Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Propaganda, algı oluşturma ve enflasyon gerçeği

Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Propaganda, algı oluşturma ve enflasyon gerçeği
Ulusoy, 'Propaganda siyasal süreçte, kısa ve orta vadede etkin sonuçlar ortaya çıkarabilir ama mutfaktaki yangını propaganda ile söndürmenin olanaksız olduğunu artık öğrenmek gerekir' dedi.

ARTI GERÇEK - Cumhuriyet yazarı iktisatçı Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bugünkü yazısında, "Propaganda kamuoyunu etkilemek için gerçeklerin, kanıt ve delillerin, söylentilerin veya yalanların sistematik olarak yayılması anlamında tanımlanır. Propoganda cümleleri, jestleri, müziği, madeni para ve posta pulları ile tasarımları kullanarak insanların düşüncelerini manipüle eden sistematik çabadır" dedi.

Ulusoy, "Bu süreçte manipülasyona ve kasıtlılığa yoğun bir emek verilir, gündelik konuşma ve düşünce yapısından ayırır sizi. Çarpıtma vardır... Toplumu derinden etkileyip gerçeklerden saptıran bir hedefleme yoğunlukla uygulanır ve genellikle sloganlar ve sembollerle renklendirilir" ifadelerini kullandı.

Ulusoy, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Gelelim algıya...

Türk Dil Kurumu’na göre algı, bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak demektir. Algı oluşturmak ise kişiyi kendi idraki dışına iterek (normal zamanlarda) genel olarak istemediği şekilde davranmasını sağlamak olarak tanımlanabilir.

Doğal olarak toplumbilimcilerin alanına girerek bu tanımlamalar arasındaki yapıyı irdelemek değil amacım. Aksine bu tanımların uzun zamandan bu yana özellikle ekonomide nasıl yoğunlukla uygulandığını vurgulamak isterim.

Örnek mi? 

Hemen verelim...

Tüm dünyada pandemi döneminde arşa varan işsizlik oranlarının hemen hemen sadece Türkiye’de azaldığını gördük. Buna 2018’den günümüze kadar süren ve hâlâ derinden hissedilen ekonomik kriz sürecini de eklemek yerinde olur.

Bu sadece karşımızdaki en basit göstergesi niteliğinde... İsterseniz devam edelim.

Son beş altı yıldır istihdama ek bir kişi bile katamayan bir ekonomide şahlanma işaretlerinin her gün topluma pompalanması belki de detaylı irdelenmesi gereken bir garip konudur. İmalat sanayisinde 5 milyon çalışana göre şekillenmiş bir üretim sürecinde kapasite artıramama sorununu renkli sunumlar ile Almanya ve ABD ile karşılaştırmak, tarım ve hayvancılıkta inanılmaz maliyet artışlarına aldırmayan karar vericiler tarafından lüks mekânlarda güzelleme yapmak sanırım son günlerin en büyük propaganda ve algı oluşturma konuları olmuştur.

Halkın omuzlarındaki en büyük yükü oluşturan enflasyon sorunu ise belki de en canlı örneğidir bu sürecin...

Önceleri ekonomide, sunulan fiyat artış hızlarının çok da fazla olmadığı algısı yaratıldı. Belirli bir süre sonra mutfaktaki yangının artması ve üretim maliyetlerindeki fahiş yükselişlerin en derinden hissedilmesi ile yeni bir senaryo ortaya atıldı. Bu sahnede tamam, fiyatlarda yükselme mevcut, bunun farkındayız ama bir bakın küresel ekonomilere, orada da enflasyonun ne kadar yükseldiğini görürsünüz tarzı yaklaşımlarla Türkiye’nin fiyat verilerini normalleştirme çabaları ortaya çıktı.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama ortada bir gerçek var: Propaganda ve/veya algı oluşturma, siyasal süreçte, kısa ve orta vadede etkin sonuçlar ortaya çıkarabilir ama mutfaktaki yangını propaganda ile söndürmenin olanaksız olduğunu artık öğrenmek gerekir."

Öne Çıkanlar