Yazar İskan Tolun
İsmail BEŞİKÇİ
İskan Tolun 1966 Batman, Beşiri Uğrak köyü doğumlu. Ezidi bir Kürd. Yoksul bir çiftçi ailesinin oğlu. Mîhemetkê Rêzigundî bavik’ine mensup. İlkokulu bitirdikten sonra, çocuk yaşta hayata atılıyor. Metropollerde inşaat işçiliği, garsonluk gibi çeşitli işlerde çalışıyor.
1985’den beri Almanya’da yaşıyor. Alman vatandaşı. Almanya’da bazı firmalarda işçi, bazı firmalarda şoförlük gibi işlerde çalışmış. Kaynakçılığı öğrenip taşeron bir firmada demir-döküm işlerinde çalışmış. Ailesinin hastalanması üzerine, bu hastalıklarla ilgilenmek için işi bırakmak zorunda kalmış.
Yazar, İskan Tolun’dan sonra bir de (Easy) şeklinde bir sözcük kullanıyor.
İskan Tolun’un çok önemli bir özelliği okur-yazar bir Ezidi Kürd olması. Ragıp Zarakolu’nun kendisiyle yaptığı bir röportajda, ‘elimden kitap kalem düşmedi’ diyor. Çok okuyan aynı zamanda yazan bir kişi. Ragıp Zarakolu, İskan Tolun’u ‘kitap kurdu’ tabiriyle tanıtıyor. Aynı zamanda O’na modern dengbej diyor. (Yeni Yaşam, 1 Aralık 2019)
İskan Tolun’un (Easy) yayımlanmış kitapları şunlar:
Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter 1 İllustrasyon Roman, Babıali Kitaplığı, Ocak 2017 İstanbul 328 s.
Girdap, Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter 2 Babıali Kitaplığı Kasım 2017, İstanbul
311 s.
İsyan, Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter 3 Babıali Kitaplığı Temmuz 2018 İstanbul
350 s.
Diaspora, Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter 4 Babıali Kitaplığı, Nisan 2019 İstanbul, 328 s.
Üç Kafadar, Babıali Kitaplığı, Ocak 2020, İstanbul, 208 s.
Bu beş kitabı, dikkatle, ilgiyle, zevk alarak okudum. İskan Tolun’un (Easy) yayımlanmış iki kitabı daha var. İlk kitabının adı ‘Gerçek Hikayeler ve 444 Kitabın Özeti’ dir. Son kitap ise, ‘İbret-Ulu Tanrım’ başlığını taşıyor. İlk kitabı ve son kitabı henüz görmedim.
İskan Tolun (Easy) Ezidi bir Kürd. Ezidilere karşı yapılan zulümleri, haksızlıkları yakından biliyoruz. Bunu, İskan Tolun da kişi olarak, aile olarak Bavik olarak yakından biliyor. Bunun bilincinde. Ragıp Zarakolu’nun, kendisiyle yaptığı, yukarıda söz edilen röportajda bunu çarpıcı bir şekilde dile getiriyor. 1970’lerde, Batman’da, Ezidilere karşı gerçekleştirilen katliamları yakından gördüğünü yaşadığını anlatıyor. Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter 1 kitabında, o günlerde babasıyla birlikte doktora giden çocuğun kendisi olduğunu vurguluyor. O günlerde, her gördükleri Ezidiye saldıran, Ezidi avına çıkmış Batmanlılardan korunmak için, nasıl köşe bucak saklandıklarını belirtiyor. (s. 147)
***
Olaylar, Batman’ın, Cennet adlı beldesinde geçiyor. Cennet yazarın yaratmasıdır. Ragıp Zarakolu’na verdiği röportajda, anlatılan olayların gerçek olduğunu, ama farklı isimler kullandığını da belirtmektedir.
Olaylar, Cennet’te simit satan Remzi isimli bir, kibar, yakışıklı delikanlının etrafında gelişmektedir. Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter romanının dört cildinde de olaylar, Remzi’nin etrafında gelişmektedir. Remzi, ailesine, kardeşlerine, yeğenlerine bağlı bir kişidir.
Remzi, Cennet’de, anası Zeyno, ağabeyi Osman, kızkardeşi Kezbanla birlikte yaşamaktadır. Babası genç yaşta vefat etmiştir. Sevgilisi Şule, hiç beklenmeyen bir zamanda evde yanarak yaşamını yitirmiştir.
Simit patronu Cafer, Remzi’yi kıskanmaktadır. Uyuşturucu işleri ile uğraşan Görmezleri, Kenan’ı kışkırtarak, tepesinde simit tablası ile dolaşan Remzi’ye saldırmasını sağlamıştır. Çatışma sırasında, Remzi, kendisine saldıran üç kişiyi de bıçaklayarak yaralar. Bundan sonra, olay adliyeye yansır. Remzi hakkında da Remzi’ye saldıranlar hakkında da davalar açılır. Remzi Cennet Cezaevi’ne kapatılır. Remzi, cezaevine kapatılınca, ağabeyinin eşi Peri, Osman’ı, aileyi, üç çocuğunu terkederek, Kerim isimli bir fabrikatörle Mersin’e kaçar.
Olayların gelişimi sırasında çok çeşitli insanlarla, devletin çeşitli kurumlarıyla karşılaşıyoruz. Cennet beldesinde, insan ilişkilerinin, kurumlarla insanlar arasındaki ilişkilerin nasıl örüldüğünü görüyoruz.
Cennet Cezaevi, başlıbaşına önemli bir kurumdur. Cezaevi gardiyanı Selim, doğru-dürüst bir kişidir. Dürüstlüğünden dolayı, Konya’daki bir cezaevinden Cennet’e sürülmüştür. Remzi’nin suçsuzluğunu anlamış, ona arka çıkan, yardım eden bir kişidir. Cennet Cezaevi’nde Sılo, Sılo’nun eşi Sultan, Kafasız Mahmut, Hiso, Ziya Çavuş, Obabaşı Kazo, Şeyhmus, Yusuf, gardiyan Kubat, gardiyan Cahit, farklı tiplerde insanlardır. Yazar İskan Tolun, bu insanlar arasındaki ilişkileri ustalıkla anlatıyor. Perçin komutan, polisler, Cezaevi müdürü aynı şekilde dile getiriliyor.
Romanın birçok bölümünde, Cennet beldesinin etrafındaki Qêre Dağı’nın güzellikleri, yaylalar, çiçekler, ağaçlar vs. betimleniyor. Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter romanın birçok bölümünde Ezidilerle ilgili anlatımlar da var.
Remzi’nin Cennet Cezaevi’nden Adana Cezaevi’ne sevkiyle, olayların akışında değişiklikler oluyor. 12 Eylül'le birlikte gelişen çatışmalar sürecinde ailenin İstanbul’a taşındığını görüyoruz.
Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter romanını dördüncü cildi Diaspora adını taşıyor. Remzi, İstanbul’da yaşanan bir çatışmadan dolayı, Almanya’ya iltica etmek zorunda kalıyor. Orada da karıştığı bir çatışmadan dolayı cezaevine düşüyor. Yazar İskan Tolun, buradaki insan ilişkilerini belirtirken, Alman Cezaevlerinin yapısı konusunda ayrıntılı bilgiler veriyor. İster istemez Cennet Cezaevi ile Alman Cezaevi arasında bir karşılaştırma yapıyorsunuz.
Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter romanının dört cildinde de, olaylarda geçen bazı durumları anlatan çok güzel resimler var. Resimler, Waldemer Cech’e ait…
Yazar İskan Tolun, Üç Kafadar isimli romanında ise, 16 yaşlarında Batmanlı üç Kürd gencin, Antalya, İzmir, Isparta üçgeninde iş arama, çalışma maceralarını dile getiriyor. Bu romanın, hüzünlü bir bitişi var. Üç kafadardan biri, kayınpederinin sıcak ilgisiyle kendini kurtarıyor. Diğer ikisi yaban ellerde harcanıp gidiyor. Eğer bu kafadarlar, bu Kürd gençleri, bir davaya sahip olsalardı, pisi pisine, böylesine harcanıp gitmezlerdi. Burada yazar İskan Tolun’un dikkate değer bir kurgusu var.
İskan Tolun, İlkokuldan sonra eğitime devam etmemiş. Ama kendi kendini yetiştirmiş bir arkadaş. Böylesine romanlar yazması dikkate değer, övülesi bir durum.
***
İskan Tolun, en büyük amacının Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmak olduğunu söylüyor. İnsanın, böyle hülyaları, ütopyaları olması, bunları gerçekleştirmeye çalışması güzel bir gelişme. Ama bu, küçük hataları, yanlışları düzeltme gereğinin önüne geçmemeli. İskan Tolun’un kitaplarında da birçok imla hatası, yanlış var.
İsyan başlıklı üçüncü ciltte, s.274’de, Danıştay diye başlayan cümlede ifade edilenler yanlış. Bu tür operasyonları, Danıştay değil vali, kaymakam, genel müdür, gibi bürokratlar yapar. Danıştay, bu idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığını denetler.
Remzi’nin Çilesi Ölünce Biter romanını çeşitli bölümlerinde, ‘tevessül etmek’ gibi bir kavram geçiyor. ‘Girişmek, yapmak…’gibi bir anlamda kullanılıyor. Diaspora başlıklı dördüncü ciltte de ‘senkronik’ şeklinde bir kavram sık sık kullanılıyor. ‘Aynı anda’ gibi bir anlamı var.
İskan Tolun Türkçe yazıyor. O zaman, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü ve Yeni Yazım Klavuzu, yazara çok yardımcı olacaktır. İskan Tolun, neden Kürdçe yazmadığı konusunda kendi kendini sorgulamalıdır.