AKP iyi hekimliği cezalandırıyor: İnsan hakları için mücadele eden Dr. Şeyhmuş Gökalp kimdir?

AKP iyi hekimliği cezalandırıyor: İnsan hakları için mücadele eden Dr. Şeyhmuş Gökalp kimdir?
Gizli tanık ifadeleriyle cezaevinde tutulan, insan hakları ve işçi sağlığı mücadelesiyle bilinen TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Gökalp'in serbest bırakılması isteniyor.

Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında 23 Kasım’da evi basılarak gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu Üyesi ve önceki dönem Merkez Konseyi Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in cezaevine konulması kamuoyu vicdanını yaraladı. Yıllardır işçi sağlığı ve insan hakları ihlallerine karşı verdiği mücadeleyle de saygı duyulan bir isim olan Gökalp’in, gizli tanık beyanlarıyla yeniden yargılanması gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. 

Doktorlara hayati şekilde en ihtiyaç duyulan dönem olan pandemi sürecinde, bir hekimin cezaevine konulması tepki çekerken, 10 Şubat’ta ilk duruşması görülecek olan ve meslek örgütleri ve sivil toplum örgütleri tarafından serbest bırakılması çağrıları yapılan Dr. Gökalp’in tutuklanmasına gerekçe gösterilen iddialar da, bir hukuk garabeti olarak ortada duruyor.

GİZLİ TANIĞIN İFADELERİNİN YALAN OLDUĞU SGK BELGELERİYLE KANITLANDI

TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Gökalp’in hiçbir somut delile dayanmayan, gizli tanık ifadeleriyle tutuklandığı belirtilirken, Gökalp, yerine kayyım atanarak tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doktor Adnan Selçuk Mızraklı hakkında da ifade veren gizli tanık H.A.’nın 2 yıl önceki verdiği ifadelerle suçlanıyor.

İtirafçı bir gizli tanığın ifadelerinde özel bir hastanede 2 Mart 2011 ile 15 Eylül 2011 tarihleri arasında 5 buçuk ay gibi bir süre çalıştığı, Gökalp’ın bu tarihte söz konusu hastanede çalışmadığı ortaya çıkmıştı. Gökalp’in avukatı Ziynet Özçelik buna dair SGK dökümlerini de müvekkilinin dosyasına sunmuş, "Söz konusu belgelerde kişinin ifadesinin gerçek dışı olduğunu, müvekkille birlikte çalışmadıklarını, tanıklığına itibar edilmesi için zorunlu bilgi edinme yollarına sahip olmadığını kanıtlamaktadır" diye belirtmişti. Gökalp’in tutukluluğuna ilişkin yapılan itiraz dilekçesinde de, doktorun avukatları, yarım gün içinde derleyerek dosyaya sundukları kanıtların, itirafçının ifadesini çürüttüğünü belirtmiş, müvekkilleri Gökalp’in katıldığı iddia edilen DTK genel kuruluna da katılmadığı, buna rağmen bundan ötürü de suçlandığını belirtmişti.

İKTİDARIN TTB NEFRETİ NEDENİYLE HEDEF HALİNE GELDİ

Demokratik toplum örgütleri ve sağlık meslek örgütleri, nitelikli bir hekim ve insan hakları aktivisti olan Dr. Şeyhmus Gökalp’in, pandemi sürecinde AKP iktidarının halktan gizlediği gerçekleri yurttaşlara açıklayan Türk Tabipleri Birliği’nin en saygın ve seçkin kurulu olan Yüksek Onur Kurulu Üyesi olması nedeniyle hedef alındığını ifade ederken, Gökalp, AKP hükümetinin Suriye’ye yönelik askeri harekatı döneminde "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" diyen TTB Merkez Konseyi üyesi olduğu için de yargılanmıştı. MHP lideri Bahçeli ve AKP iktidarının "kapatma" hamlelerinde bulunduğu fakat toplumsal kesimler tarafından sahiplenen ve sözüne itibar edilen bir kurum olan TTB'nin seçkin bir üyesi olan Gökalp, halk sağlığı mücadelesinde iyi hekimliğin de sembol ismi.    

SEÇKİN BİR HEKİM

Herhangi bir disiplin cezası almamış, en az 15 yıllık kıdeme sahip seçkin 9 hekimden oluşan Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyelerinden olan Gökalp’in "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" dediği için 3 yıl sonra yeniden yalancı tanık beyanlarıyla, adresi sabitken ve ifadeye çağrılırsa kendisi gidecekken baskınla gözaltına alınıp tutuklanması, AKP-MHP iktidarının kapatmayı arzuladığı ancak toplum tarafından sahiplenilen TTB’ye duyduğu husumetin de vücut bulmuş hali olarak değerlendiriliyor.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTLERİ DR. ŞEYHMUS GÖKALP İÇİN ÇAĞRILAR YAPTI, HÜKÜMETE MEKTUPLAR YAZDI

10 Şubat’ta duruşması görülecek olan Gökalp’in tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesine tepki gösteren TTB, Gökalp'in serbest bırakılmasını isteyerek şunları belirtmişti:

"Daha önce de benzerlerini sıkça gördüğümüz ve tutuklamasını gerektirecek hiçbir suçu, suç unsuru içeren somut bir eylemi olmamasına, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür beyanların kanıt değeri taşımadığına ilişkin kararları bulunmasına karşın hukuk dışı bir şekilde soyut iftiralar kanıt sayılarak serbest bırakılması talebi reddedilmiştir.

Dünya Tabipler Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME), İşkence Mağdurları Uluslararası Rehabilitasyon Konseyi (IRCT), Dünya İşkence ile Mücadele Örgütü (OMCT) ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ortaklığındaki İnsan Hakları Savunucularının Korunması için gözlemevi gibi kurumlar; Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ndeki büyükelçilerine hitaben kaygılarını içeren ve Dr. Şeyhmus Gökalp’ın serbest bırakılmasını talep eden mektuplar kaleme aldı. Tüm bu çağrılar görmezlikten gelinerek haksız-hukuksuz tutukluluğa devam ediliyor.

Yüksek Onur Kurulu üyemiz Dr. Şeyhmus Gökalp suçsuzdur, haklı mücadelesinde yanındayız. Haksız hukuksuz tutukluluğuna bir an önce son verilerek tutuksuz olarak yargılanmasını talep ediyoruz."

İYİ HEKİMLİĞİN CEZALANDIRILMASININ SEMBOLÜ HALİNE GELEN DR. ŞEYHMUS GÖKALP KİMDİR?

1977 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesinde doğan Gökalp, henüz 3-4 yaşlarındayken, babası 12 Eylül askeri darbesinden kısa bir süre sonra işçi olarak Beyrut’a gider. İç savaşın ve çatışmaların içinde mahsur kalan babasından uzun süre haber alamazlar. Olumsuzluklar içinde Nusaybin’de ilkokulu bitiren Gökalp, ortaokul eğitimini yine kısıtlı imkânlarla gittiği Nusaybin Yatılı Bölge Okulunda tamamlar.

1980’lerin sonunda daha çocuk yaştayken ekonomik nedenlerle mevsimlik işçi olan ailesiyle birlikte Kocaeli, Manisa ve ardından İzmir’e giderek fındık bahçelerinde, pamuk tarlalarında çalışır, simit satar.

Lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra, girdiği Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2002 yılında 24 yaşında mezun olduktan sonra genç bir hekim olarak Diyarbakır’a yerleşir.

Dr. Şeyhmuş Gökalp’in hem kişiliğinin hem de hekim kimliğinin şekillenmesinde yaşadıklarının derin izleri olduğu belirtilir.

Dr. Gökalp’in doğasının ayrılmaz bir parçası olan savaş karşıtlığının, barış ve hak savunuculuğunu babasından onu ayıran, haber alamamasına yol açan Beyrut’taki çatışma ortamı ve savaşın etkilediği ifade edilir. Yaşadığı coğrafyanın benzerliğinin de bu durumu pekiştirdiği belirtilir.

Dört dil bilen işçi babasının yaşamdaki zor yolculuğu, Dr. Gökalp’in "işçi sağlığı" konusunda uzun yıllar fedakârca yaptığı çalışmaları da etkilemiştir.

10’lu yaşlarında Kocaeli, Manisa ve İzmir’de fındık bahçeleri, pamuk tarlalarında çalışması, simit satarak çocukluğunu yaşaması çocuk işçiliğine karşı mücadelesinde rehber olmuş, meslek yaşamı boyunca buna dair de çalışmalar yürütmüştür.

Üniversite yıllarında insan hakları mücadelesine katılan Gökalp, Diyarbakır’ın en yoksul ve en büyük ilçesi olan Bağlar Belediyesinde zor şartlarda iş yeri hekimliğine başlar. Bağlar ilçesinde yaşayan, sosyal güvencesi olmayan vatandaşlara birinci basamak sağlık hizmeti sunan bir Sağlık Merkezi kurulmasına öncülük eder. İnandığı ve mücadelesini verdiği "eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, anadilde sağlık hizmetinin" hayata geçmesi için arkadaşlarıyla büyük mücadele verir.

Aynı yıl kaydolduğu Diyarbakır Tabip Odası’nın faaliyetlerine katılır. İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu, Olağanüstü Durumlarda Sağlık Hizmetleri ve Basın Yayın Komisyonlarında çalışır. 2004-2008 yılları arasında Denetleme Kurulu üyeliği yapar.

Diyarbakır Tabip Odasının ‘Hekimlik Dergisi’nin düzenleme ve yayın kurulunda yer alır.

İnsanın, haklarıyla var olduğuna ve iyi bir hekim olmanın iyi bir insan olmaktan geçtiğine inanan Dr. Şeyhmus Gökalp, İnsan Hakları Derneği’ne üye olur. İnsan Hakları Derneği yönetiminde de yer alır ve aynı dönemde Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın da gönüllü çalışanı olur.

Bingöl depreminde Diyarbakır’dan deprem bölgesine giden sağlık ekibinin başında yer alır. Daha sonra birçok deprem ve afet durumlarında öncü hekimlerden biri olur.

"İş yeri Hekimliği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Eğiticiliği, İlkyardım Eğitmenliği, Eğiticilerin Eğitimi Eğitmenliği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konularında bilirkişilik, Pnömokonyoz Okuyuculuğu, Olağanüstü Durumlarda Sağlık Hizmetleri Sunumu Eğiticiliği" başlıca mesleki faaliyetleridir.

Diyarbakır Tabip Odasının öncülüğünde gerçekleştirilen Mezopotamya Tıp Kongre’sinin düzenleme kurulunda da yer alır (2008-2012).

Bölge Tabip Odalarının da önerisiyle 2014-2018 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyeliğine seçilir. Bu süreç içerisinde toplumun, hekimlerin yaşam ve sağlık haklarının savunucusu olarak ülkenin dört bir tarafında faaliyet yürütür.

2018 yılında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin "Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur" açıklaması nedeniyle gözaltına alınır. Savunmasında "Biz hakikati görmezden gelemeyiz, gördüğümüz hakikati de ifade etmekten çekinmeyiz" diyerek yaşam felsefesini ortaya koyar.

İyi bir felsefe, tarih okuyucusu olmasının yanında ayrıca şiir ve edebiyatla ilgilenen Dr. Şeyhmus Gökalp iyi düzeyde bağlama çalar. Evli ve 2 çocuğu olan Dr. Şeyhmus Gökalp 2020 yılında yapılan Türk Tabipleri Birliği 72. Büyük Kongresi’nde Yüksek Onur Kurulu Üyeliğine seçilmiştir.

Dr. Şeyhmus Gökalp’in yaşam öyküsü; hak ihlaline uğrayan kim olursa olsun yanında olmanın, barış ve demokrasi savunuculuğunun, savaş karşıtlığının, hekimlik değerlerine sahip çıkmanın ve iyi hekimliğin öyküsüdür.

(HABER MERKEZİ)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar