2020 yılı hak ihlali bilançosu ağır: Gözaltı, tutuklama, işkence

2020 yılı hak ihlali bilançosu ağır: Gözaltı, tutuklama, işkence
2020 yılında hak ihlalleri arttı. Gözaltı ve tutuklamalar devam ederken kayyım uygulaması kalıcı hale dönüştürüldü.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK- Her yıl çeşitli etkinlikler düzenlenen 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri başladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, TİHV Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve HAK İnisiyatifi İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında, Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun,  açıklamanın başında 2015 yılında katledilen Tahir Elçi’yi andı.

Açıklamasında Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine değinen Zeytun, güvenlikçi politikaların devam ettiği, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı, seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran kayyım uygulamalarının sürdüğünü hatırlattı.

     

ZEYTUN: MECLİS, İŞLEVSİZ KALDI

Meclisin işlevsiz hale getirilerek tüm siyasal gücün tek elde toplandığını ifade eden Zeytun, "Otoriter uygulamalar, siyasal iktidar açısından insan haklarına dayalı bir rejim fikrinden topyekûn uzaklaşmanın bir aracı haline gelmiştir. Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun en önemli halkasının Kürt meselesi olduğu ve bu sorunun barışçıl ve demokratik yolla çözülmediği sürece Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözülemeyeceğini bir kez daha vurgulayarak, Kürt meselesinin demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunmakta ısrarcı olduğumuzu da bir kez daha dile getirmekteyiz" dedi.

Açıklamasında Coronavirus (Covid-19) salgını ve salgının etkisi hakkında da konuşan Zeytun,  salgının Türkiye’de de etkisini göstererek 14 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesine yol açtığını söyledi. Gözaltı ve tutuklamaların 2020 yılında da artarak devam ettiğini belirten Zeytun, gösteri ve yürüyüş hakkının, Valilikler ve Kaymakamlıklar tarafından alınan yasaklama kararlarıyla sistematik bir şekilde kısıtlandığını söyledi. Zeytun, 2020 yılında yaşanan hak ihalelerini maddeler halinde sıraladı:

573 KİŞİ İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ KALDI

- 2020 yılının ilk 11 ayında; TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 573 kişi başvurmuştur. Başvuranların 295‘i aynı yıl içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini belirtmişlerdir.

GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR

- 2020 yılı içerisinde de ilimizde sivil toplum çalışanları ile mesleki faaliyetleri nedeniyle çok sayıda gazeteci, sağlık çalışanı, avukatlarında dahil olduğu haksız soruşturmalar nedeniyle gözaltına alınıp tutuklanmıştır. TTB’nin Yüksek Onur Kurulu Üyesi ve insan hakları savunucusu arkadaşımız Dr. Şeyhmus Gökalp’ın tutuklanması da, meslek örgütü özerkliğine müdahale ve son dönemde tüm sivil toplum örgütlerine ardı ardına yapılan saldırıların devamı niteliğindedir.

CEZAEVLERİ: PANDEMİ DÖNEMİNDE İHLALLER ARTTI

- Pandemi sürecinde cezaevlerindeki işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında büyük bir artış görülmektedir. Salgın gerekçe gösterilerek cezaevlerinde mahpusların zaten kısıtlanmış olan hakları daha da kısıtlanarak, hukuka aykırı yeni bir "normal" düzen yaratılmak istenmektedir.  Cezaevlerinde çıplak arama, kelepçeli muayene, ayakta tekmil vererek sayım uygulamalarına itiraz edenler darp edildi.

HASTA TUTUKLULAR: CEZAEVLERİNDE 1564 HASTA MAHPUS BULUNUYOR

- Mart ayında tespit edilebilen 591’i ağır olmak üzere 1564 hasta mahpus bulunmakla birlikte ancak bugün bu rakam artmakta, hasta mahpusların yaşamış oldukları sorunlara karşı sağlıklı bir çözüm üretilmemiştir, pandemi sürecinde mahpusların yaşamını tehdit etmektedir. Hasta mahpusların durumuna karşı ilgililerin yaşadığı kayıtsızlık nedeni ile 2020 yılında en az 49 mahpus cezaevinde yaşamını yitirmiştir.

AÇLIK GREVLERİ: ÇİFTE STANDARTA SON VERİLMELİ

-Anayasa Mahkemesi kararına rağmen İmralı Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde devam eden tecrit uygulamaları ve hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle Türkiye hapishanelerinde bulunan mahpuslar, ne yazık ki süresiz dönüşümlü açlık grevleri eylemleri başlatmıştır. Kurulduğu günden bu yana ulusal mevzuata aykırı bir şekilde yönetilen, burada tutulan mahpusların, Anayasa ve yasa ile güvence altına alınan haklarından mahrum bırakıldığı bu çifte standarda son verilmesini talep ediyoruz.

KAYYIM UYGULAMASI KALICI VE SİSTEMATİK BİR POLİTİKAYA DÖNÜŞTÜ

- 2020 yılında da HDP’li belediyelere yönelik görevden alma ve kayyım atamaları devam etmiş, seçme ve seçilme hakkı ihlal edilmiştir. Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerdeki kazandığı 3'ü büyükşehir, 5'i il, 45'i ilçe, 12'si belde toplam 65 belediyeden 6'sına mazbata verilmezken, 48’ine de kayyum atanmıştır. 2016 yılından bu yana HDP/DBP’li belediyelere yönelik başlayan kayyum uygulamalarının, 31 Mart 2019 tarihinden itibaren HDP’li belediyelere yönelik kendini tekrar etmesi, yerel yönetimlerde kayyım uygulamalarının kalıcı ve sistematik bir politikaya dönüştüğünün, seçimlerin işlevsiz kılınarak seçmen iradesinin ve demokrasinin askıya alındığının açık göstergesidir.

- İnfaz Yasasında ayrımcı maddeleri içeren "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 15 Nisan 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda adli suçtan hükümlüler suç türüne göre ayrılarak yasadan yararlandırılmış, politik saiklerle cezaevinde tutulan mahpuslar düzenleme dışında bırakılarak Anayasanın temel ilkeleri çiğnenmiştir.  

BAROLARIN YAPISI DEĞİŞTİRİLDİ, SAVUNMANIN BAĞIMSIZLIĞI ORTADAN KALDIRILDI

- Yine aynı şekilde Baroların yapısını ve işleyişlerini değiştiren antidemokratik, siyasal iktidarın taleplerine uygun hareket eden meslek kuruluşu getirme gayesi taşıyan düzenleme de bu süreçte yasalaştırılmıştır. Savunmanın bağımsızlığını, dokunulmazlığını ve hukukun üstünlüğünü ortadan kaldıran tasarı, Barolar ve demokratik kamuoyunca sert şekilde eleştirilmiş ve kabul edilemez bulunmuştur.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE ARTIŞ

- 2020 yılı Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de, artarak devam etmiştir. 2019 yılında en az 418 ve 2020 yılının ilk 11 ayında en az 355 kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 2020 yılının Mart ve Nisan aylarında covid-19 salgını sebebiyle aile içi şiddetin tırmandığı bir dönem yaşanmıştır. Evde kalma sürelerinin artması ve bu süreçte İnfaz Yasasında yapılan değişiklikler sonucu şiddet uygulayan erkeklerin serbest kalması ve yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle kadınların şiddete maruz kalma oranları da artmıştır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI

- Bu tarz dönemlerde kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların korunması için alternatif mekanizmaların üretilmemesi şiddeti artıran bir başka etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan kadın cinayetlerine yoğunlaşılması gerekirken, kadınları şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme durumunun tartışmaya açılması kabul edilebilir bir durum değildir. Devletin görevi sözleşmeden çekilmek değil, sözleşme maddelerini etkin olarak uygulamaktır.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar