama yaptıklarını da hatırlamıyor musunuz? Nedir bu tutumun kökü? Baskı altında olmanıza rağmen, tutuklanmanıza rağmen insanlar geri çekilmiyor, fikrinden vazgeçmiyorsa kök salıyorsunuz demektir. Kaldı ki bir gün baskı ortamı bitince sıçramalı büyüyeceğinizi söylemek bir kehanet mi olur?

Trump’ın bu kadar çok oy alması hatta anketlerin gösterdiğinin aksine Biden’i zorlaması ise daha da hazin ele alınan bir mesele benim için. Trump’ın fikirlerinin yerleşip yerleşmediğini, ancak ve ancak o fikir baskı altına alındığında, yani tutuklandıklarında, hapse atıldıklarında anlayabiliriz. Şimdi kim hapse atılıyor, kimler sokak ortasında öldürülüyor mesela ABD’de? İşte o romantikler, o siyahlar, o eşitlikçiler kazanmıyor mu? Taktik olarak Biden’de birleşseler bile esas olarak, kökünde kim kazanıyor? Bunun bir önemi yok ise, ‘Ha Trump ha Biden’ ise neden Trump kazansın diye dualar ettiniz öyleyse, neden ABD’nin Trump destekçisi medyasından dahi önce ‘Trump kazanıyor’ yayınları yaptınız? Madem önemsizdi Tanrı’ya neden yakardınız? Ne romantikler ama! Yerleşen fikir baskıya rağmen hayatta kalan ve hatta yaygınlaşmaya devam edendir.

Devam edeyim; siyahlardan, göçmenlerden Trump’a oy verenler arttı ama mevzusuna. İyi ama beyazlar da Demokratlara oy vermiş işte. Siyahlar dönüştürmüş beyazları işte. Nihayet siyahlar tüm ABD nüfusunun yüzde 14, hepsi bu… O yüzde 14 kalanı sarsmış işte…

İktidar olduğunuz bir durumu kaybetmeye başlamanız yahut kaybetseniz bile bu durumu idrak edemeyen bir kısmın bir süre daha sizinle kalması pek muhtemel. Kova bile hızla  boşalırken bir zaman alır değil mi? İşte o zaman dilimi sosyolojide farklı bir zaman olarak işlemez mi? ANAP’ın kovası ne alemde mesela? Boşaldı ama bir daha dolar mı?Özalizm diyen var mı şimdi, ki Trumpizm den bahsedebilelim? Dün Trump’ın oğlu dahi Cumhuriyetçi parti’yi Trump’a destek vermemekle suçlamışken hem de…

İktidar olduğunuzda etrafınıza çıkar için doluşacak milyonlarca lümpen, yahut çıkar peşinde insanın olması o fikrin yerleştiğine değil aksine etrafındaki çıkar gruplarına delalet etmez mi? HDP’nin dahi 2015 Haziran seçimlerinde 4500 milletvekil adayı başvuru yapmışken 2015 1 Kasım’a giden baskı dolu sürecin sonrasında yapılan seçimlerde 1500 kişi vekil olmak için başvurmuştu mesela. İşte o 1500 ü veri almak gerekli elbette. Ancak o ağır süreç HDP’nin oy oranını, bu baskı koşullarında eritemediyse işte o zaman o ekolün yerleştiğinden bahsedebiliriz değil mi? Ölüm yıldönümü dışında kim anıyor Özal’ı mesela? Onun önerdiği gibi yaşam felsefem şöyle böyle diyen kim? Trumpın fikirlerinin yerleşmesi için ona dua eden rahiple cumhuriyetçilerin bile alay etmemesi gerekir ki o rahip karikatür değil, haliyle ve ruhuyla tam olarak Trump’tı, sizce öyle değil mi? Ancak rahibin kendine inandığı da muhakkak. Diyebilirsiniz ki ama o rahip türevlerinden ülkemizde de çok var ve yaygınlar. Yaygın olmak ile belirleyici olmak arasında ciddi bir fark var. Bir an’a bakıp onu tüm anlar zannetmek hatasına düşmemeli. Rahip ve Trump o kadar belirleyici olsaydı iktidar olarak ve bunun imkanlarını kullanarak girdiği seçimleri de kazanması beklenirdi değil  mi? Geriden gelmenin ne kadar zor olduğunu geride kalanlar gayet iyi bilirler…

Bu açıdan Türkiye’deki seçimlere pekala benziyor durum. Hatta Trump’ın ‘sayımı durdurun’ eylemleri bile durumu Türkiye ile neredeyse aynılaştırıyor. Bizdeyse mahkemesiz direkt sayım durdurulmuştu o ayrı. Sağ her yerde aynıdır çünkü. Farklılıkları olsa da aynıdır esas olarak. Sağ dilde birdir ve hatta onlar dilde bu birliği sağlamak için Davos’ta orada, burada ‘gelişmişler’ toplantıları yapmazlar mı? Sol da dilde birlik sağlayacak mı göreceğiz. Elbette Biden ve Trump arasında sistem çok güçlü hangisi kazansa da durumu değişmeyecek demeyeceğim. Bu kadar indirgemeci olmayacağım. Trump’ın kişisel  olarak zorlayabildiği bir sistem demek ki o kadar da güçlü olmayabilir, değil mi? Güçlüyse Trump nasıl zorlayabilirdi ki? Eh elbette güçlü bir sistem de vardı ki zorlanmasına gerek vardı bir yandan da. Evet toplumsal koşullar olgunlaşınca toplum kendi önderini mutlaka çıkarır bu doğru ama kişinin de hiç mi belirleyiciliği yoktur? Yok mudur bu analizin dengesi? Demirtaş HDP’ye başkan olunca ailelerimiz de oy vermedi mi mesela HDP’ye? E bu yüzden hapis değil mi mesela Demirtaş… Denge biraz lütfen…

Öne Çıkanlar