Gezi iddianamesinden: Arap Baharı halk hareketine, Gezi 27 Mayıs’a benziyor

Gezi iddianamesinden: Arap Baharı halk hareketine, Gezi 27 Mayıs’a benziyor
Gezi eylemlerinin ‘hükümete yönelik bir kalkışmaya’ dönüştüğü savunuldu.

İstanbul başsavcılığı tarafından hazırlanan ve mahkemece kabul edilen Gezi Parkı iddianamesinde eylemlerin asıl hedefinin ‘AKP’nin izlediği iç ve dış politikalar ile büyük alt yapı atılımları ve projeleri’ olduğu ileri sürüldü.

İddianameye göre, 27 Mayıs 2013’de başlayan Gezi eylemleri, 27 Mayıs 1960 darbesi öncesindeki gösterilere benziyordu ve amaç hükümete diz çöktürmekti. İddianamede Arap Baharı eylemlerinden ‘halk hareketi’ olarak bahsedilerek övgü dolu ifadelerin kullanılması dikkat çekerken Gezi eylemlerinin 2011 yılından itibaren planlandığı iddia edildi.

İLGİLİ HABER: 12 KİŞİ İÇİN MÜEBBET İSTENEN 'GEZİ İDDİANAMESİ' KABUL EDİLDİ

ARAP BAHARI ÖVGÜSÜ

Kemal Göktaş'ın Diken'de yer alan haberine göre, iddianamede 2010 yılında başlayan ve Arap Baharı adı verilen eylemler ‘halk hareketi’ diye övülürken "Arap Baharı; Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkmış; bölgesel, toplumsal bir siyasi ve silahlı bir harekettir. Protestolar, mitingler, gösteriler ve iç çatışmalar yaşanmıştır. Halklar, özgürlük mücadelesi adı altında hükümetleri resmen devirmiştir" denildi. Bu süreçte ‘İslami demokrasi’ taleplerinin arttığı ileri sürülen iddianamede Türkiye’de ise bu olayların farklı bir yansıması ve uyarlaması olarak ortaya konulan Gezi eylemlerinin ‘hükümete yönelik bir kalkışmaya’ dönüştüğü savunuldu.

27 MAYIS DARBESİ ÖNCESİ GİBİ…

Gezi Parkı eylemlerinin 27 Mayıs 2013’de başladığı ve 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi düzenlenen gösteriler arasında benzerlik kuran savcılık şu ifadeleri kullandı:

"27 Mayıs 2013 tarihi Gezi parkı olayları olarak adlandırılan kalkışma hareketinin sahada yoğun biçimde başladığı tarih olmuştur. O gün başlayan ve birkaç haftalık süreçte 27 Mayıs 1960 darbesi öncesini hatırlatan gelişmeler yaşanmış, halkın oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükûmet tıpkı 27 Mayıs darbesi öncesinde olduğu gibi sokak hareketleriyle baskı altına alınmak ve devrilmek istenmiştir.

Olayların başlama nedeni şüphelilerce Taksim Gezi Parkı düzenlemesi ve Topçu Kışlasının ihyası çalışmaları olarak bahane edilmiştir. Ancak ilk polis müdahalesinin ardından olayların inanılmaz bir hızla ve organizasyon çerçevesinde dakikalar içinde çok sayıda şehre yayılması da eylemlerin bir kalkışma gayreti ile planlandığını göstermektedir.

Güvenlik güçlerinin bu dönemde tespit ettiği haberleşme trafiği de dikkat çekmiştir. Zello sistemi adı verilen internet tabanlı cep telefonu görüşmeleri, aynı anda çok sayıda ilde patlak veren olayların anlık gelişmediğini, planlı şekilde bir güç tarafından hükümete yönelik işlenen suçlar kapsamında yönlendirildiğini göstermiştir. Kalkışma hareketinin asıl sebebinin Adalet ve Kalkınma Partisinin izlediği iç ve dış politikalar ve ayrıca ülkemizde inşa edilmeye çalışılan büyük alt yapı atılımları ve projeleri olduğu anlaşılmıştır.

Eylemlerin gelişi güzel ortaya çıkmadığı, bir organizasyon dahilinde, sistemli ve planlı olarak yürütüldüğü, görünürde demokratik hak ve masum protesto gösterileri şeklinde lanse edilmesine rağmen, asıl amacın; yurt genelinde kaos ve kargaşa ortamı meydana getirilmesi ve bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı kalkışmanın amaçlandığı anlaşılmıştır."
 

Öne Çıkanlar