MEB çizelgesine tepki: ‘Seçmeli din dersleri dayatması yapılıyor’

MEB çizelgesine tepki: ‘Seçmeli din dersleri dayatması yapılıyor’
Eğitimcilere göre, MEB'in liselerde din derslerini haftada 16 saate kadar çıkarmasının hukuki dayanağı yok. İkinci yabancı dil zorunluluğunun kaldırılmasını da eleştiren eğitimciler, seçmeli Arapça ve din dersinin fiilen zorunlu kılındığını belirtti.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL – Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2023-2024 itibariyle yayımladığı yeni çizelgeye göre, okullarda din derslerinin saati artacak. Liselerde sekiz saat zorunlu olan din dersi, ayrıca dört saat zorunlu seçmeli, dört saat de tercihe bağlı seçmeli olacak şekilde toplamda 16 saate kadar yükseltildi. Haftalık ders çizelgelerinde yapılan değişiklikle, ikinci yabancı dille ilgili dersler de zorunlu olmaktan çıkartıldı.

Eğitim Sen temsilcileri ve eğitimciler, bu düzenlemenin hem hukuki dayanağının olmadığını ve dava açılması gerektiğini, hem de seçmeli din derslerinin fiilen zorunlu kılındığını belirtti. Yabancı dil öğretmeleri de kademeli olarak kadrolarını kaybedeceğini düşünüyor.

‘ARAPÇAYA ZEMİN HAZIRLANDI’

MEB’in 2023-2024 yılı itibariyle uygulamaya geçirmeyi planladığı açıklamalar son dönemde kamuoyunun tepkisine neden oluyor. Karma eğitimin bizzat Bakan Yusuf Tekin'in "Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz" sözleriyle tartışmaya açık hale getirilme girişimi, öğretmenlerin beyaz önlük giymeye "teşvik edilmek" istenmesi ve son olarak da seçmeli din derslerinin fiilen zorunlu hale getirilmesi gibi gelişmelerle MEB, eğitim emekçileri sendikaları tarafından sıkça eleştiri konusu oldu.

Bakanlığın haftalık ders çizelgeleriyle ilgili yaptığı değişikliğin yasal dayanağının olmadığını söyleyen eğitimci Özgür Bozdoğan, Almanca ve Fransızcanın yanı sıra kimi okullarda Çince ve Rusça gibi ikinci yabancı dillerin öğretildiğini, bu eğitim kurumlarında "Arapça dersini seçtirmek için zemin hazırlandığını" söyledi. Bozdoğan’a göre MEB, kendisiyle ilgili yasaları bir yana bırakarak öğrencilere bir dayatma gerçekleştirecek.

‘HUKUKİ DAYANAK YOK DAVA AÇILABİLİR’

Seçmeli derslerin daha önce öğrenci velisi, sınıf rehber öğretmeni ve öğrencinin kendisi tarafından istek ve yeteneklerine göre seçildiğini hatırlatan Bozdoğan, şöyle konuştu:

“İnsan-doğa-toplum, ahlak ve değerler, kültür-sanat diye üç farklı kategori var. 5-6-7 ve 9-10’uncu sınıflarda öğrencilerin din derslerinden birinin zorunlu seçilmesini istiyorlar. Yani burada din derslerinin seçilmesine yönelik zorlama mevcut. Dolayısıyla öğrencilerin okuduğu din dersi saati yukarı doğru çıkıyor. MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği 10 ve 11’nci maddelerine aykırı bir durum var. Ortada hukuki dayanak yok. MEB, diyor ki ‘bu sınıf seviyelerinde bu üç kategoriden en az birinin seçilmesi zorunludur’. Bir bireyin alacağı eğitimle ilgili karar veremiyor oluşu çok ciddi bir durum. Önceki yönetmelik seçmeli derslerde öğrencilerin kendi yeteneklerine göre ve kendi yönelecekleri alana dair seçimlerini temel prensip olarak belirlemişti. Bakanlık bunu ortadan kaldırıyor. Uygulamaya veliler de sendikalar da dava açabilir."

‘SEÇMELİ OLSA DA FİİLEN ZORLAMA YAPILIYOR’

Eğitim Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Yurttaş Yıldırım da seçmeli matematik dersinin saatinin azaltıldığı ve eğitimin bilimsellikten uzaklaştırıldığı eleştirisini yaptı. Okulların seçmeli dersleri paket halinde hazırladığını belirten Yıldırım, öğrencilerin değerler eğitimi ya da seçmeli din derslerinden birini almak zorunda kaldığını söyledi:

“Ortaokullarda öğrenciler her dönem bir din dersi alsın diye düzenlemeler yapıyorlar. 18 saat Arapça seçmelisi için de bir zemin hazırlandı. Arapça dersi her ne kadar seçmeli gibi görünse de aslında fiilen zorunlu hale geliyor. Mesela, güzel sanatlar, Kürtçe vs. gibi dersler de seçmeli. Ancak okullarda paket seçmeli dersler hazırlanıyor. Bunun içerisinde de muhakkak bir din dersi oluyor. Dolayısıyla bir dayatmaya dönüşüyor.”

DİN DERSİNDEN BAŞKA DERS SEÇENE 'ÖĞRETMEN YOK NE YAPALIM' DENİYOR

Sosyo ekonomik düzeyin daha iyi olduğu yerlerde din dersi “dayatmasının” çok yapılamadığına değinen Yıldırım, taşra okullarında dayatmanın kendisiyle doğrudan karşılaşıldığını kaydetti. Yıldırım, sürecin nasıl işlediğine dair de şunu söyledi:

"Başka ders seçmek isteyen bir öğrenci, velisi bile itiraz etse ‘kadro yok ne yapalım’ deniyor. Dikkat ederseniz 3 bin sınıf öğretmeni atanmışsa, bir o kadar da din kültürü öğretmeni ataması yapılıyor. Eğitime din dersi öğretmeni arzı yaparak sanki toplumda böyle bir talep varmış gibi gösteriyorlar. Mesela İngilizce, Almanca öğretmeninin olmadığı yerde din dersi öğretmeni var. Haliyle bir mecburiyet tablosu doğmuş oluyor."

‘İMAM HATİPLER BOŞ, DEMEK Kİ TALEP YOK’

Din derslerinin pedagojik açıdan da sorunlu olduğunu ve eğitimdeki bütün adımların toplumun dinselleştirilmesi çabasından bağımsız görmediğini ifade eden Yıldırım, “Eğitimdeki laikliğe dönük ilkelere saldırılıyor ve bu her geçen gün artıyor. Eğitim Sen olarak bunun karşısında çok sert biçimde durulması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu uygulamalar AKP’ye oy veren ailelerin çocuklarını da mağdur edecek. AKP bir yandan yoksullaştırırken bir yandan bu insanların çocuklarının gelecekte de yoksul kalması için rıza üretiyor. Mesela İmam Hatip okulları boş. Neredeyse her mahallede bir İmam Hatip var, neden boş? Mütedeyyin bir aile bile olsa çocuklarının İmam Hatip okullarında okumasını istemediği bir sonuç çıkıyor” dedi.

‘YABANCI DİL ÖĞRETMENLERİ KADROLARINI KAYBEDEBİLİR’

Yabancı dil öğretmeni Ömer Yıldırım, 9’uncu sınıflarda öğrencilerin artık yabancı dil seçemeyeceğini söyledi. Ayrıca ikinci yabancı dillerin de kademeli olarak kaldırıldığını anlatan Yıldırım, Arapça seçmeli dersinin yaygınlaştırılmasına zemin hazırlandığını ifade etti. Yıldırım, uygulamanın İngilizce, Almanca ve Fransızca gibi dillerin öğretmenlerinin mağduriyet yaşatacağına da dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Bir yabancı dil sınıfı olursa seçenek olacak. Ancak uygulama böyle olmuyor. Bir plan çerçevesinde hareket ediliyor. Seçmeli derslerde din kültürü adı altında birden fazla ders var. Bunları önceden okul idareleri bize soruyorlardı. Şimdi zorunlu olduğu için öğrenciler bunu seçmek zorunda kalacak. Yabancı dil öğretmenleri norm fazlası haline gelecek. Çünkü zorunluluğu kaldırıyorlar. Sayısı azalan öğretmenler birden fazla okula gitmek zorunda kalacak, bunun nedeni ise doldurması gereken saat. Böyle bir mağduriyet söz konusu olacak. Belki de kademeli olarak kadrolarını kaybedecekler. Tersten saati artırılan din derslerinin öğretmenlerinin sayısı artacak. Bu Arapça seçmeli dersine zemin hazırlama uygulaması olarak görünüyor."

Öne Çıkanlar