Silivri ve Bakırköy cezaevleri önünde Gezi tutukluları için 'adalet' çağrısı

Silivri ve Bakırköy cezaevleri önünde Gezi tutukluları için 'adalet' çağrısı
'Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal hakların yok sayıldığı bir ülkeyiz artık.'

Yağmur KAYA 


+GERÇEK - Taksim Dayanışması,  Gezi Parkı eylemlerinin 9'uncu Yıldönümü dolayısıyla, Gezi Davası kararını Silivri Cezaevi yerleşkesi ve Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirerek protesto etti. 

Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay'ın bulunduğu Silivri Cezaevi yerleşkesinde; Mine Özerden, Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater'in bulundukları Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde bir araya gelerek "Eşitliği, Özgürlüğü, Adaleti, Gezi’yi savunuyoruz!" diyen onlarca insan hakları savunucusu Gezi Davası kararında hapis cezası alan isimler için 'Adalet' çağrısında bulundu. 

İnsan hakları savunucuları, Silivri Cezaevi ve Bakırköy Cezaevi önünden Gezi Davası'nda tutuklanan arkadaşları; demokrasi, özgürlük ve adalet için balonlar gökyüzüne bıraktı. 

Açıklamada, "Acil demokrasi ve adalet. Gezi'ye özgürlük" pankartı yer alırken, hapis cezası alan isimlerin fotoğrafı ve "Gezi direnişlerle yaşıyor", "Biz Geziciyiz, siz gidici" dövizleri taşındı. Açılamada sık sık, "Gezi bizim onurumuzdur", "Karanlık gider Gezi kalır", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı. 

Açılamada Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay, Mine Özerden, Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater'in mesajları okundu. 

KAHRAMAN: ADALETİ HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Tayfun Kahraman: "Sevgili dostlar, yoldaşlar; Siz dışarıda, biz içeride her ne koşulda olursak olalım; demokratik cumhuriyet talebini yükseltmeye, hukuksuzluğa karşı adaleti haykırmayı kentimizi, doğayı ve elbette Gezi’yi savunmaya hep birlikte devam ediyoruz.

Gezi Direnişi 9. yılında hala bu ülkenin en büyük umududur. Umudumuz ile yaktığımız ışık, bizleri çok yakında aydınlık ve güzel günlere taşıyacak.Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!

Selam ve saygılarımla."

AVUKAT ATALAY: BİRKAÇ YÜZ METRE MESAFEDEN HASRET GİDERDİK

Can Atalay: "Değerli Arkadaşlar!

Kardeşlerim! Aramızda şu an birkaç yüz metre mesafe var. Hepinize teker teker sarılıyorum. Bizi burada bir an olsun yalnız bırakmayan, tıpkı Gezi’deki gibi tüm farklılıkları ile omuz omuza direnen iradenizi selamlıyorum. 'Umudu dürt umutsuzluğu yatıştır' demiş ozan, umut omuzlarımızda yükseliyor. Biz, Gezi’nin toplumsal, politik ve hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız demiştik. Gezi Direnişi’nin bakiyesini onurla taşıyoruz! Hepinize çok selam, birkaç yüz metre mesafeden birbirimize sarıldık, hasret giderdik.Kabul edin lütfen.

Karanlık gidecek Gezi kalacak.

Hep birlikte mücadele edecek hep birlikte kazanacağız."

ALTINAY: EŞİT, ÖZGÜR, ADİL BİR TOPLUMA DAİR TALEPLERİMİZ BİRLEŞTİ

Hakan Altınay, "Sevgili dostlar! Hepinize bizlerle dayanışmak üzere buraya kadar geldiğiniz, bize ses olduğunuz için can-ı gönülden teşekkür ederim. Bizi kaçma şüphesiyle aramızdaki duvarların arkasına hapsedenler, 25 Nisan kararlarının vicdansızlığı ve izansızlığının toplum nezdinde nasıl bir öfke yaratacağını belli ki hesaplamamışlar. Bu öfke, Gezi ruhunun da temel taşlarını oluşturan ve yıllardır süregelen eşit, özgür, ve adil bir topluma dair taleplerimizle birleşti; ve bugünkü dayanışmamızda vücut buluyor."

KAVALA: DAYANIŞMA, HUKUK MÜCADELESİNE İVME KAZANDIRACAK

Osman Kavala, "Gezi, özgürlük ve demokrasi taleplerinin ve dayanışma ruhunun ifadesi idi. Gezi davası da, yargının siyasi amaçlarla kullanılmasını simgeleyen bir dava oldu.

Bu dava ile ilgili duyarlılığın, sizlerin gösterdiği dayanışmanın, hukuk ve demokrasi mücadelesine ivme kazandıracağına inanıyorum."

Silivri Cezaevi önünde basın metnini Taksim Dayanışması'dan Akif Burak Atlar okudu. 

Atlar, 9 yıl önce bu günlerde, iktidarın, yurttaşlara karşı tutumunun insanlık onuruna dokunduğunu için Gezi Parkı eylemlerinin yaşandığına dikkat çekerek, "Temel haklar gasp ettiği için, kentsel ve toplumsal hafızamızı yok ettiği için, doğayı ranta kurban ettiği için, bizlere yaşam alanı bırakmadığı için Gezi’de buluşmuş, bir arada olmanın coşkusunu, gerçeği haykırmanın gururunu, direnmenin onurunu yaşamıştık" dedi. 

Aradan geçen 9 yılın ardından, hukuka güvenin kalmadığını söyleyen Atlar, "Güzel ülkemiz; 25 Nisan’da Gezi davasında açıklanan kararlar sonrasında; ranta karşı çıkıp, doğanın talanına itiraz edenlerin, 'hayatımıza müdahale etme' diyen milyonların sesine ses olanların, Gezi Parkı park olarak kalsın diye çabalayan kent hakkı, yaşam ve hak savunucularının, bu ülkenin demokrasi güçlerinin  'Ağırlaştırılmış müebbet ve ağır hapis' ile cezalandırıldığı bir ülkeye dönüşmüştür" diye konuştu. 

Polis tutanaklarına göre Gezi Parkı eylemlerine en az üç buçuk milyon insanın katıldığı bilgisini veren Atlar, "Yani Gezi’ye gelen, destekleyen, mesaj atan, börek getiren, revir kuran, kütüphane yapan, yeryüzü sofrası açan; şarkı söyleyen, tiyatro sergileyen, dans eden, ağaçlara sarılan milyonların 'Müebbet ve ağır hapis cezaları' ile korkutulmaya çalışıldığı, Adalet’in buharlaşarak yok olduğu bir ülkeyiz artık" ifadesini kullandı. 

Atlar, "Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal hakların yok sayıldığı bir ülkeyiz artık.

Gezi parkına sahip çıktığı için, yaşamıma daha fazla karışma dediği için Gezi direnişi sırasında polis şiddeti ile hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere hapis cezaları verilebildiği bir ülkeyiz artık" dedi. 

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde yapılan açıklamada ise, "AKP'den hesabı emekçiler soracak", "Gezi'de düşene dövüşene bin selam" sloganları atıldı. 

YAPICI: BİZ HALA GEZİ'DEYİZ

Mücella Yapıcı mesajında, "Dokuz yıl önce bugün, bu saatlerde, hukuksuz bir yıkımı durdurmak, kendimizi, kentimizi savunmak için ağaçlara sarılıyorduk.

Bugün, tüm haklılığımızla, umudumuzla, bu karanlık günleri aşmak için birbirimize sarılıyoruz. Bugün en çok da Mine Özerden ve ailesine sarılıyoruz. Babası "Proleter Şoför" Ahmet Yalkın Özerden'in hayatını kaybettiğini cezaevinde birlikte öğrendik. Mine'nin ve ailesinin acısını paylaşıyoruz. 

Bilin ki birlikteyiz!  Meydanlarda, parklarda, fabrikalarda, şantiyelerde, kampüslerde, cezaevlerinde, nerede olursak olalım sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz.

Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Biz hâlâ bu umutta inatçıyız. Biz hala Gezi’deyiz.

Dokuz yıl önce bir parktan doğan umudu hayatta tutan dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz.

Hak savunucularının cezaevlerine kapatılmadığı, doğamızın rant için talan edilmediği, öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin özgür, özerk, demokratik üniversitelerde bilim ürettiği, emekçilerin sermaye firavunlarına diz çöktürdüğü, kadın cinayetlerinin son bulduğu, kent meydanlarının gerçek sahipleriyle şenlendiği, çocuklarımızın özgür düşlerindeki adil günler için mücadeleye devam etmek üzere" ifadesine yer verdi. 

Çiğdem Mater ise mesajında şu sözleri dile getirdi: "Sevgili herkes, sesinizi, sözünüzü, desteğinizi duyuyoruz, görüyoruz. Varolun!

Çiğdem sizlere gönderdiği mesajda BirGün Pazar’da çıkan yazısından şu bölümü de paylaşmak istedi:

Gezi, hepimizi olanca sıradanlığıyla kendiliğinden bir araya getiren bir parktı, evet. Hikayesi upuzun, memleket gibi bir park.

Bu parkın ağaçları, kaç çocuk yapacağımızı söyleme cüreti gösterenlere karşı da, kiminle aynı evde oturacağımıza karar verme cüreti gösterenlere karşı da yerinde kalsın istiyorduk.

Eteğimizin boyuna, şarkımızın diline hadlerineymiş gibi karışmaya çalışanlara kocaman kalabalıklarla ve ağaçlarımızla yanıt verdik. Kesilmesini engellediğimiz her ağaç, geceleri sokakta özgür yürüme hakkımızdı.

Dökülmesini engellediğimiz her beton, istediğimiz aşkı kimseye hesap vermeden yaşama özgürlüğümüzdü. O Haziran’da, o ağaçlar ve o park için şu memlekette gönlümüzün istediği gibi yaşayabilmek için bir araya gelen, birbirini tanıyan, tanımayan, aynı fikirde olan, olmayan, milyonlarca insan günlerce sokaktaydı.

Neşe ile, kahkaha ile, dayanışma ile direndiler şiddete.

Gezi, kendiliğindendi, herkesti, hepimizdik. Hepimiz oradaydık."

Öne Çıkanlar