YKS sonuçları, üniversiteler ve geleceksizlik duygusu
Cemal ÇAĞLI
Korona Virüsünün gölgesinde ve toplumun çoğunluğunun itirazına rağmen yapılan YKS sınav sonuçları neyi anlatıyor?
TYT’ye başvuran 2 milyon 424 bin 718 adaydan, 2 milyon 296 bin 138’i sınava girmiş ve 128 bin 580 öğrenci sınava girmemiş.
Alan Yeterlilik Testi’ne (AYT) başvuran 1 milyon 788 bin 590 adaydan 1 milyon 672 bin 376’sı sınava girmiş ve 116 bin 214 öğrenci sınava girmemiş.
Sonuç-1 : Çok sayıda öğrenci ya salgın nedeniyle ya da gelecekle ilgili umutlarını yitirdiği için sınava başvurduğu halde sınava girmemiş.
TYT’ye katılan adaylardan yüzde 77,32’sı barajı geçerek 150 veya üzerinde puan almış ve öğrencilerin yaklaşık yüzde 23’ü barajı geçememiş.
AYT’nin sayısal puan türünde ise adayların yüzde 58,60’ı barajı geçerek 170 ve üzerinde puan almış ve yaklaşık olarak öğrencilerin yüzde 41’ri barajı geçememiş. Sözelde, öğrencilerin yüzde 17’si, eşit ağırlıkta ise öğrencilerin yüzde 22’si barajı geçemeyip elenmiş.
Sonuç-2: Uzaktan eğitim, sınavın niteliği ve ezbercilik başarısızlığı artırmış.
Başarısızlıkta "istikrar" sürüyor!
Son 4 yılın TYT Türkiye ortalamaları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Yıllar |
2016 |
2017 |
2018 |
2019 |
2020 |
Türkçe 40 soru |
19.1 |
17.2 |
16.1 |
14.673 |
14.2 |
Temel matematik 40 soru |
7.8 |
5.1 |
3.9 |
5,672 |
5,5 |
Fen Bilimleri 20 soru |
4.6 |
4.6 |
2.8 |
2,243 |
2,6 |
Şimdi de 2020 yılının AYT (Temel Yeterlilik Testi) Türkiye ortalamalarına bakalım.
AYT 2020 |
Türk Dili ve Edebiyatı. 24 soru |
Matematik 40 soru |
Fizik 14 soru |
Kimya 13 soru |
Biyoloji 13 soru |
Ortalama |
4,7 |
7.5 |
1.08 |
1.4 |
1.3 |
Sonuç-3: Gerek TYT ve gerekse AYT Türkiye ortalamaları özellikle sayısal alandaki başarısızlığın büyüklüğünü ve sürekliliğini göstermektedir.
Peki, sosyal bilimlerde durum nedir?
AYT 2020 sözel Türkiye ortalamaları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
AYT 2020
|
Tarih-1 10 soru |
Tarih -2 11 soru |
Coğrafya 1 6 soru |
Coğrafya 2 11 soru |
Felsefe grubu 12 soru |
Ortalama |
1.4 |
1.4 |
1.5 |
2.7 |
2.2 |
Sonuç-4: Başarısızlık sadece sayısal derslerde değil tüm dersler için geçerli. Bu ise başarısızlığın kişisel olmayıp sistemsel olduğunu anlatıyor.
Kontenjanlar neyi anlatıyor?
|
Sonuç-5: Toplumun gereksinimleri değil iktidarın siyasi hedefleri belirleyici. Üniversiteler bilimden ve bilimsellikte uzaklaşıyor, din merkezli bir rejimin inşası akademik alanda da kendini gösteriyor.
Kaç öğrenci üniversiteli olacak?
Türkiye’de 130 devlet ve 76 vakıf olmak üzere toplam 206 üniversite var.
Yapılan açıklamalara göre; ‘örgün programlarda ön lisansta 362 bin 313, lisansta 445 bin 246, özel yetenekte 27 bin 824 olmak üzere toplamda 835 bin 383 kontenjan bulunmaktadır.’
Sınava giren öğrenci sayısına ve kontenjanlara baktığımızda yaklaşık her üç öğrenciden biri, başka bir söyleyişle öğrencilerin yaklaşık %30’u üniversiteli olacak.
Peki, geriye kalan 1 milyon 450 bin 229 öğrencinin durumu ne olacak?
Üniversiteler "nitelikli işsizlik" yaratan kurumlara dönüştü.
Özellikle 2016’da darbeden "darbe" üreten siyasal iktidar, ilan edilen OHAL eliyle, bilimden ve akademik özerlikten yana olan akademisyenleri ihraç ederek üniversiteleri Türk-İslam sentezli kadrolara teslim etti.
Böylece üniversiteye gitmenin de üniversite mezunu olmanın da fazla bir anlamı kalmadı.
Şöyle ki;
Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz.
Her 4 üniversite mezunundan biri, alanıyla ilgili olmayan bir sektörde çalışmıyor.
Her 4 üniversite mezunundan en fazla ikisi iş bulabiliyor ve iş bulup çalışan üniversite mezunlarının çoğu asgari ücretle çalışıyor.
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin verilerine göre; iş bulup çalışanların asgari ücretle çalışma yüzdeleri aşağıdaki tablodaki gibidir.
|
Sonuç-6: Hayatının yaklaşık 18 yılını daha iyi bir yaşam, güvenceli bir iş bulma uğruna harcayan üniversite gençliğinin işsizlik ve asgari ücret kıskacında nefessiz bırakıldığına, toplumu yönetenlere yönelik güven duygularının hızla azaldığına tanık oluyor ve "geleceksizlik" duygusuna kapılan gençlerimizin ülkeyi terk etmenin yollarını arayışlarını ve gitmelerini çaresizlik içinde seyrediyoruz.
Son söz:
Neoliberal kapitalist düzenin yapısal krizini yaşıyoruz. Bu düzen sürdükçe ne bilim üreten ne de topluma hizmet eden üniversiteler mümkündür.
Çözüm, terk edip gitmekte değil, ülkede kalıp akademik, demokratik ve siyasi talepler uğruna mücadele etmekte.